Irkçılığa karşı Uluslararası Gün ve Haftalar

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Avrupa Birliği 2008 yılını uluslararası diyalog yılı olarak kabul etti bu yıl bütün Avrupa’da çeşitli dinlere ve kültürlere ait insanların biraraya gelip, dostluklar edinip birbirlerini yakından tanımaya hizmet edecek etkinlikler düzenlenecek. Artık merkezden idare edilecek bir etkinlik değil herkesin, kurum ve derneklerin aktif olması bekleniyor. Yalnız Almanya’da değil ırkçılık ve yabancı düşmanlığı tehlikesi tüm Avrupa’da hergün biraz daha büyüyor, bu gelişmeyle birlikte programlarında düşmanlığı körükleyen partiler de büyüyor.

Almanya’nın günlük yaşamında yalnız düşmanlık, diğerlerini aşağılama, hatta yaralama, yakma ve öldürme değil, olup bitenlere karşı olan insanlar, kuruluşlar ve dernekler de çoğalıyor. Bunların en önemlilerinden birisi de ” Enternasyonal Kurul-Almanya” dır. (1)
Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı yapılacak etkinlikleri 10 Mart – 23 Mart 2008 tarihleri arasında bu kurul organize edip, yol gösterecektir, Her sene olduğu gibi bu sene de “Medeni Cesaretini Göster, Almanya Dünyaya açık bir Ülkedir!”  sloganlarıyla broşürler  hazırlanıp, Mart ayının başında ise tanıtımı  yapılıp dağıtılacaktır. Bu nedenle sanatçı, yazar, kuruluş dernek, parti, cemiyet herkesin yapmak istedikleri etkinlikleri acele bu kurula bildirmeleri rica ediliyor. Etkinlikler sergi, toplantı tiyatro, okuma günleri gibi şekillerde olabilir. Okullar için hazırlanan ders malzemeleri de hazırlanıyor. 
21 Mart 1960 yılında, Güney Afrika, Sharpeville şehrine yakın yerlerde 20.000 insan siyah ve beyazlar arasında uçurum açan, aynı semtlerde oturmaları  dahi yasaklayan ayrımcı kanuna karşı barış içinde yürüyüş yaparken açılan ateşle 69 insan ölmüş, 300’e yakın insan da yaralanmıştı. Bu üzücü olaydan altı sene sonra 21 Mart 1966’da Birleşmiş Milletler bugünü ölen ve yaralananların anısına “Irkçılığa karşı Gün” olarak kabul etmiş ve böylece Dünya etkinlik günü ilan edilmiştir.
Güney Afrika’da Sharpeville yeni demokratik yasa ile Nelson Mandela tarafından, ayrımcılıktan çok daha sonraları, yani 1996 yılında yönetildi. Bu nedenle 21 Mart “Güney Afrika İnsan Hakları Günü” olarak anılıyor.
Demokrat bir ülke olan Almanya’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığına
yer yoktur. Bu düşmanlık hep öteki yarattığından, ayırımcı yaptığı için uyuma çok büyük bir engeldir. Bu nedenle bilhassa değişik kültür, din kökenli olanlar böyle günlerde katılarak, etkinlikler yaparak aktif olmalıdır.
Irkçılık ve Yabancı düşmanlığı sözlerine bir göz atmakta fayda vardır. Bence bilhassa basında, medyada, hatta bazı politikacılar tarafından yanlış kullanılıyor.
Rasse: ırk, cins, soy, kan,
Rassismus: Irkçılık = Bir ırktan olanları başka ırklardan üstün gören, bir ülkede ırk ayırımını gözeten, ya da bir ırkı yok etmeği amaç edinen öğreti (rasizm, kafatasçılık)
Fremdenfeindlichkeit: Yabancı Düşmanlığı.
Irk bilimcisi olmadığım için Almanlar ile Türkler’in ayrı ırklardan olup olmadığını, bilenlere soralım.
Beyaz derili, siyah derili, kırmızı derili …. !
     
Kimin “yabancı olduğuna” politikacılar, medya ve basın karar veriyor. Diyelim ki 1970 yılında o zaman Batı Berlin’de doğan veya
Berlin’e gelen bir türk çocuğu bugün 35 – 40 yaşında. Aynı yılda o zaman DDR’de, doğu Berlin’de doğan bir çocuk 1990 yılında Batı-Almanya vatandaşlığına katıldığı halde yabancı olmuyor da, neden bir türk çocuğu yabancı oluyor, bunu benim mantığım kabullenemiyor. İnsanların kendileri karar verebilse kimin “yabancı” olduğuna bir sorun olmayacaktır.
Türk medyası Türkiye’de yada burada büyümüş, Türkçe’yi okulda öğrenmediği için, almancası birinci dil olan, hatta Alman politikacı, öğretmen, polisi, askeri olmuş insanlara sırf Türk kökenli anababaları ve büyük anababaları olduğu için “Gurbetçi”, deme hakkını  nereden alıyor diye yalnız sormayalım, düşüncelerimizi değil, gerçeği anlatalım. Ayrıca yabancı kelimesi Türkiye’de nasıl yanlış konuşuluyor, inceleyip yazmak gerek. Mavi Didim gazetesinde yazdığımda çok şaşırtıcı cevaplar aldım. Bana göre Türkiye’deki politikacılar artık bir insanın nasıl bir anası babası varsa bir de anavatan ve babavatanının varlığını kavradıklarını düşünüyorum (2). 
Ama bilhassa Türk televizyonlarının daha çok öğrenmesi gerekiyor.
Örneğin 23 Nisan, bütün derneklerin birleşerek aktif olmalarını sağlayan önemli bir fırsattır. Bu sene hazırlanmak için geç olabilir ama bilgi edinmek için geç değildir. Ki gelecek sene “23 Nisan Çocuk Bayramı” gibi bir etkinlik kültürleri birbirlerine daha fazla yaklaştırmak için fevkalâde bir olanak olabilir.
İlter Gözkaya-Holzhey
(emekli Öğretmen)

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.