GİZLİ ANAYASA- KIRMIZI KİTAP- MİLLİ SİYASET BELGESİ

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kırmızı Kitap, Gizli Anayasa diye adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi zaman zaman ülke gündemine getirilip tartışılıyor.

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi yenileniyor. Hazırlanan taslağın ‘irticai tehdit’ bölümünde cemaat isimleri yok. İran ve Irak’ın da artık öncelikli dış tehdit görülmesi beklenmiyor.

Kamuoyunda Kırmızı kitap ve Gizli Anayasa gibi ifadelerle adeta bir efsaneye dönüşen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, köklü değişikliklerle ilgili düşünceler ortaya konuluyor.

Varlığı kabul edilen ancak içeriği açıklanmayan belge, içeride kamuoyunda yakın tanınan cemaatlerin iç tehdit tanımından çıkarılması, dışarıda ise komşularla sıfır sorun politikasının Ortadoğu’dan gelebilecek tehditleri yeniden tanımlaması şeklinde güncelleniyor.

Bakanlar Kurulu, hükümet ve kolluk güçleri için rehber niteliği taşıyan belge, geçmişte sivil-askeri bürokrasinin egemen olduğu bir süreçle hazırlanırdı. En son 2005 yılında yazıldığında, irtica ve bölücülük öncelikli iç tehdit sayılmış, İran’ın hem nükleer hem de konvansiyonel füze programı ise dış tehdit algısının tepesine yerleşmişti.

Bu kez sivil bürokrasinin ağırlığını hissettirdiği yeniden yazılım süreci, Başbakanlık’a bağlı Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından koordine ediliyor.

Bu çerçevede hazırlanan taslaklarda, irtica yeniden tanımlanarak Erdoğan’ın vatandaşı iç tehdit olarak gören zihniyet diye tanımladığı dini yapılar, metinlerden çıkarılıyor.

Başbakanlık ve MGK Genel Sekreterliği tarafından İçişleri Bakanlığı, MİT ve Genelkurmay’a da gönderilen taslaklarda, geçmişten farklı olarak kamuoyunda yakından tanınan cemaatler yok. Ana metinde irtica ve bölücülük sözleri kalıyor. Ancak irticai faaliyetler somuta indirgenerek El Kaide, Hizbullah gibi aşırı dinci terör örgütleri olarak tanımlanıyor.

Buna karşın geçmişte Kırmızı Kitap’ın eklerinde açıkça ismiyle telaffuz edilen Süleymancılık, Nurculuk, Fethullah Gülen hareketi gibi cemaatler, yeni belgede ismen zikredilmiyor.

Yeni metinler, özellikle Gülen cemaati açısından Milli Siyaset Belgesi ve hükümet işleyişi arasında çarpıcı bir çelişkinin giderilmesi anlamına geliyor. Gülen hareketi, belgenin her yıl güncellenen eklerinde 2009 yılında yokken 2010’da konmuş.

Dış tehditler bölümü ise Türkiye’nin komşularla sıfır sorun politikası çerçevesinde yeniden kaleme alınıyor.

Dışişleri ve Başbakanlık tarafından yürütülen bu çalışma çerçevesinde Irak ve İran’ın öncelikli tehdit olmaktan çıkması bekleniyor. Eksen kayması tartışmaları arasında Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik hedefinin belgede yeniden vurgulanacak gibi..

2005’te hazırlanan belgede, İran’ın İstanbul’u menzili içine alan Şahab 3 füzeleri ve nükleer programına atıfta bulunulmuş, bu ülke tehdit sıralamasının tepelerinde yer almıştı.

Yeni metnin ise İran, Bağdat ve Barzani’yle yeni başlayan yeni işbirliği dönemini yansıtması, bu çerçevede Türkiye’nin bölgesel ittifaklarını yeniden gözden geçirmesi bekleniyor. Türkiye, İran’ın nükleer programını hâlâ kendisi için bir tehdit sayıyor; ancak bu ülkeyle PKK’ya yönelik artan bir işbirliği var. Ayrıca Ankara, İran’ı geçmişte olduğu oranda güçlü bir tehdit olarak görmüyor.

2005’te Yunanistan, öncelikli dış tehdit olmaktan çıkıp alt sıralara düşmüştü. Bu yıl da benzer bir sıralama öngörülüyor. Ayrıca Türkiye’nin PKK’yla mücadelede Bağdat yönetimi ve Kuzey Irak’taki Barzani yönetimini yanına alma çabası ve bu yönde gelişen işbirliğinin de belgeye yansıması bekleniyor. Buna karşın Ortadoğu’da savaş ihtimali, Irak’ın bölünmesi, İran’ın istikrarsızlaşması, Ankara açısından sıkıntılı başlıklar yaratıyor. Kurumlardan alınan görüşler doğrultusunda MGK Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan belgenin 30 Ağustos’ta TSK komuta kadrosundaki görev değişimi nedeniyle Ağustos’ta değil, Ekim ayındaki MGK’da onaylanması bekleniyor.

Geçmişte askeri bürokrasinin egemen olduğu bir süreçle hazırlanan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, hükümetler üstü diye algılanarak mitolojik bir üne kavuştu ve “Gizli Anayasa” diye tanımlandı. Geçmişte siyasiler, askerin bazı tartışmalı uygulamaları bu belgeye dayanarak yapmasından yakınırdı. Oysa bugün durum çok farklı. Son 10 yılda Avrupa Birliği sürecinde askerin devlet işleyişi içindeki ağırlığının azalmasına paralel olarak MGK Genel Sekreterliği öncülüğünde hazırlanan siyaset belgesinin önemini yitirmeye başladı.

Örneğin belge, tarikatlar başlığı altında dini cemaatleri irticai faaliyet kapsamında tutarken siyasi liderler yurtiçinde ve yurtdışında cemaat faaliyetlerine çekinmeden katıldı.

Belgede olmamasına karşın Ankara, Ermenistan ile yakınlaşma süreci başlattı, Kürt sorununun çözümü için açılım politikasına imza attı.

GüNüN SöZÜ: Oku, düşün anla, değerlendir, karar ver ve uygula.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.