SESSİZLİKTEN KORKMA

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Kulağın duyabildiği titreşime insan sesi diyoruz. Titreşimi yaratan konuşurken ciğerlerden gelen hava. Bu ses kulakları rahatsız edecek kadar kuvvetli olursa buna gürültü, ses kirliliği denir.

Büyük şehirlerde yaşayan insanlar uçak sesleri, tren ve araba sesleri ile oldukça rahatsız oluyor.
Boşuna 2010 yılı sessizliğin yılı olarak kabul edilmemişti. Ama yeteri kadar dikkat çekmedi. Almanya’da ve İsviçre’de kiliseler bu çağrıda bulunmuşlardı.
Bir okula yakın oturan bir aile, çocukların sesinden ne zaman teneffüs olduğunu fark eder. Berlin’de bir komşum çocuklar neden bağırarak konuşuyor, diye sormuştu. Her çocuk normal ses tonuyla konuşsa dahi toplam olarak gürültü oluyor. Bu nedenle öğretmen, müzisyen gibi mesleklerde belli bir zaman sonra gürültü çekilemez derecede rahatsız ediyor.
Gürültü, ses kirliliği insanı ruhen hasta ediyor. Bunun terside doğru, ruh hastası olan, duyguları körelen bir insanda sessizlikten korkuyor. Gürültü, yüksek sesle müzik uyuşturucu görevini üstleniyor. Kendini, iç dünyasını düşünmemesi için elinden gelen her şeyi yapıyor. Böylece toplumda henüz hasta olmayanları da rahatsız ediyor. Çözülmesi gereken sorunlar baskı altına alınarak, geri itilerek kangrene dönüşüyor.
Bütün Türkiye’de reform gerekiyor. Hoparlöre yakın oturanlar Belediye anonslarından, ezan sesinden çok rahatsız oluyorlar. Sanki ölü toprağı serpilmiş gibi tepki göstermiyorlar.
Yurtdışından gelen turistlerin olduğu yerde anons ve ezan sesi çok kuvvetli açılmıyor. Site yöneticileri çevre ve ses kirliliğine hoş görülü olur, duyarsız davranırlarsa sitelerde gelen bağırıyor, giden bağırıyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün seyyar satıcıların gürültüsüne karşı çıkardığı kanun ve kurallar yeniden ele alınmalıdır.
Bazı etkinlikler dinlerken sessizlik istiyor, müzik dinlemek, telefon etmek gibi. Konsantre olmak, öğrenmek için sessizlik gerektiğini yalnız pedagoglar söylemiyor. Yan gürültü ve sesler öğrenmeyi zorlaştırıyor. Okuma anını yan seslerle bozmamak için kütüphanelerde sessiz olunmalıdır.
Dinî ayinlerde, cenaze merasimlerinde sessizlik hâkimdir.
Sessizlik tüketimi azaltıyor, sınırlandırıyor. Bu nedenle mağazalarda arkada müzik duyuluyor. Sınırsız alışveriş yapmamız isteniyor.
Aşırı sessizlik bir felâketin habercisi olabilir. Fırtınadan, depremden önceki sessizlik gibi.
Ses kirliği işkence olarak kullanılabildiği gibi sessizlik, tek kişiyi bir hücreye koymakta işkence amaçlıdır.
Tüm sanat dallarında yerinde konduğu zaman sessiz olma dikkati daha iyi toplar.
Duyu hissi bilinçli olarak etkilemek zor. Bazı durumlarda aynı ses tekrar tekrar duyulunca alışılır zannedilir. Bu yanıltır, farkında olmadan aslında rahatsız eder.
Kasada fiyatları yazan bir satıcı duyduğu piip seslerinden rahatsız olduğunu, o işi bırakınca anlayacaktır.
Günlük yaşamın telâşına başlamadan beş dakika sessiz kalıp iç dünyamızı dinleyebilmeliyiz. Dıştan gelen gürültülere karşı koymak toplumda alınacak kurallarla sınırlandırılabilir.
Ama içimizden gelen rahatsız edici sesleri, ağırlık veren ve negatif enerji veren torbaları atmak daha zor. Biri bizi üzmüşse, haksız davranmışsa veya içimizde keşkelerimiz bizi rahatsız ediyorsa, buna karşı önlem almak oldukça zor.
Egzozun çıkardığı gaz şehir havasını nasıl kirletiyorsa, kin, nefret ve aşırı acıma duyguları da insan beyni ve yüreğini öyle kirletiyor.
Modern hayatta iç huzursuzluğuna karşı meditasyon egzersizleriyle yardım ediliyor. Bu şahsın kendisi istemeden uygulanamaz. Önce grupta öğrenmeden yalnız başına yapılamaz.
Almancada (Stille) sessiz kavramı (stillen) bebek emzirmek kelimesinden geliyor. Çocuklar, gençler ve bazı yetişkinlerin elinden cep telefonu ve elektronik postayı alınınca bir bebeğin elinden emziğini alma ile eş anlamlı oluyorsa, artık sigara ve alkol gibi bağımlı olmuştur, tedavi gerektirir. Zira arkada korku vardır. Her an ulaşılabilme duygusu yatmaktadır. Yalnız kalmak, kimse tarafından takdir ve sevgi görememek korkusu var.
Gürültü ile uyuşturup sorunları düşünememek, çözüm yolları üretmemek önce bireylerin sonra toplumun ruh sağlığını bozar.
En son yatağa giderken çocuğuna bakacağı yerde elektronik postasına, internete bakıyorsa bir insan bağımlı olmuş demektir. Sosyal yaşantısı internetten ibarettir, yani sanal dünyada yaşamaktır.
Hıristiyanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde sessizlik Noel bayramından önce konuşulan, mum ışığında yaşanan huzur veren bir kavramdır. Dinlerin hepsinde sessizlik, dua etmek koşulu sakin bir ortam ister.
Bu nedenle Türkiye’de gürültünün konu edilmemesi anlaşılacak gibi değil. Eğlenceler, düğünler, korna çalınan sokaklar, teknelerin açtığı kuvvetli müzik sesleri, plajlarda açılan yüksek sesle müzik gürültüye dönüşüyor, seyyar satıcılar bağırıyor. Vatandaş dinlenmekten ziyade yorgun düşüyor. Hiç tepki göstermemesi, duyarlılıklarının köreldiği anlamına gelir. Mevlit okunurken bile yüksek sesle mikrofonun açılması birçok insanın duyu organlarının özür aldığını gösterir.
Yüksek sese alıştırılmış kulaklar, diskotek gibi yerlerde duyu organı zarar görürse, tedavi edilse bile eski durumuna artık gelemediğini kulak burun boğaz doktorları söylüyorlar, kulak ve ruh doktorları seslerini duyurmalıdır.
Türkiye’de şehirlerde en çok rastlanan apartman ismi huzur apartmanı olduğunu bir gazetede okumuştum. Demek ki sükûnete büyük bir ihtiyaç var.
Konuşulması gereken yer ve zamanda susulursa bu sessizlikte rahatsız edicidir.
Huzurlu ve sakin günler dileğiyle!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.