KİTAP ÖNCE RAFA DEĞİL, KAFAYA KONMALI

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
KİTAP ÖNCE RAFA DEĞİL, KAFAYA KONMALI
Çocukların büyük çoğunluğunun kitap okumayı pek sevmediklerini, ellerine bir kitap almak yerine cep telefonunu almayı ve onunla oynamayı ya da bilgisayar kullanmayı tercih ettiklerini bir öğretmen olarak iyi biliyorum. Alınan kitaplar da çoğukez okunup, kafaya değil,  okunmadan dolaba koyuluyor maalesef! Oysa çocuk ya da yetişkin birisi kitap okuma alışkanlığını edindiğinde okuyacağı küçük bir kitapçık bile o’nu hiç bir geminin götüremeyeceği kadar uzaklara götürecektir.

Her şeyden önce çocukların kitap okuma alışkanlığını kazanabilmeleri için bunun gerekliliğine inanmaları gerekir. Bu bağlamda evde ebeveynlere, okulda ise öğretmenlere görev düşüyor. Okuma alışkanlığının geliştirilmesinde özellikle ailenin model olması önemlidir. Anne ve babasının kitap okuduğunu gören bir çocuk ta kitap okumaya merak saracaktır.
Kaldı ki, her şeyi kendimiz yaşayıp-göremeyeceğimizi düşünürsek; başkalarının, hayatta başarılı olmuş insanların, ünlü kişilerin ve uzmanların yaşamımızı yakından ilgilendiren düşüncelerini öğrenmenin bir yolu da kitap okumadan geçer.

Noebel Edebiyat Ödüllü ünlü yazarımız Orhan Pamuk´un: ”Bir kitap okudum hayatım değişti.”  dediği gibi. Her ne kadar bir kitap okumakla hayat tam olarak değişmese de, okuya-okuya hayatın değişebileceği kesin!.. Zira çağımız bilgi çağıdır.  Alman toplumu da bir “bilgi toplumudur.” Almanya’nın her şehrinde kütüphaneler ve kitapçılar her gün okumaya meraklı insanlarla dolu. Almanların okuma alışkanlıklarını işe giderken ve ya seyahat ederken trenlerde, tramvaylarda ve hatta otobüslerde de sürdürdüklerini her gün görmekteyiz.
Almanya gibi  ”bilgi toplumlarında” yazılı kültür doğal olarak her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Bu ülkede bilgi ve düşüncenin en egemen ve en geçerli değer olması da bir tesadüf değildir! Bu aynı zamanda diğer bilgi toplumlarının da en belirgin özelliğidir.
Almanya´da bir işe başvururken Türkiye’de olduğu gibi torpilinize değil, ilk planda bilgi ve becerinize, yıllarca süren başarılı bir eğitimin sonunda kazandığınız diplomanıza güvenerek başvurursunuz. Eğer siz iyi bir meslek edinmişseniz, hiç bir torpile gerek kalmadan yabancı kökenli de olsanız arzuladığınız işe genelde girebilirsiniz.  
Bu bağlamda Almanya gibi gelişmiş ülkelerde gerek okul öncesi ve gerekse temel eğitim çağında çocuklara bilgi edinme, bilgi işleme ve bilgi üretmeye yatkınlık gibi yaratıcı davranışların kazandırılmasına son derece önem verilmektedir. 
Söz konusu davranışların çocuklara daha okul öncesi dönemden başlayarak kazandırılabilmesi gerekir. Alman ailelerde olduğu gibi göçmen Türk ana-babaların da başlıca görevlerinden biri de; çocuklarını erken yaşlarda kitaplarla buluşturmak ve onlara Almanca ve Türkçe kitap okumayı sevdirmek olmalıdır. 
Alman pedagoglara göre çocuğun zihinsel ve kişilik gelişiminin temeli 6 yaşına kadar oluşmaktadır. Eğitim bilimciler: “Daha sonra kazanılan davranışların sağlıklı olması, bu temelin sağlam olmasına bağlıdır” diyorlar.  Bu bakımdan ekmeğin artık aslanın ağzında değil adeta midesinde olduğu, günümüz Almanya’sında kalifiyesiz ve diplomasız kişilerin iş bulmada ne denli zorluklarla karşılaştıklarını çoğumuz biliyoruz. Bu ülkede çocuklarımızı geleceğe iyi hazırlayabilmek ve iyi bir meslek edinmeleri için onlara okul çağında bilgi edinmeyi ve özellikle de iki dile kitap okumayı mutlaka sevdirmemiz gerekir.  Bu konuda velilerin yardımcısı çocuklardaki doğal ‘’öğrenme merakı’’ ve ‘’okuma sevgisidir.’’ Çocuklar gelişimleri ile ilgili pek çok şeyi kitapta bulabilecekleri için kitap okumaya hevesle yönelebilirler. 
     
Almanya´da yapılan bilimsel araştırmalar, Alman ana-babaların özellikle 0-6 yaş gurubunda olan çocuklarına günde 2 ile 4 saat kitap okuttuklarını göstermektedir. Aynı şeyi acaba göçmen Türk veliler olarak kaçımız yapıyoruz? 
 Kitap okumanın, boş zamanları okuyarak değerlendirmenin çocuklara okul dışında,  özellikle pratik yaşamda da sağladığı sayısız yararları da vardır.
Kitaplar sayesinde çocukların kelime hazinesi genişler, uzun süre konsentreli olarak çalışmayı öğrenirler.
Güzel Türkçe ve Almanca öğrenir, düzgün ve tam cümlelerle konuşmaya alışırlar.
Dinlemeyi ve iyi iletişim kurmayı öğrenirler.
Kitaplar sayesinde çocuklar eleştirel düşünme, sorgulama, inceleme ve araştırma yapma yeteneğine kavuşurlar.
Dikkatlerini bir konu üzerinde yoğunlaştırmayı öğrenirler.
Pedagoglar tarafından tavsiye edilen kitaplarda ayrıca iyi huyları aşılayıcı ve geliştirici modeller olduğundan kitap yoluyla çocuklar güzel davranışlar edinirler.
Çocuklarımız yine özellikle boş zamanlarında okuyacakları kitaplarla değişik yaşam biçimlerini ve kültürleri de öğrenirler.  
Başta Almanca olmak üzere çocukların iki dilde de   (Almanca/Türkçe) kitaplar okumaların sağlamalıyız.
İyi bir kitap, düşünen insana yaşam veren kandır.

 Rıza Almalı
  

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.