DİL USTASI

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkçe dilini en iyi kullanan ustalar deyince ilk aklıma İzmir CHP’si Milletvekili Mustafa Balbay gelir. Daha önce Cumhuriyet Gazetesi’nde araştırmacı gazeteci olarak makalelerini okuyarak tanıdım.

Siyaset, seyahat konularında yazdığı kitaplarını okudum. Ergenekon iddialarında tutuklandığında herhangi bir suç işleyeceğine birçok aydın ve okuyucuları gibi ben de inanamadım. Cezaevinde yazdığı kitapları çok üzülerek okudum.

O gazeteyi okumasaydım yazılarından tanımayacaktım. Tahliye olduktan sonra Didim Yazarlar etkinliğinde kendisini gördüm.

Kelimenin köküne gidelim. Cumhur sözü Arapçadan Türkçe’ ye girmiştir, halk, topluluk anlamına gelir. Ulusun egemenliği kendi elinde bulundurduğu ve bu hakkını belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı, devlet başkanı olarak bir cumhurbaşkanının seçildiği devlet yönetimine Cumhuriyet denir. Türkiye’nin birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Cumhuriyet Gazetesi Türkiye Cumhuriyeti ile aynı yaştadır, adını Atatürk koymuştur. Türkiye devrimleri yapılırken sayfalarında desteklemiştir. Soyadı kanununda ad arayanlara örneklerle öncü olmuş. Bilhassa harf devriminde iki dilli, yani eski ve yeni Türkçe çıkararak geçiş süresinde dil öğretmenliği yapmıştır. CHP’nin tüzüğünün ilk maddelerinden biri Kuvayı Milliyeci ve ilk Kurultayı Sivas Kongresi olmasından dolayı üyelere, millet vekillere tarihî sorumluluk vermektedir.

Cumhuriyet Gazetesi teröre Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi gazetecileri kurban vermiştir. Mustafa Balbay onların izinden yürüyerek kaldıkları yerden devam etmiştir.

Şu anda okuduğum kitabı Savunma bana Franz Kafka’nın Dava kitabını hatırlattı. İddia makamının suçlama raporları çok karışık. İçinden çıkılması, savunma yapabilmek için dil ustası olmak gerekir.

 

Dili, çok zeki olmasından dolayı çok iyi kullanmış. İnsanlığa ibret olacak bir savunma adalet olursa neticeye ulaşır. Yurtseverliği hukukun işlemesini zorluyor. Demokrasiye olan inancı, gazetecilik meslek aşkı direnmesine güç veriyor. Tarihini bilmeyen insan ve toplumun geleceği olmaz. Bu düşünceyle cezaevinde zorluklar içinde zekâsını koruma gücüyle gelecek nesillere kalacak, arşive girecek şekilde savunmasını yapıyor.

Yüz yirmi sayfalık bu kitabı avukat, hâkim ve savcılar mutlaka okumalı. Okur severler de dil bakımından okumalı. Hukukçu olmak isteyen adaylar için ders kitabı olarak okutulmalı.

İçinde bulunduğumuz yirmi birinci yüzyılda gazeteci olmak çok zorlaştı, bilhassa araştırmacı, belgeleriyle yazan gazeteci olmak artık cesaret istiyor.

Kayıt ve arşivlere iyi, etraflı yazılırsa tarih unutmaz. Yetmiş beş yıl sonra dahi Adolf Hitler döneminde, hapis veya ölüm cezası alacak insanlar bugün arşivler açıklanarak, taranarak geride kalan aile fertlerine onur ve değerleri geri veriliyor. Toplama kamplarında veya saklanarak kurtulan doksan yaşında insanlar, Musevi inancında olanlar ölmeden önce hayatta kalmalarını sağlayan cesur insanların akrabalarını arıyor, helalleşmek istiyorlar.

Mustafa Balbay gibi Ergenekon davalarında birçok sanıklar, suçsuz oldukları bilinciyle davrandılar. Halka ilham, cesaret, mutluluk, dik durma, kararlılık ve mücadele gücü verdiler. Hukuku halkla arayacağız, dediler.

Şu sözleri paylaşmayı seviyor:

Örgütlü halktan büyük güç yoktur. Hep birlikte daha güçlüyüz. Hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz. Halkın bir kısmını bir süre kandırabilirsiniz ama tümünü kandıramazsınız.

Siyasi davalarda hükmü halkın verdiğine inandığı için, Türk toplumu karanlığa teslim olmayacaktır, diyor.

Yurtdışı Türkleri için son yıllarda yazılan kitapları okumak, Türkiye’de olup bitenleri, mutsuz ama direnen muhalifleri daha iyi anlamalarını sağlar. Bardağın diğer yarısını doldurabilir.

Ayrılıkların en acısı vatanından, anadilinden ayrılmaktır. Bu nedenle Yurtdışı Türkleri Türkiye’de olup bitenleri dikkatle takip etmeye çalışıyor. Bu makalemden önceki Hediye Deyince yazımda sevdiklerimizi sevindirmek için, armağan seçmeden bahsetmiştim. Fakat parayla alınamayacak değerli hediyelerden örnek vermemiştim. Buna Mustafa Balbay’dan bir alıntıyla misal vermiş olayım.

Son savunmasını şöyle bitiriyor:

“Sayın Heyet. Ben bu anlamda kendimi, ruhumu önümüzdeki kuşaklara özgür bıraktığımı düşünüyorum. Son cümlem şudur: Varlığım, kendimi bir öğrencisi hissettiğim Atatürk’e hizmetkârı hissettiğim Türk varlığına armağan olsun diyorum.”

Her şeye rağmen, güneşli günler göreceğiz.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                                                                                                                                                    [email protected]

 

Kaynak ve tavsiye kitap:

Mustafa Balbay, Savunma, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul 2013

www.kitap.cumhuriyeti.com.tr

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.