PANİK YAPMAYIN!

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Krizle yatıp, krizle kalkıyoruz.

Türkiye’de bir kriz belirtisi olduğunda en kolay önlem krizi gizlemek oluyor.

Gizlenemeyecek duruma gelindiğinde suçlu hazır: ‘’Dış güçler!’’

 Önlem alınmayan doğa felaketlerinde bahane: ‘’Allahtan gelene engel olamayız. Bu felaketler bir sınavdır!’’ Diye suçu Allaha atarlar.

Deniz kumundan bina yapanlar, güvenlik önlemi almayan maden sahipleri ve bunları denetlemeyen yeteneksiz yöneticiler sütten çıkmış ak kaşık olurlar.

Türkiye’de, yoksulluğa dayanamadıkları için intihar edenlerin sayısı artarken, Asrın Liderinin emriyle Afrika’ya bir milyara yakın yardım kararı alınıyor, Hamas’a yüz milyon Dolar yardım yapılıyor.

Kendilerini demokratik bir ülkede yaşadığı yanılgısına düşen yerel yargı hakimleri, doğru ve hukuksal bir karar verdiğinde devreye Saray giriyor ya görevden alınıyorlar ya da görev yerleri değiştiriliyor.

Nöbetçi AKP yandaşı hakim ve savcılar, beraat kararlarını bozup, suçsuz insanları tutsak ediyorlar.

Hatta, Anayasa ve Yargıtay kararlarını bile bu parti görevlisi hakim ve savcılar dinlemiyorlar.

Dokuz yıldır Şam’da İhvanı Müslümin Devleti kurma hayaliyle vatan savunmasından kaçan beleşçilere harcadıklarını söyledikleri 40 Milyar Dolar bitince, şark kurnazlığı ile sınırlara sürükleyerek haraç almaya kadar düşen devlet itibarı yerlerde sürünürken, bir salgın hastalık gündemi değiştirdi.

Çin’de başlayıp İran, Irak, İtalya Bulgaristan, Almanya’yı saran Corona Virüsü salgını kapıya dayanınca, dünyada başlayan panik, Türkiye’de marketlere hücumla dikkatleri çekti.

Sağlık Kurumları, Tabipler Odası devre dışı bırakılarak sadece sağlık bakanı açıklamalarda bulundu.

Bakanın bu açıklamalarına muhalefetin önyargısız destek vermesine rağmen, bakan; ‘’bu salgını Cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde önledik’’ Demesin mi?

Felaketten bile siyasal çıkar beklentilerini ortaya koyduklarında bilim ile dogma çatışması başlatılıyor.

Tüm toplantılar, spor karşılaşmaları, sınırlar bile kapatılırken, Cuma namazları serbest bırakılıyor.

Aşı yapılmamasını dini gerekçelerle reddeden Partili Cumhurbaşkanı, etten duvar ören korumalarıyla Cuma namazına giderken, İstiklal Marşının kabulü kutlamalarında sokakta yürüyüş yaptırılan küçük çocuklara tekbir getirtmeleri ile bu zihniyetin ülkeyi getirdikleri seviye düşüklüğünü acıyla izliyoruz.

Saraya gelenin ateşini ölçecek aleti bulanın, Kafir(!) olması kendi canları için önemli sayılmıyor.

Çocukluğumda, boynumuzda taşıdığımız Kızılay kumbarasına, önce yakınlarımızdan topladığımız paralarla yoksula, felaketlere yardıma koşan bu hayır kurumumuzun, AKP döneminde, nasıl soyulduğunu, son depremde Elazığ’da kar-kış altındaki çadırlarda barınmak zorunda kalışlarını izlerken içim sızlamıştı. Marmara depreminde dört dakikada perafaparik konteyner kurulabiliyordu.

Eren Erdem’in yurtdışına çıkma yasağı olmasına rağmen Yeni AK- İT gazetesi, eskilerde yaptığı gibi tetikçi, onursuz, iftirasına bir yenisini ekleyerek; Corona Virüsünü İran’dan CHP Milletvekili Eren Erdem getirdi?’’ Diye manşet atabiliyor.

Aynı gazetenin sanatçı Müjdat Gezen’e ‘’p.z..enk’’ demesini söz konusu ifadeyi ‘’eleştiri’’ kapsamında kullandığına karar veren AYM, AK-İT’i  berat ettirdi.

O nedenle AKP iktidarına, muhalefetin saftirik şefkatiyle bakamıyorum.

Keşke yanılsam…

Yıldız AKALIN

 

Not:

***Yazımın başlığının Arapça-Farsça karışımı Osmanlıcasını bulamadım, dil uzmanlarından özür dilerim!

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.