GAZETE-GAZETECİ-MEDYA

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Gazeteci önce insan sonra gazeteci mi olmalı? Yoksa, Önce gazeteci sonra insan mı?

Hele günümüzde, özellikle demokrasileri askıya alınmış ülkelerde gazete ve gazetecilik örneklerini bazan gıpta, bazan iğrenerek görüyor ve yaşıyoruz.

Güçlüden yana olmak çok kolayıdır.

Emir-komuta ile gerçekleri değil, istenileni yazacak, ceplerini de dolduracak.

Haklıdan yana olmak zor seçenektir. İşinden olabilir, tutuklanabilir, hatta öldürülebilir.

Onlarca acı ve kahredici örneklerini hep yaşadık

Türkiye’de basının önemi kurtuluş savaşı döneminde daha da belirginleşti.

‘’Mütareke Basını’’ Dediğimiz Padişah ve işgal kuvvetlerinden yana, Kurtuluş Savaşına karşı casusluk, işbirlikçilik, fırsatçılık çamuruna batmış kalemlerini, vicdanlarını satmaları yanında işgalci sofralarında kemik kemirerek efendileri karşısında secdeye yatıyorlardı.

Ali Kemal, Refik Halit Karay, Refi Cevat Ulunay mütareke basınının en karanlık yüzleriydi.

Yayın organları ise; Alemdar, Peyam-ı Sabah, Vakit, Akit, İkdam Gazeteleriydi…

Bunlar, muhalifleri, Ankara yanlısı gazetecileri, Kuvayı Milliyecileri hedef gösteriyor ve jurnalliyorlardı.

Onursuzluklarını ‘’iki vatanımız var’’ diye açıklayarak ikinci vatanları olarak kimi Fransa’yı, kimi İngiltere’yi kimi de ABD’yi gösteriyorlardı.

Rastlantıya bakın bugün ki yandaş, yanaşma basın vatan olarak kimi Rusya’yı, kimi Çin’i çoğunluğu da ABD’yi neredeyse asıl vatan kabul ediyorlar.

Bir tanesi çıkıp ta; Suudi Arabistan’ı, BAE’yi, Katar’ı, Kuveyt’i seçmiyorlar!

Bugünlerde yandaş, İşbilir işverenler Londra’da mülk alırken Saray sülalesi ABD’nin lüks ve en pahalı bölgesi Manhattan’da öğrenci yurdu kamuflajıyla milyon dolarlık lüks rezidanslar yanında Muhammet Ali’nin çiftliğini satın aldılar

Bu binaların Erdoğan’ın oğlu, kızı, dünürü, damadı olduğu ABD basınında bile yazılırken bizim yandaş, yanaşma, ortak medyada çıt yok.

Kasa Katar’da, sefa sürmeye gelince ya İngiltere ya da ABD

Eski dinciler, İngiltere yanında Mısır’ı yelerlerdi. Şimdi Sisi düşman

Medyayı zaptı-rapta almak gerektiğini Geobbels’ten öğrendiler:

‘’Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz (koyun gibi) bir halk sunayım!’’

Önce Binali Yıldırım öncülüğünde yandaş iş adamlarından haraçlarla ve devlet bankalarından alınan desteklerle Sabah-ATV grubunu alıp, iktidarın sesi yaptılar

Devlet ihalesi sözünü alan Mehmet Cengiz, Celal Kalyoncu, Nihat Özdemir, İbrahim Çeçen 100’er milyon Dolar Adnan Çebi 30 Milyon Dolar, Hayrettin Özaltın: 20 Milyon Dolar verdi.

Sonradan devlet ihalelerinin katmerlisini alarak milyarlarca Dolar kazandılar.

Mehmet Cengiz, Erdoğan gibi sözünü sakınmayıp: ‘’milletin … na koyduk’’ Demişti.

Başbakan Erdoğan açıkça basını tehdit etmişti:

‘’Ya taraf olacaksınız ya da bertaraf!’’

TRT ve Atatürk’ün kurduğu Anadolu Ajansı AKP’nin resmi propaganda merkezi yapıldı.

Amiral Gemisi denilen Hürriyet, Gazeteci kökenli Erol Simavi döneminde her düşünceden, gazeteciliklerini hakkıyla yapan, gerçek gazetecilerden oluşuyordu.

Gazeteci ve iyi bir insan olan, arkadaşlıktan öte bağımız olan sevgiyle andığım Zeki Domaç bir anısını anlatmıştı. (Zeki’yi bana yine arkadaştan öte yakınlığımız olan Hasan Arslan tanıştırdı)

Özal’ın iki buçuk medya bırakma dönemiydi. Basını tehdit ediyor, kâğıt gereksinmelerini kısıtlıyordu. O dönemde Günaydın Gazetesi de Erol Semavi’nindi. Özal Ailesi hakkında önemli bir haber yaptım. Özal’ı çok kızdıracaktı. Erol Simavi beni çağırdı: ‘’bu haber doğru mu?’’ Diye sordu. Ben ‘’evet doğru’’ dedim. Erol Bey yazı işlerine manşetten verin!’’ Dedi.

Daha sonra Hürriyet ve Milliyet Aydın Doğan’a geçince baskılar başladı.

Aydın Bey, başlarda çok direndi ama Ertuğrul Özkök, Aydın Doğan’ı etkileyerek, Gazeteye Kanal 7 de çalışan Ahmet Hakan’ı ve AKP’ye yakın gazetecilerle insanları alarak gazeteyi boşaltmaya başladı. Ertuğrul Özkök daha çok Aydın Doğan’ın ihaleleri ile meşgul oluyor cebinde patronun kredi kartıyla bin dolarlık şaraplar içiyordu.

Onun amacı Amiral Gemisi Hürriyet Gazetesini, Almanya’nın magazin gazetesi BİLD gazetesine benzetmekti.

Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi’yi çay-simit gazetecileri diyerek AKP’nin gözüne girme çabasındaydı.

Merkez Medya ve Doğan Medya, baskı, tehdit ile Demirörenlere Sabah-ATV taktiği ile satıldı.

Yazarların gazeteden atılmasına ses çıkaramadı. Bugün AKP’ye yaranarak pahalı şaraplarını içmeye devam etmekte.

Ahmet Hakan, CNN Türk’te birazcık Erdoğan’ı kızdırınca AKP’lilerce dövülüp, kaburgası kırılınca, AKP saflarında özüne döndü. Yine Cihangirde viskisini içmesine engel de kalmadı.

AKP Genel Başkanının yurtdışı gezilerinde mutlu mürit zevkini yaşıyor.

CNN TÜRK- NTV HABER TÜRK, KANAL-D-STAR TV gerçek gazetecileri ulu emre uyarak kapı önüne koyup cemaat militanlarını yerleştirdiler.

Bunlar, kimi karı-koca provokatör olarak, kimi Ahmet Hakan gibi kumandaya bağlandılar. Kalitesiz, iktidar yanlısı, çoğu FETÖ tedrisatından geçmiş, sözde akademisyen, cehaletleri paçalarından akan diplomalı cahillerle iftira, yalan nöbetine çıkmaya başladılar…

Bunların ortak yanı hepsinin Laik Cumhuriyet karşıtlığı ve Atatürk düşmanlığıydı.

Saf, iyi niyetli, bazan da siyaset yapacağına inandığı için bu kanallara çıkan CHP’li, demokrat siyasiler, gazeteciler, akademisyenler, iktidarın desteğini almış bu yoz, cahil yaratıkların hakaretlerini -aynı seviyeye düşemedikleri için- şaşıp kalıyorlardı.

Üstelik belki de bilmeyerek kanallara reyting katkısı yapıyorlardı.

Bu oyunu benim gibi birçok kişi görmüş ve uyarmıştı.

Nihayet CHP Yönetimi bu tuzağın farkına vardı ve CNN Türk’ü boykot etti.

Bu kirli ağın içinde sadece CNN-Türk yok.

NTV, HABER-TÜRK, KANAL D- STAR ve son dönemlerde, Ethem Sancak kankalığını ve Kemalist Müslüman hayranlığını üstlenen ULUSAL KANAL’da bu kervana katıldı.

15 Temmuz’da Erdoğan neden Hande Fırat aracılığı ile çağrı yaptı?

Emrindeki kendi kanallarına güvenemediği için mi, yoksa önceden hazırlanmış bir senaryo mu uygulamaya konmuştu?

Üstü örtülü o kadar sır dolu olaylar var ki.

Üstelik iktidar, gidici olduğunu anlayınca yasa, anayasa her türlü yasa dışı, anayasa dışı önlem ve saldırılarla gerçekleri bu paralı lejyonerlerle karartacağını sanmakta.

Dinciler, bilimi rehber edinen gücü hiçbir dogmanın yenemeyeceğini bir türlü öğrenemediler.

Bugün, yandaş, yanaşma medya, iktidarın maddi ve siyasi desteğine rağmen bir elin parmaklarını geçmeyen gazete ve TV Kanallarıyla, kısıtlı olanaklarıyla, kısıtlı olanaklarıyla demokrasi savaşı veren sosyal siteler karşısında perişan oldular.

Bizim sitede bile, o kırılmaz kalemleriyle aydınlanma savaşını başarıyla vermekteler.

Onlarla aynı saflarda olmaktan da onur duyuyoruz.

İktidarın milyonlarca lira ödeyerek desteklediği onlarca TV Kanalları, gazeteleri, kiralık kalemleriyle hedefledikleri karşı devrimi başaramayacağını kavradıkça çıldırıyorlar.

Az sayıda gazete, TV kanalı ve gönüllü sitelerin direnci karşısında aciz kalmaktalar…

Hem de bu siteler, birkaç kişinin özverisiyle parasız, kısıtlı olanaklarla direniyorlar.

Amaçları ne para ne makam ne şöhret

Bu özveri, aydın olmanın, insan olmanın, demokrat olmanın verdiği onurlu görev bilincidir.

O nedenle bu karşı devrimci kanalları kendileriyle baş başa bırakıp kendileri çalıp kendileri oynasınlar diyeceğiz.

Yandaş, yanaşma TV kanallarını kapatmaya var mısınız?

Bu bile karşı devrime onurlu bir tavırdır.

Lütfen!

Yıldız AKALIN

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.