İSLAMIN ŞARTI

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Dilek hanım deneyimli bir siyasetçi, işi zor ama bizler onun bu görevde başarılı olacağına inanıyoruz…

Bir kahve içelim diye oturduk, aradan tam bir buçuk saat geçmiş. Dört kişiydik masada. Berlin seçimlerinden açıldı konu, sonuçlar üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Sonucun sürpriz olmadığı kanaatine vardık. CDU ve SPD koalisyonunun Berlin için ne getireceği ve ne götüreceğini zaman gösterecek denildi. Berlin’in en büyük problemi olan işsizliğe çareler bulmak gerektiği konusunda herkes hemfikirdi. Dilek Kolat’ın senatörlüğü alkışlandı. Uyum, Çalışma ve Sosyal İşler Senatörlüğü oldukça sorumluluk gerektiren bir görev. Dilek hanım deneyimli bir siyasetçi, işi zor ama bizler onun bu görevde başarılı olacağına inanıyoruz…

Konu Berlin Türk Cemaati’ne geldi. Bu seçimde üye dernek sayısının 72’ye ulaştığından bahsedildi. Oldukça yüksek bir sayı. Berlin’de 72 derneği TGB çatısı altında toplamak önemli bir başarı. Umarız bu dernekler Cemaati ulaşması gereken yere ulaştırırlar. Sohbet uzadı gitti…

Dini cemaatler
Dini cemaatlerin hemen hemen hepsi aynı çatı altında toplanmış durumdalar. Dini cemaatler konusunda muhatap arayanlar, umulur ki, bu durumdan memnuniyet duyarlar.
Türk halkının önemli bir kısmı Cuma günü camiye giderler. Cuma namazından önce hatip kürsüden vaaz eder. Cemaatin ihtiyaçları olan dini bilgileri aktarır oradan. Bu bilgiler o haftanın olayları göz önünde bulundurularak hazırlanır ve verilir. Haftanın olayları cemaatin ihtiyacı olan konularla birlikte yorumlanır ve cemaate aktarılır.
Çocuk eğitimi, karı-koca ilişkileri, kötü alışkanlıklarla mücadele, evlilikle ilgili problemler, işsizlik, çevre bilinci v.b. konular gündeme gelir. Hatip bu konuları cemaate anlayacakları bir dille anlatır.
Her hafta binlerce insan hocanın kendilerine vereceği bilgileri sabırsızlıkla beklerler.

TGB ne yapmalı?
TGB’nin çatısı altında toplanan bu dinî cemaatler, aralarında bir komisyon kurarlar ve her hafta hatiplere konu birliğinin sağlanması için tekliflerde bulunurlarsa, hatipler de bu konuları ilerlerlerse camilerinde, Türk halkının geleceği için çok önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu vesileyle hem hatipler konu belirleme sıkıntısından kurtulacaklar, aralarında konu birliği sağlanacak, hem de bir saat içinde binlerce insan aynı konu hakkında bilgilendirilmiş olacaktır.
Bir adım daha atılır da, zaman zaman önemli konularda hutbeler hazırlanırsa ve o hutbeler de o hafta bütün camilerde okunursa Berlin bir kaç sene içinde ne yapacağını bilen insanlarla, insanlarına faydalı hale gelecektir. Bu vesileyle aralardaki sürtüşmeler ve kavgalara da bir son verilmiş olacaktır.
Bir adım daha atılarak önemli günlerde yapılacak konferanslar ve sempozyumlarla hedef birliği de sağlanabilirse sorunlar kendiliğinden çözülecektir. Her meşrebin elbette kendine özgü çalışmaları olacaktır. Cemaatlerini bir arada muhafaza edebilmek için gereklidir bu çalışmalar. Cemaatlerin ideallerini bırakıp da tek bir ideal etrafında toplanmaları hayal olur.
Benim dikkat çekmeye çalıştığım birlik, ortak hedefler birliğidir. Oluşturulması gereken birlik bu birliktir. Cemaatler ortak meselelerde bir araya gelebilmelidirler. Ortak konularda birlikte hareket edebilmelidirler. Resmi makamların aradığı muhatap durumuna gelebilmeleridir.

Kahve sohbetine dönersek…
Kucağıma doğan bir soru. “Hacca gideceklere kota koymak doğru mudur?” Soruyu soran aynı zamanda cevabını da veriyor. Ancak istiyor ki ben de onu tasdikleyeyim. Kısaca soruyu cevaplamaya çalıştım: “Suudi Arabistan’ın paraya ihyacı yoktur. Ne kadar az insan gelirse o topraklara Suudi Arabistan o kadar memnun olacaktır. Suudi Arabistan sıkıntı içine girmek istemiyor. Kota meselesine gelince; insanlar ölüyorlar orada, hem de ezilerek ölüyorlar. Daha fazla insan demek daha fazla ölü demektir. Bu durumda kota koyulması elzemdir.

Hac bilinen aylardadır
Allah çözümü sunmuş aslında ama Allah’ı dinleyen yoktur. Dinleyenlerin sayısı oldukça azdır. Allah şöyle der:
“Hac, belli aylarda ifa edilecektir. Her kim o [aylar]da haccı ifa ederse, hac sırasında çirkin konuşmalardan, tüm yakışıksız davranışlardan ve kavgadan kaçınmalıdır. Her ne iyilik yaparsanız Allah onun farkındadır. Ve kendiniz için hazırlıkta bulunun, tüm hazırlıkların en güzeli, Allah’a karşı sorumluluk bilincine sahip olmaktır. Öyleyse Bana karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, siz ey derin kavrayış sahipleri!”(Bakara, 2/197

Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, Hac, Kutsal Aylar olan Zil-Hicce, Muharrem, Safer ve Ra-biül Evvel aylarının başında yapılabilir (2:189). Böylece dört Kutsal ayın ilk günlerinde olmak üzere bir yılda dört hac düzenlemek mümkündür. Bu günkü uygulamayla Haccı bir kaç güne sıkıştırmak milyonlarca hacıyı yetersiz servis, pislik ve kargaşalığa mahkûm ediyor. Bak 9:37

Ancak bu ayetin uygulamaya konulması için Suudi Arabistan’ın petrolünün bitmesi gerekir. O zaman paraya olan ihtiyaç, bu ayetlerin uygulama alanına konulmasına vesile olacaktır.

Bir başka ayet şöyledir: “Açık-seçik deliller, İbrahim’in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz, Allah bütün âlemlere muhtaç olmayacak bir Ganî’dir. Al-i İmran 3/97

Bu ayette oraya gitmeye bir şekilde yol bulabilenler için Hacc’ın farz olduğu belirtiliyor. Bu durumda oraya gitmeye güç yetiremeyenlerden Hac farzı düşecektir. Niyetlenen Müslüman elbette Hac sevabını alacaktır. Niyet etmiştir, ancak engellenmiştir.

İslâm’ın şartları…
“İslâm’ın şart beş değil midir, ben İslâm’ın şartlarını yerine getireceksem, bu isteğime kim mani olabilir ki?”
İslâm’ın şartları beştir dersek, yanlış olur. İslâm’ın şartı Kur’an’ın buyruklarının tümüdür. Bu buyrukları ikiye ayırabiliriz. İbadetler, emir ve nehiyler. İbadetler; Namaz, Oruç, Zekât, Hac, Cihad, iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak şeklinde sıralanabilir.

Emir ve nehiyler; yalan söyleme! Hırsızlık yapma! Haksız kazanç elde etme! Gıybet etme! Zina yapma! Kumar oynama! v.b. …şeklinde devam eder gider. İslam’ın şartları bunlardır.

İslâm’ın şartını böyle koyarsak ortaya, günlük hayatımızda yapmamamız gerekenlerden ancak o zaman uzak durabiliriz. Aksi taktirde İslâm’ın şartı birdir demek zorunda kalırız ki, o zaman da kaos ortamı doğar.

Şöyle ki;
-Kelime-i Şahadet Müslüman olabilmenin şartıdır, İslâm’ın şartı değildir.
-Namaz her Müslümana farz olan bir ibadettir.
-Oruç senede bir 29 veya 30 günle sınırlandırılmıştır, dolayısıyla 11 ay Müslüman farz olan oruçtan uzaktır.
-Zekât zengin ibadeti olduğu için fakirle alakası yoktur.
-Hac da zengin ibadeti olduğu için fakirden uzaktır.

Bu durumda elimizde sadece namaz kalır ki, bu şekilde ki bir tespit İslâm’ın şartları açısından oldukça eksik bir tespittir… Cevabım soru sahibini tabii ki memnun etmedi…

Kahveyi içtik içmesine de konuyu bitiremedik. Kucaklaştık ve başka bir kahve molasında buluşmak dileğiyle ayrıldık masadan.

İmanın şartını haftaya yazacağım…

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.