DÜNDEN BUGÜNE NASIL GELDİK

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DÜNDEN BUGÜNE NASIL GELDİK

DP iktidarında çocuktum.
Ayrımcılığın, yolsuzluğun nasıl dal budak sardığını çocuk aklımla gördüm, yaşadım.
Camiler bile ayrılmıştı
Kıratlıların camisi, muhaliflerin camisi ayrıydı.
Vatandaşların fişlenme dönemi tek parti döneminden daha katıydı.
Devrim yasalarını halkın benimsediği, benimsenemediği demagojisi ile İrtica’a sahip çıkılıyordu.
Türkçe okunan ezan, tekrar Arapça okunmaya başlandı.
İktidarın başı DP milletvekillerine:
”Siz isterseniz şeriatı bile getirirsiniz.” Diyebiliyordu.
Her köşede ehliyetsiz kişilerce küçük çocuklara Kuran Kursları adı altında, Laik Cumhuriyet, Atatürk Devrimleri ve demokrasi düşmanlığı aşılanıyordu.
Bu günkü AKP zihniyeti o günlerde kuluçkadan çıkmaya başlamıştı..

Meclisten onay bile almadan ABD’nin dünya Jandarmalığına destek için Türk Askeri Kore’de can vermeye gönderildi.
23 Milyon nüfusumuz vardı ama  123 milyon Vatan Cephesi ne kayıtlı listesi çıkmıştı.
Kurtuluş Savaşının Mustafa Kemalden sonra gelen kumandanı İsmet İnönü’ye DP yandaşlarınca Uşakta, İstanbul Topkapı’da suikastlar düzenlendi.
Kurtardığı toprakları özgürce gezmesini yasaklamaya çalıştılar.
DP milletvekilleri ile Tahkikat komisyonları kurarak gazeteleri kapattılar, gazetecileri hapsettiler.
Bilim adamları ”Kara Cüppeliler” denilerek polislerce dövülüp, yerlerde sürünmesini yaşadık.
Osman Bölükbaşı  seçimleri kazandı diye Kırşehir’i kaza yaptılar,Bölükbaşı  hapsettiler.

Baskı ve zulüm 27 Mayıs’ı getirdi.
Çağdaş bir anayasa ile Türkiye demokrasi ve hukuksal alanda önemli gelişmeler yanında örgütlü toplumun önü açılmıştı.
Ama TSK içinde her dönemde var olan darbeci subayların 27 Mayıs önderlerinin karşı çıkmalarına rağmen, bir oldu-bitti mantığıyla üç siyasetçiyi idam ederek 27 Mayıs Devrimine leke sürdüler.
Halbuki ülkeye nefes aldırmak, baskı rejimi yerine çağdaş, Atatürk Devrimlerinin sürekliliğini sağlayacak bir ortam yaratarak yönetimi asıl sahiplerine yani halka bırakacaklardı.
Kuvvetler Ayrılığı ilkesi, Yargı Bağımsızlığı, Anayasa Mahkemesi, Özerk Üniversite, Özerk Radyo, Sendikal Haklar, Toplantı ve Gösteri Hakkı, Bağımsız Cumhurbaşkanı kapsamlarında Anayasal güvenceler yasalaştırıldı.
Türkiye’de bir bilinçlenme ve bir Bilgi Toplumu olma dönemi bu süreçte tekrar başlatılmıştı.

Adalet Parti iktidarı 27 Mayıs kinciliği ile ülkeyi yine kamplaşmaya sürükledi.
Bugün ki Arap Milliyetçiliğinin, ABD güdümündeki İslamcıların, Müslüman Biraderlerin palazlanması AP iktidarı döneminde başladı..
Sol düşüncenin ve Atatürk Devrimlerinin karşısına Aydınlar Ocağı, Milli Türk Talebe Birliği gibi gerici gençlik hareketleri bugünkü AKP karşı devrimci kadrolarını yetiştirdi.
Bu kesim, o günlerde askerlerinin kadın ihtiyacı için 6.Filosunu Türkiye limanlarına demirleyen ABD’ye karşı çıkan Türk Gençlerine inat 6.Filoyu Kıble sayarak protesto namazları kılarak Türkiye’de Amerikan İslam’ının temelini attılar.
12 Mart darbesiyle TSK’ni ABD ve emperyalizmin Türkiye silahlı gücü şekline dönüştürdüler.
Ama devrimci, Türkiye’nin bağımsızlığını savunan gençlerin kimi polis kurşunlarıyla vuruldu, kimi darağaçlarında idam edildiler.

70 li yıllarda CHP’nin Ortanın solu çizgisini seçerken , tarihi yanılgıları sonucu CHP-MSP ortaklığı ile devlet kadrolarına laiklik karşıtı kadroların yerleşmesine meşruiyet zemini sağladılar.
Sol, Atatürkçü, bağımsız, çağdaş Türkiye yanlısı gençlerin karşısına silahlı MHP Komandoları infaz mangalarını salarak olarak cinayetleri desteklendi.
Milliyetçi Cephe Hükümetleri döneminde Aydınlar, demokratlar, hukukçular bu silahlı komandolarca katledildiler.Dönemin başbakanı; 
”Bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz!” Diyecek kadar yanlı bir tavır takınmaktan sakınmadı.
Bazı sol örgütlere silahlar verilerek halk çocuklarının birbirlerini katledilmeleri el altından desteklendi.

Aslında 12 Eylül Faşist Darbesinin gerekçesi hazırlanıyordu.
Günde iki elin parmakları kadar gençler, aydınlar katledilirken 13 Eylül de  terör birdenbire durdu. ABD Oğlanları ABD’nin çıkarlarını, kapitalist sömürüyü sürdürmesi için Turgut Özal ekonominin başına getirildi.
Sonradan ortaya çıktı ki; iki tarafta aynı odaklarca silahlandırılmış, birbirlerini vurdurmuşlardı.
Bu silahlı güçlerin sol kanadı ve ülkücü kadrolar Avrupa’ya sığınarak kendilerini kurtardılar.
Ama Türkiye’de kalan sol, Atatürkçü, aydın insanlar işkencelerden geçirildiler, gençleri idam ettiler
Çağdaş, demokrat, hukukun üstünlüğünü sağlayan 1961 Anayasası değiştirilerek baskıcı bir yönetimi Türk halkına zorla kabul ettirdiler.
Siyasal İslam bu dönemde kuluçkadan 
Siyasal İslam’ın darbeci ve işbirlikçi düzenlerde çıktığı kuluçkasından gelişip, semirdiği en elverişli ortamı bu 12 Eylül faşizminin desteğinde buldu.

Ülkede, demokrasi, hukuk, bağımsızlık, çağdaşlık kavramlarını tahrip eden 12 Eylül Faşist yönetimi kışlasına çekildiğinde o dönemin işbirlikçi siyasi kanadı olan ANAP tutunamadı .
12 Eylül’ün baskı anayasası ve yasaları sağcı partilerin direnmeleri nedeniyle sadece bazı bölümleri değiştirilmişti.
Sağ iktidarlar ve dar görüşlü siyasetçiler bu baskı rejiminden, hele siyasi parti yasasından kendileri de yararlanarak lider sultasını sürdürmek için ayak dirediler.
Ama, ne kendileri, ne iktidarları ne de partileri siyaset sahnesinde kalabildiler.
Siyasal İslam’ın ve de terör sayesinde ayakta kalan Bahçelinin MHP’si ve de PKK uzantısı partilere ülkeyi teslim ettiler.
AKP’nin misyonu Müslüman Biraderler rejimini dayatırken
Ülke bölünme, RTE Padişah Başkanlık peşinde koşarken
Muhalefet birbirlerini yok etme, küfürlere küfürle karşılık verme çıkmazında
Bahçeli’nin MHP si ise bağıra çağıra bu rejimden payını almak peşinde.
Bu günlere işte böyle geldik…
Yarın ne yapmalı?

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.