Meral Akşener’in eli!

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“12 Eylül” bu ülkede darbenin adıdır. Aydınlanmaya, uygarlığa, devrimciliğe karşı yapılan ABD’ci darbenin adı. Ordu, TÜSİAD, milliyetçiler kol kola girip yıktılar Cumhuriyeti. Komünizm korkusu nasıl esir almışsa hepsini, uzlaşıverdiler. Sonra da birbirlerini kazıkladılar. Şimdi ekranda darbe mağduru olduğunu iddia eden ülkücülere anımsatmak gerek; “Siz devletle iş gördüğünüz halde kenara atıldığınız için kızgınsınız! Fikriniz iktidardı, bazılarınız mahpustaydı!” Yani devrimcilerle durumlarının eşitlenmesi mümkün değildir. 12 Eylül 1980 devrimcilere yapılmış darbedir!
Darbeyi 12 Eylül 2010’da nihai sonuca ulaştırdılar. Bu kez kadroya İslamcılar (Fethullah ve ekibi önde), liberal-solcular ve has liberaller de eklendi. Sözüm ona “vesayet” düzenini ortadan kaldırmak için referandum yapılıyordu. Okuduğunu anlayan herkesin gördüğünü, bu cin fikirli “demokratlar(!)” anlayamadı. Sonuç “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” denen ucube doğdu. Hepsi “kullanışlı aptallar” ve “kandırılanlar” olarak tarihte yerlerini aldı. Dedim ya, önce olanın tarifini doğru yapmak gerek.

Özal meselesi
Benim “Yeni-Özalcılık” dediğim sürece girdik. Bir ucundan Babacan tutuyor, Davutoğlu yer bulmaya çalışıyor kendine, yine liberaller işin içinde, bir yandan farklı İslamcı gruplar, bölünmüş ülkücüler, soldan devşirilenler, kafası karışık Kemalistlerden birkaç uygun isim, Kürtlerden fırsatçılık yapmaya çalışan bir ekip falan. Bulamaç yani. Uzlaşı nerde? Kimse piyasa ekonomisine hayır demeyecek, hepsi imanlı ABD’ci olacak, bolca dincilik yapılarak cehalet kutsanacak falan filan. ÖzalEvren çizgisi buydu. RTE çizgisi de bu. Sırada bu ekip var anlaşılan!
Siyasilerin herkesle kucaklaşma sevdasından hoşlanmıyorum. Bu tür popülizm ilk bakışta sevimli görünmesine karşın tehlikelidir. Herkesi memnun etmek mümkün değildir. Gerekli de değildir. Şimdi saraya davet var, belediye başkanları başlarına iş gelmesin diye gidecekler. Güzel de “korkunun ecele faydası olmadığını” bilmezler mi? Mesela şu olasılık hiç mi akla düşmez: “Demokrasi Bildirgesi” yayımlasalar, burada “kayyım” vurgusu yapsalar, olmaz mı? Barolar gibi bir tutum takınmak güç mü? İlla gideceklerse de saraya, hiç değilse kamuya bir duyuru yapıp ne düşündüklerini söyleseler, hayalcilik midir bu? “Sayın cumhurbaşkanı ile şehrimizin sorunlarını konuşup, çözüm arayacağız” söylemi gerçekçi değildir. Adam senin varlığını tanımıyor, sen hâlâ masal anlatıyorsun, olmaz!

Sağcılık alışkanlıkları!
30 Ağustos günü Akşener dahil tüm sağcılar saraydaydı. RTE’nin elini sıkarken görüntüsü aklıma kazındı Meral Hanım’ın. Salı kürsülerinde, meydanlarda ağzına geleni söyleyenlerin, yalandan tebessüm edip, birbirleriyle tokalaşmaları canımı sıkar. Bu öteden beri böyledir. Toplum ikiyüzlülüğü bilir, itiraz etmez. Dedim ki kendi kendime “genel geçer sıradan bir sahne.” Meğer öyle değilmiş. Bir iki gün sonra, aynı Akşener, bu kez Bilal Erdoğan’ın ayağına kadar gidip elini sıktı. Biri cumhurbaşkanı anladık, öteki kim peki? Akşener’in eli ideolojiktir. Kime, ne zaman uzatıldığına dikkat etmek gerekir.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.