KÜRESELLEŞME
Adına “Küreselleşme” dediler. Ama; küreselleşmeden ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin küreselleşmesini, uluslararası bütünleşmeyi değil, salt sermayenin küreselleşmesini anladılar ve tüm olanak ve güçlerini paranın küreselleşmesi için kullandılar.
Düşüncenin, ekinin ve değişik dünya görüşlerinin küreselleşmesi onları hiç mi hiç ırgalamadı.
Varsa, yoksa onlar için emeğin ürettiği tüm artı değerin nemasını kendi ceplerine indirmenin bir yolunu bulmaktı.
Bunu sağlamak için her şeyi göze aldılar.
Önce; tüm olanak ve güçlerini kullanarak Varşova Paktı’nı devirdiler.
O koca devi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni paramparça ettiler.
Balkanları lime lime etmeleri geldi ardından.
21. YY ın soykırımını yaşattılar gözlerini bürümüş para hırslarıyla Balkanların Müslümanlarına.
Ardından 11 Eylül’ün bahanesiyle Afganistan’ı kan gölüne çevirdiler. Yarattıkları Taliban çağın en korkunç cellatları olarak çıktı karşılarına. Öyle bir saplandılar ki Afganistan bataklığına, ne etseler çıkamıyorlar boğazlarına kadar battıkları bataklıktan.
Adı “küreselleşme” ya! Tüm dünya onların ya! Tüm dünya onların tapulu arazileri ya! Bu kez de Kuveyt’i kurtarmak bahanesiyle Irak’a girdiler. Çünkü; o topraklarda gelecek beş kuşağa yetecek kadar petrol olduğunu en iyi onlar biliyorlar(dı).
Irak Kürtlerinin ağızlarına da bir parmak bal çalarak Irak petrolünün üstüne oturdular.
Ortadoğu’nun İsrail’i, Ürdün’ü, Suudi Arabistan’ı, Katar’ı, Kuveyt’i bunların kucaklarındalar hep beraber.Sorun İran ve Suriye onlar için Ortadoğu’da.
İran’a pek diş geçiremediler ama; Suriye’nin çanına ot tıkadılar.
Taş üstünde taş bırakmadılar Suriye’de. Milyonlarca Suriyeliyi yurtlarından yuvalarından ettiler.
Bunları yaparken o topraklarda, çanak yalayıcılarını da bizim ellerde buldular.
Dövdüler bunlar kahveyi, “Hınk!” demek bizimkilere kaldı.
Bu “Hınk!” demenin karşılığı da milyonlarca, milyarlarca dolar olarak, hilesi hurdası bol iktidar gücü olarak döndü bizdeki çanak yalayıcılarına.
Gel gör ki; bu kez de Suriye’ye karşı kullanmak için yarattıkları IŞİD, bizimkiler ona DAEŞ diyorlar, bela oldu başlarına.
Yarattıkları bu 21 YY Frankeştayn’ıyla fena halde dertte başları.
Paris’te yaşananları doğru okuyun lütfen! Sorunu NATO sorununa çevirmek üzereler.
Ondan sonra “Alavere, dalavere, Türk Memet nöbete…
Yeni şehitlere gebe yurdum da, yurdumun yoksul insanı da.
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!
