”BİR PULSUZ DİLEKÇE”

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

”BİR PULSUZ DİLEKÇE”


Uğur Mumcu’yu Berlin’de son kez katledilmeden üç ay önce HDF Kurultayında dinlemiştik.
Terörün bir insanlık suçu olduğunu
Terörün birinden yana olmanın terörden yana olmakla bir olduğunu
İşlenen cinayetlere ortak olmak olduğunu vurgulamıştı.
Her çağırdığımız da içtenlikle aramıza katıldığı Onur Üyemizdi Uğur mumcu
Aradan yirmi üç yıl geçti.
Soğuk ve sisli bir 24 Ocak Ankara’sı korkunç bir bomba sesiyle irkildi.
Sonra kara haber dalga dalga çoğalarak Türkiye’ye ve giderek dünyaya yayıldı:
”Uğur Mumcu, arabasına konan bir bombayla katledildi!”
Aydın olmanın bedelini en fazla da Türk Aydını ödüyordu.
Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin önderi olmuştu.
Kitaplarının adını yazsam bu sayfalara sığmaz.
Hırsızların, soyguncuların, rüşvetçilerin ve de her türlü ihanet düşkünlerinin maskesini düşüren bir gazeteciydi.
Masa başına oturup, kulaktan dolma dedikoduları yazan gazetecilere hiç benzemiyordu.
Her yolsuzluğun, hırsızlığın, ihanetin kul hakkını yiyenlerin, yasa tanımazların suçlarını somut belgelerle kanıtlayıp yazıyordu.
Eline geçen her belgenin kaynağına ulaşmak için yeri geldiğinde yurtdışına bile giderek kanıt topluyordu.
Onunla, karartılmış, saklanmış kanıtların izini sürdüğü bir dönemde Almanya’da tanışmıştım.
Tarikat-Siyaset-Ticaret kitabının kanıtlarını, Papa-Mafya-Ağca kitabının canlı tanıklarını, Rabıta kitabının izini sürerken HDF’liler olarak nasıl iğne ile kuyu kazdığına tanık olmuştuk.
Sadece tanıklarla değil, sanıklarla da sabırla, inatla onların her söylediklerini hatta hakarete varan sözlerini bile not alıp gerçeği nasıl açığa çıkardığının tanığı olduk.
”Siyaset ticarete, ticaret siyasete din de her ikisine araç edildi mi, artık sömürünün sonu gelmez.”
Diye yazmıştı.
Din ticareti siyasetin önünü açar, rekabet ise tarikatların arasında derin ve sessizden sürer gider:
”Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur.” Diye yazmıştı.
Liberal Çiftlik kitabında; ”Güleriz ağlanacak halimize” deyimine uygun bir mizah diliyle dönekleri, fır döndü solcuları, ülkenin kapitalizme peşkeş çekenleri hem güldürerek, hem yüreğimiz sızlayarak yüzlerindeki sahte maskeleri indirmişti.
 Rabıta kitabında 12 Eylül darbecilerinin Atatürkçülük adına ülkenin imamını, camilerini nasıl Suudi Vahabilerinin emrine verildiğini, belgeleriyle kanıtlamıştı.
Solculuk adına yurtdışına kapağı atan sosyalistlerin, solcuların bu günkü AKP iktidarının maddi ve örgütsel çekirdeği Milli Görüş ile Türkiye Göçmenler Birliği’ni kurduğunu yazarken nasıl zorlandığını biliyoruz.
Hatta ortaklaşa çıkardıkları GÖÇMEN adlı dergide ”Türk insanının yurtdışında bir başka kültür dünyası ile kuşatıldığı için İslam’a sığındığın”ı savunuyor, tek çıkar yol olarak dayatıyordu.
”Bu yüzden İslam, yurtdışındaki Türkiye insanına kültürel kimliğine sahip çıkma olanağı sağlıyor.” Diye dinciliği savunup, destekliyorlardı..
Rabıta kitabında kanıtlanan Ülkücü İmamlarla, Milli Görüşçü İmamlar köşe başlarına getirilmesinden bugünkü AKP-MHP dayanışmasının nedenlerini de bize göstermişti.
Milli Görüş ve Ülkücülerin birlikteliğini anlıyordu da bunlarla sosyalistlerin bu birlik içinde olmalarına şaşırıyordu.
O dönemlerde bir çatı altında buluşturulan Siyasal İslamcılarla, Marksist solcular gerek Türkiye’nin, gerekse Almanya’nın desteğiyle aynı çatı altında örgütlenmeleri sağlanmıştı. 
Sonrasında Erbakan, Alman Sosyal Demokratlarına AYDIN diye sunulmuştu.
Ne demişti RTE; ”Demokrasi bizim için araçtır. Gerekirse Papaz elbisesi bile giyerim.”
İşte o günlerde tehlikeyi görmeyenler, bugün başlarını dövüyorlar.
Bu nedenledir ki; Uğur Mumcu ve aydınlar, canlarını verdiler ama ilkelerinden ödün vermedikleri için unutulmazlar.
Bu hafta her yerde ADALET ve DEMOKRASİ kapsamında UĞURSUZ YILLAR temasıyla Uğur Mumcu ve katledilen gazeteciler ve aydınlar anılacaklar.
24 Ocak tarihi tüm demokrasi şehitlerinin bir simgesi olarak tarihe geçmiş tir tir.
Bu yazım, gerçek aydınlara, yurtseverlere, solculara demokratlara bir pulsuz dilekçe olsun
Bu değerlerin, bu yiğit insanların eserlerini bir kez daha okuyalım, ilkelerine sahip çıkalım.
Halkımız için, ülkemiz için, insanlık için, barış için, özgürlük için, demokrasi için can verenleri unutmayalım!

Şöyle yazmıştı Uğur Mumcu:

”Bir kalem susar, yerini bir başkası alır.
Bu kalemler tükenmez.
Ne kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz.
Kalemler vardır, sömürünün, vurgunun zırhıdır.
Kalemler vardır, özgürlüğün ve barışın silahıdır.
Kalemler vardır, gençlerin idam kementlerinden kırılır atılırlar.
Kalemler vardır, yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazarlar.”

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.