Son zamanlarda Türk basınına yeni bir moda gelmiş..” Süreç “… Ne sürecidir bu..? Efendim bu süreç İmralı ile görüşme sürecidir ve azami dikkatle yaklaşılmalı, zarar görmesi önlenmelidir.. Ülkedeki bölünmüşlüğü ve belli bir etnik aidiyete sahip kişilere uygulanan ayrıcalığı yazacak olsan Bir şey yazacak olsan ” Aman sürece zarar gelmesin..! ” Adeta taraf tutarcasına davranışlara, yapılan haksızlıklara değinecek olsan ” Dikkatli konuşalım, dikkatli yazalım, süreci sakata sokmayalım..! ” Doğu ve Güneydoğu’daki kaçak elektrik kullanımına değinecek olsak ” Siz süreci baltalamak mı istiyorsunuz..? ” Belli bir etnik grubu ilgilendiren ama halkı aydınlatıcı bir bilgiyi paylaşmaya kalksanız ” Siz anaların ağlamasını, kanın dökülmesini mi istiyorsunuz..? ” Bu hakarete varan sözlere muhatap olmamızın nedeni ise ünlü Süreç… İşin ilginç yönü, yandaş ve besleme basını anlarım ama, çapraz basından ünlü köşe yazarları da bu Süreç konusunda aşırı titizlik göstermiyorlar mı, gel de çatlama.. Yahu dostlar, arkadaşlar, değerli okurlar.. Nedir bu süreç bana bir anlatsanıza.. Nedir istenen..? Habur’a devletin hâkimi, savcısı gidip, sahra çadırında mahkeme kurup, dağdan gelenleri ” Pişmanlık ” bildirdiler diyerek serbest bırakacaksın, ama onlar çadırdan çıkar, çıkmaz ” Pişman falan değiliz” diyecekler ama üzerlerine gidilmeyecek… Devletin polisi ulu orta tokatlansın ama devletin ilgili kurumları ses çıkartmasın.. Milletvekilleri dağa çıkıp teröristlerle kucaklaşsın ama devletin yetkili ve sorumlu kurulları göstermelik olmanın ötesine gidemeyen, sonuç getirmeyen girişimlerde bulunsunlar… Bu Süreç in tarifi yok…
Taraflar sözüm ona zaman kazanıyorlar ama kaybeden kim oluyor..? Bu olanlara, birey olarak değil, devletin yetkili ve sorumlu kurumları sessiz kaldıkça, onu söyleme, bunu yazma, onu yapma denildikçe, hem demokrasiden uzaklaşılıyor, hem de bu kişilere aşırı bir özgüven sağlanmış oluyor… Onu da geçtik, bu tutumlar, o partinin tabanına da aşırı özgüven veriyor hatta tabanın genişlemesine neden oluyor.. Bütün bunlardan, aşırı bir özgüvene sahip birileri ki onlar Kandil’de barıştan ve onun getireceği şartlardan memnun olmayanlar, Nevruz’u bahane edip olaylar çıkartırlarsa, bunun sorumlusu kim olacak..? Apo’nun ” Eylemsizlik ” kararına direnenler olursa hesabını kim verecek..? PKK kendi içinde infazlara mı girişecek..? PKK yine kışı geçirdi bu Süreç sayesinde.. Bahar tam geldiğinde yine eylemlere başlarlarsa, ya da Nevruz’la birlikte ortaya çıkması muhtemel olaylar sürerse sorumlusu kim olacak..? O zaman analar ağlamayacak mı..? O zaman yine kan dökülmeyecek mi..? Yahu cemaat.. İçinizden birisi çıkıp da ” Sorumlusu şu olacak ” diyemiyor musunuz..? Bilmesem bile, aklınızda geçen cevabı tahmin edebiliyorum..” Sorumlusu AKP ve Başbakan olmayacak..! ” diyeceksiniz..
Efendim bu arada şu meşhur Süreç e bir başka açıdan bakalım… İmralı tutanakları basına yansıdı diye Başbakan kıyameti koparıyor, Süreç’in kazaya uğramasından çekiniyormuş gibi davranıyor.. İyi..! Peki, geçen hafta Kandil dağını bombalayan F16’ların harekâtı ne..? Bu harekât süreç’i zedelemez mi..? Hoş… Harekât hakkında her türlü detay var ama sonuçları hakkında hiç bir bilgi yok… Neden acaba…? Harekâta katılan uçakların hangi hava üssünden kalktığı belli… Kaç F16’nın katıldığı belli… Harekâtın kaç saat sürdüğü belli… Kullanılan silahların ve atılan bombaların nitelikleri belli… Sonuç..? Belli değil..! Bu size biraz garip gelmiyor mu..? Eldeki insansız uçaklarla durumu, hiç değilse yaklaşık olarak, tespit etmek mümkün… Dolayısı ile ” Gidip yerinde tespit çalışması yapamadık ” demenin de bir mantığı yok..
Yukarıda sıraladığım tepkisizlikler ve açık kalan sorular, aslında, süreç konusunda kamuoyunda daha fazla şüphe, daha fazla tedirginlik, daha fazla isteksizlik yaratmıyor mu..? Nedir istenen..? Konuşmayacaksın, tepki göstermeyeceksin, bir iş yapıyorsan sonuçlarını açıklamayacaksın ama bir tek şeye inanacak, bir tek şeye güveneceksin..! ” Başbakanımız ne yaparsa doğru yapar, en iyisini o yapar..!”
