NAMUSSUZ GÜMRÜKÇÜ

ABONE OL
18:18 - 01/10/2020 18:18
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NAMUSSUZ GÜMRÜKÇÜ

Aslına bakarsanız ona “namussuz namuslu gümrükçü” demek gerekir.
Bu kez size yaşanmış ya da yaşanabilir bir öykü anlatacağım.
Arkadaşı ondan piyasaya yeni çıkan, Türkiye’de henüz bulunmayan ya da zor bulunan,  bir müzik seti ve video alıp getirmesini rica etmişti. Para çoktu arkadaşında. Mirasyedi zenginlerdendi. İstediği marka bir müzik setiyle bir video aldı. Parayı öderken; “Ulan! Amma da pahalıymış meretler!” dedi kendi kendine.
Eee! Dile kolay… 7 000, 00 DM ödemişti iki alete.
O zaman Türkiye bu aletlerden adına bandrol denen bir vergi alıyordu. İki aletin vergisi 1, 400, 00 DM tutuyordu. Eşine; “Gümrükten bu aletleri haraç vererek geçirelim. Ödedik der, bandrolu kâr olarak atarız cebimize.” dedi.
O güne değin kimselere ne haraç ne de rüşvet vermişlerdi, ama; olsun! Gümrük kapısında deneyimli olan birine rastlarlardı nasıl olsa diye düşündü.
Yüklediler arabalarını izin başlangıcında, düştüler yollara, ver elini Türkiye… Kapıkule’ye vardıklarında hemen girmedi sıraya. Bir bilen aradı, buldu da.
“Fazla bir şey yapmana gerek yok.” dedi bir bilen. “Pasaportun arasına iki tane yüzlük koy, ver memura. Gerisine karışma!”
Öyle de yaptı sıra kendisine gelince. Pasaportun arasında parayı gören memur “Pasaportunu temizle de getir!” dedi, hiç de sert olmayan bir ses tonuyla.
“Galiba az buldu parayı.” diye düşündü. İki yüzlük daha koydu, öyle verdi pasaportları yeniden memura.
Kalktı yerinden memur. Çıktı kabinden dışarı. Geçti arabanın arkasına. “Aç bagajı!” dedi, bu kez biraz sert bir tonla.
Açtı bizimki bagajı. Memur pasaportları fırlattı attı bagaja ve; “Ben, sana pasaportunu temizle de gel dedim. Şimdi söyle bakalım ne var bagajında?” diye sordu.
Gerçeği söylemekten başka yol kalmamıştı bizim acemi çaylağa ve söyledi de bagajında gümrüklük ne olduğunu.
Şöyle bir baktı memur bizimkinin suratına. Artık ne şekil aldıysa suratı; “Anlaşılan sen bu işi daha önce hiç yapmamışsın” dedi buna. “Suratından belli ne kadar acemi olduğun. Aslında hakkında işlem yapmam gerekir. Acemiliğine vereceğim ve yapmayacağım. Şimdi; temizle pasaportunu öyle gel bana.” dedi ve kabine girdi yeniden.
Bizimki; süklüm püklüm, temizlenmiş pasaportlarla geldi memura.
“Bak kardeşim!” dedi memur, “Bana bu Kapıkule’de Kürt İsmet derler. Değil 400 Mark, Almanya’yı versen almam. Sen bu malları gümrüksüz geçirmek istiyorsan sıradan çık, şu yan taraftaki şeyini şey yaptığıma git! O deveyi hörgücüyle yutar.”
Çok utandı bizim şaşkın. “Teşekkür ederim memur Bey!” dedi. Siz; yapılması gerekeni yapın, ben gümrüğünü ödeyeyim bunların.”
Bu öyküyü neden mi yazdım?
“Bir namussuz namuslu betimlemek için.” dersen gene hiç bir şey anlamadığın çıkar ortaya.
Bu namussuz namuslular o denli azaldılar ki; nesli tükenecek bunların hanidiyse.
Baksanıza çevrenize …
Hırsızdan geçilmiyor.
Malı götüren götürene… Öyle üç, beş yüz de değil! Milyar Dolarlar, milyar Avrolar. Götürmeseler domuz olacaklar. Değil mi amma?
Sıfırla sıfırla bitiremiyorlar anasını satayım…Biz ne mi yapıyoruz? G…..n kılı olmaya teşneyiz be! Daha ne yapalım?
Badem götürmesin de sabaha mı bıraksın?

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.