GÖNLÜ BERLİN’DE KALDI

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Her sene bavul hazırlayıp, Türkiye’ye doğru yola çıkarken kalbini, gönlünü Berlin’de bırakanları düşünürüm.

 
İlk aklıma gelen Sabahattin Ali olur. Kürk Mantolu Madonna romanını Gültekin Emre’nin anlatışı ile daha çok sevdim.
Berlin Atatürkçü Düşünce Derneği’nden okuma günü için davetiye alınca çok sevindim. Bu etkinliği kaçırmamalıyım diye düşündüm.
Daha önce üç aylık sanat gazetesi, Kültür’ün ikinci sayısında Sabahattin Ali’nin Berlin’ini Gültekin Emre’nin kaleminden okumuştum.
Esas konuma geçmeden önce, bu gazeteyi henüz tanımayan varsa sakın ihmal etmeyin, diyorum. Bütün Batı Avrupa edebiyatı, sinema, sanat ve kültürü hakkında okuru çok etraflı bilgilendiriyor. Sakın okuduktan sonra atmayın, gazetenin bir başvuru eseri olabileceğini ilk defa gördüm. Okuma dünyamı biraz daha zenginleştiren yayın yönetmeni Osman Çutay’a çok teşekkür ediyorum. Yazanlar okudukça okurlarına daha faydalı olabilirler.
Sabahattin Ali, 1928 yılında bir küçük arkadaş grubu ile tahsiline devam etmek üzere Berlin’e gönderilir. Sadece iki yıl kaldığı halde çok güzel almanca öğrenir, Türkiye’ye dönünce almanca ders vermekle kalmaz, çeviriler de yapar.
Atilla İlhan Kültür Merkezi üyeleri gençlerin ne ile uğraştığını görmek beni çok sevindirdi. Gençlere Sabahattin Ali’nin Berlin’de oturduğu eve bir levha yazmalarını tavsiye ediyorum.
Gültekin Emre anlatırken gençlerden biri:
“Annem Berlin’i gezerken bu romanda tanınmış semt ve mağazaların adlarını okuduğunu söyledi,” dedi. Bir ucundan bakılınca öbür ucu görülmeyen Wertheim, KaDeWe gibi mağazaları o zaman ilk defa Berlin’de görmüştü.
Kenti roman kahramanı gibi ele alıyor, aşka ve Berlin’e bağlılığını içten duygularla anlatıyor. Roman kahramanı Raif Efendi’nin iç dünyası gelgitlerle doludur, karışık, içe dönük ve sessiz bir insandır.
Bürodaki genç arkadaşı yaşlı Raif Efendi’yi tanıdıkça merak eder. Özel hayatında kalabalık bir ailede hiç sözü geçmeyen bir insan olarak görür. İş yerinde şefi de onu azarlayarak sindirmeye çalışır. Hasta olunca bile çeviriler eve gönderilir.
Son hastalığında geri dönemeyince arkadaşı Raif Efendi’nin çekmecesinde ona götürmek üzere aldığı defterinden Berlin’de geçen aşk öyküsünü okuyoruz. Siyah deri kaplı defterine 20 Haziran 1933 yazmış, hikâyesinde on yıl geriye dönüyor.
Raif Efendi Berlin’de sabun fabrikasında sabun yapmayı öğrenip, babasına Balıkesir Havran’daki zeytinyağı fabrikasında sabunculuğu geliştirmede yardım edecektir.
Babası istediği için kabul eder, kendi isteği bilinçsizdir.
O zamanki eğitimde gençlere ne istedikleri sorulmaz, öğrenci ihtiyaca göre öğrenim görür. Düzen kişiliğin gelişmesini engeller.
Roman kahramanının kentte görmediği müze, izlemediği sergi kalmaz. Bir gün bir galeride gördüğü bir portre hemen dikkatini çekiyor.
“… Bu portrede ne vardı? Bunu izah edemeyeceğimi biliyorum; yalnız, o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi, biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı. Bu çehreyi veya benzerini hiçbir yerde, hiçbir zaman görmediğimi ilk andan itibaren bilmeme rağmen, onunla aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım…”
Nihayet romanın kadın kahramanı Maria Puder’le tanışıyor. Aşağı yukarı beş ay kadar bir zamanda birlikte geçirmedikleri gün olmuyor. Raif Efendi utangaç, kadınları hayallerinde sever, oldukça silik bir hayatı olduğu halde, bu aşk onu güvenli bir ortama sürükler. Sık sık botanik bahçesinde dolaşırlar.
İçimizde otuz, kırk sene Berlin’de yaşadığı halde kentimizi tanımayanlar vardır. Bundan dolayı derneklerin, emekli öğretmenlerin geziler tertiplemesini çok önemli buluyorum.
Raif Efendi sabunculuk dersini ihmal ettiğini babasından mektup alınca hatırlar.
Tesadüflerin karşılaştırdığı bu iki insanın yaşadığı aşk, erkek ile kadın aşkından çok daha derin bir sevgidir. Konuşacak mevzu çoktur, Almanya’nın kurtuluşu, kadın ve evlilik hakkında, kısacası saatlerce konuşacak konular vardı.
Birinci paylaşım savaşında Türkiye’de subaylık yapmış birinden hiç ara vermeden almanca dersi alır.
Raif Efendi’nin kendisi üzerine yazdığı biyografik bir roman olduğunu da Gültekin Emre’den dinliyorum ve şöyle devam ediyor:
“… Sabahattin Ali şiirlerinde Potsdam’daki yalnızlığını, yabancılığını, ülkesine duyduğu özlemi, Almanlara ilişkin olumsuz izlenimlerini gözler önüne seriyor.
Dört yıl kalacağı Almanya’dan, Türklere asalak diyen bir alman öğrenciye tokat atınca, öğrenimini tamamlamadan geri dönüyor.”
Burada Batı Avrupa’da Türklere karşı negatif tutumun tarihte aranması gerektiğini vurgulamak gerek. Zaman zaman bilhassa Türkiye’deki birinci nesil işçileri suçlayarak açıklamaya çalışan köşe yazarları veya tartışma programlarında aydın kesime verilen bir cevaptır.
Romandaki kahraman Raif Efendi’nin dönüşüne ise babasının ağır hastalığı, sonra ölümü neden oluyor.
Sevgililer buluşuyor mu, on sene sonra tanıdığı alman komşusunun yanında Türkiye’de gördüğü kız çocuğu kendi kızı mıydı, soruların cevabını roman okuruna bırakmak en doğrusu.
GÖNLÜ BERLİN’DE KALDI 
 
Birbirinden ayrıymış gibi görünen iki bölüm aslında birbiriyle örülmüştür. Son zamanlardaki yaşam şeklinin Raif Bey’in geçmişi ile çok yakından ilgisi olduğu mutlaktır.
Resim galerisinde rastladığı bir kürk mantolu kadın portresinin ruhunda ateşlediği tutkusundan ve o portrenin ressamı ve modeli olan gizemli kadınla yaşadığı aşktan ayrılmak onda derin izler bırakmış, ikinci bölümde hayatını kadere terk etmiş, umutsuz bir yaşam sürmek zorunda kalmıştır.
Sabahattin Ali 25 Şubat 1907’de Gümülcine’de doğdu, 2 Nisan 1948’de Kırklareli’de öldü. Trajik ölümü hâlâ tam aydınlatılamadı.
Dünyaya ve hayata bakışı ile yaşamının çileli macerasını belirleyen yazgısından dolayı toplumcu olduğu söylenir. Bireyler toplumu teşkil ettiğine göre böyle bir ayırım yapmak doğru olmaz.
İyi okumalar!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Kaynaklar:
Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna,
Yapı Kredi Yayınları, Remzi Kitapevi (alıntı: sayfa 55)
ISBN 978-975-363-802-7
Kültür, Üç Aylık Kültür ve Sanat Gazetesi 2 (sayfa 41-43)
Yayımlayan Ömer Yaprakkıran
Yayın Yönetmeni Osman Çutay

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.