NEREDEN BAŞLASAM

ABONE OL
18:20 - 01/10/2020 18:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NEREDEN BAŞLASAM

Yazmaya karar verip parmaklarım ile beynimde oluşturduğum düşüncemi yazma istediğimde duraksadım.
Nereden başlasam?
Bağnazlık, aymazlık, yolsuzluk, hırsızlık ihanet, kravatlı, sıkma başlı sarıklı, cübbeli, İslam adına Müslümanları katledip, beynini çıkaran insanlık dışı yaratıkların benim ülkemden destek, silah, tıbbi yardım almaları ve bunları halkın seyretmesi.
Neler oluyor bize? Diye sormuyoruz birbirimize.
Türkiye’de gündem o kadar hızlı değişiyor ki, bir saat önce yazdığınız güncel bir konu daha özümsenmeden bir başka konu gündeme geliyor.
AKP’nin gündem belirleyen kurmayları, danışmanları sadece bir kişiye odaklanmış durumda. Bu takım gündem yaratma da gerçekten çok becerikliler.
Başbakanın seviyesine, onun algısına, onun dalaşma becerisine göre ortaya attıkları akıla, mantığa sığmayacak bir konu seçiliyor.
Sonra başbakan tarafından her seferinde mağduriyet çemberinde her türlü siyasi terbiye, sorumlu bir devlet adamından çok varoşlardaki mahalle kadınlarının birbirlerine ettikleri hakaretlerin aynısını bir erkek ağzıyla karşıtlarına söylüyor.
Yandaş medya sahne alıyor, yazılı türünde olsun, görsel türünden aynı sözler, aynı resimlerle başbakanın hakaretlerini haklı çıkarma yarışına giriyorlar.
Başbakan PKK’ya Mecusi inancında olduğunu açıklıyor, yandaş medya yaranmak için neredeyse tüm Kürtleri Mecusi inancında olduğunu yazıyorlar söylüyorlar.
AKP’nin PKK’nın desteğine gereksinim duyduğunda başbakanın izniyle İmralı’ya PKK temsilcileri yollanıyor.
Yandaş medya yazdıklarının, söylediklerinin tam aksini yazmaya, söylemeye başlıyorlar.
Klişeleşmiş sloganlarla gündemini değiştiriyorlar:
”Analar ağlamasın!”
Birkaç medya dışında hemen hemen aynı manşetler, aynı görüntüler.
Bırakın yandaş medyasını holding medyasında başbakanın telefonla alt yazıları bile kaldırtmak için Türk Medyası hanesine ”Alo Fatih!” mahlası ile kara bir leke olarak geçti.
Nazi Almanyası’nda muhbir gazeteciler demokratları, solcuları ihbar ederek Hitlerin safında yer almışlar ve tarihe Muhbir Gazeteciler olarak geçmişlerdi.
Türkiye’de Yeni Şafak, Star, Takvim, Sabah, Taraf, Vakit, Akşam gibi gazeteler, ATV, Beyaz TV, Kanal 24, CNN Türk, NTV, Haber Türk, TRT’nin bütün kanalları devri AKP döneminde yandaşlık yanında muhbirlik görevlerini de üstlendiler
Balyoz, Ergenekon davalarında Hocafendi medyasında Mehmet Metiner, Şamil Tayyar, Avni Özgürel, Neşe Düzel Nazlı Ilıcak, Fehmi Koru muhbir gazeteciliğin duayeni oldular. Yeni yetme cazgır profilli Rasim Ozan Kütahyalı, Nagehan Alçı gazetecilikten çok söz dalaşı yaratarak kralın soytarılarını oynamaktalar.
Mehmet Metiner daha önce Kürtçülüğü savundu.
Sonra Fetullah Gülen müridi olarak her söze başlarken besmele çeker gibi Hocafendi derken, sonra Erdoğan için ölmeye soyundu.
Sonradan Erdoğan için ”Her konuda çapsızdır.” Dediği ortaya çıkınca Emine Erdoğan’ın önünde virgül şekline dönüşerek ”Cahiliye döneminde halt ettim affola !”Diye yalvarma rekoru kırdı.
Bugün Fetullah Gülen’e Erdoğan’dan daha ağır hakaretler etmekle ilginç bir karakter örneği ortaya koyuyor.
Şamil Tayyar, solda değeri bilinmediğine inanarak normal gazetecilikten muhbir gazeteciliğe atlayarak Ergenekon ve balyoz davalarında sahte belgelerle ihbar ettiği gazeteciler, askerler, bilim adamları tutuklanınca AKP’den milletvekili seçilme ödülünü aldı.
Şimdi, bu davaların sahte belgelerle açıldığı, adil yargılama yapılmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından bozulması ile Şamil Tayyar meslektaşlarını bile ihbar eden Muhbir Gazeteci olarak basın tarihine geçti.
Yarın bu muhbirlerin çocukları, yakınları nasıl insan içine çıkacaklar?
Hangi çürümüşlükten başlasam, diğer çürümüşlükten daha pis kokular ortaya saçılıyor.
Yargı çökmüş durumda.
Birkaç gerçek yargıçlar, birkaç yerel mahkeme ve Anayasa Mahkemesi dışında yargı başbakanın emrinde.
Yargı kararları uygulanmıyor. Hâkimler, savcılar görevden alınıyor, yerlerine hukukçu kimliği ile değil başbakanın yargıcı, savcısı kimlikliler bulunuyor ve yargılama bu kişilere teslim ediliyor.
TÜBİTAK yandaş, bilimle,  teknikle ilgisiz kişilerce işgal edilmiş durumda..
Başbakan ne derse o oluyor.
Bir meczup TRT’de kadınları aşağılayıcı fetvalar veriyor, kadınlar her gün birer ikişer katlediliyor.
Yüksek Seçim Kurulu başbakanın emrinden çıkamıyor.
Genel Kurmay Başkanı Atatürk adını ağzına almayan, sonra utanmadan Ayyaş hakaretini yapana selam duruyor.
On altı milyon kişi devletin parasıyla AKP’ye mideden bağlanmış durumda.
Diyanet İşleri Başkanlığı AKP’nin dini propaganda şubesi,
İmam Hatipler AKP’nin askeri kışlası olmuş durumda.
Örtülü ödenek, havuzlar, vakıflar, yandaş işadamları milletin A…sına koydukları için ödüllendiriyor.
Başbakanın serveti bilmeceye dönüştü.
Bir evi bile yok garibin!
Padişah olduğunda oturacağı sarayın çevresindeki, üstelik AKP’ye oy veren ailelere ÇEKİN GİDİN emri veriliyor.
Soma’da bir ay öncesinden bilinen tehlikeyi mecliste örten AKP’liler, 301 insanın ölümünün hesabını vermek, ailelerinin hakkını savunmak şöyle dursun, toplanan yardım paraları bile sıfırlanmakta.
Ölü sırtından bile vurgun dönemini yaşıyoruz.
Tüm bu olumsuzlukların hesabını soran muhalefet milletvekillerine TBMM’nde dayak atılıyor.
Teke Tek programında tipik yeni Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı gürlüyor:
”Başbakan cebimdeki cüzdanı da çalsa oyumu, ona vereceğim!”
Ne yazayım?
Kime yazayım?

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.