BAYRAMLIK

ABONE OL
18:20 - 01/10/2020 18:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BAYRAMLIK

Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadele etmek yerine, Suriye rejimine yönelik harekata, yabancı askerlerin konuşlanmasına, Türkiye’nin sıcak çatışmaya girmesine izin veren ve TBMM’den geçen tezkere ile Türk askerlerinin Arap çöllerinde kurban edilmeyeceği bir Kurban Bayramı diliyor ve bayramınızı kutluyoruz. Aslında son zamanlarda yaşadıklarımız göz önüne alındığında, bu ortamda bayram bizim neyimize demek yanlış sayılmaz.

TBMM’de Irak ve Suriye tezkeresi için yapılan görüşmelerin sonucunda, 298 kabul, 98 ret olmak üzere toplam 396 milletvekili oy kullanmıştır. TBMM’de 536 milletvekili bulunmasına karşılık, milletvekillerinin % 74‘ü oy kullanmış ve bunların % 55’inin oyu ile tezkere kabul edilmiştir. Zaten TBMM’ye genel başkanlarının sözünden çıkmamak için gelen birçok milletvekili, meclis çalışmalarına da katılmayarak, milletin parasıyla tatil yapmaktadırlar. Bu tezkere oylamasında milliyetçi geçinen MHP’nin, yine iktidar partisine destek olması artık olağan karşılanmaktadır. 

Bakanlar Kurulu’nun 20 Eylül 2014 tarihinde yaptığı yönetmelik değişikliği ile kız öğrenciler için şimdilik beşinci sınıftan itibaren serbest hale getirilen Siyasi İslam’ın ideolojik simgesi olan türban, ortaçağın karanlık düzenini simgelemektedir. Osmanlı hanedanından halife Abdülmecit’in kızı Dürrüşehvar Sultan’ın (1914-2006) hiç türban takmamış olması, bugün Türkiye’yi yöneten kafalar için ne anlama gelmektedir? Halife’nin kızı ve ailesinin dini inançları az mıydı, yoksa bugünkülerin çok mu? Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına göre yasak olan türban’ın kafayı değil, yolsuzlukları, mal varlıklarını, 17 Aralık’ı, yoksulluğu ve terörü örttüğü bellidir.

Anayasa Mahkemesi’nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğuna karar verdiği AKP için, 25 Şubat 2007 tarihinde Cemil Çiçek ve Bekir Bozdağ tarafından yapılan savunmada söylenen şu sözler ibretliktir: “Biz bu konudaki düşüncemizi gayet açık söyledik. Dedik ki sadece yükseköğrenime dönük düzenleme yapıyoruz. Bizim kamu kurumlarına veya ortaöğretime dönük bir çalışmamız yoktur, böyle bir niyetimiz de yoktur. Biz bunu defalarca açıkladık. Ama bizim olmayan niyetimizi, olmayan çalışmamızı varmış gibi gösterenler, kendi ahlak anlayışları içinde bunu yansıtabilirler.” Bugün getirdikleri düzenleme ile zaten bilinen, çürümüş ahlak anlayışları bir kez daha görülmüş oldu. Ve ne yazık ki TBMM’deki hiçbir siyasi parti adım adım şeriat düzeninin gelmesine hayır diyemedi. Ana muhalefet partisi bu konuyu yargıya götüremedi..

10 Ağustos 2014 tarihinde Tayyip Erdoğan’ın seçime katılanların %52’sinin oyuyla, tüm seçmenler göz önüne alındığında ise %37 oy oranıyla cumhurbaşkanı seçilmesinin yolunu açan muhalefet partileri CHP ve MHP yönetimleri, çatı adayını açıkladıkları gün, seçimin sonucu belli olmuştu. Toplumun içini karartan bu seçim, muhalefet partilerinin sahte olduğunun bir kez daha ortaya çıkmasını sağlamıştır.

10 Temmuz 2014 tarihinde AKP, CHP, HDP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ihanet yasasıdır. PKK terör örgütünü topluma benimsetmek üzere hazırlandığı bilinen bu yasanın, ülkemizde ulusal ve üniter devlet örgütlenmesini dağıtma sürecini tetikleyeceği bellidir. Bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne ana muhalefet partisi baş vurmadığı gibi, 110 milletvekili de bir araya gelip, bu başvuruyu yapamamıştır.
Gerekli önlemler alınmadan çalıştırılan işletmelerde üzücü olaylar yaşanmaktadır. İstanbul Mecidiyeköy’de bir inşaatın asansörünün çökmesi üzerine resmi kayıtlara göre 10 insanımızın ölümü, Soma’da kömür ocağındaki faciada 301 insanımızın ölümü, trafikte ve terörle yitip giden insanlarımız, kadın cinayetleri derken toplum hergün büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bunların yanında ahlaksızlık, yolsuzluk, paraları sıfırlama, din tüccarlığı gibi sıkıntılar da üst üste gelmektedir. Siyasi iktidarın hukuk ile laiklik dışı tutum ve davranışları, toplumda büyük tepkilere neden olmaktadır ancak muhalefet partileri her konuda olduğu gibi bu konularda da sessizdirler.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, kabul edilen Irak ve Suriye tezkeresinden memnun olduklarını belirtirken, Tayyip Erdoğan’ın 5 Eylül 2014 tarihinde Galler’deki NATO Zirvesi sırasında ABD Başkanı Barack Obama’ya “koalisyonda daha önde bir rol oynamak istediklerini” söyledi. ABD Başkanı Yardımcısı Joe Biden, El Kaide terör örgütü de dahil olmak üzere Suriye’de bulunan bütün terör örgütlerinin Türkiye’den finans desteği aldıklarını ifade etti. IŞİD’i kurduranlar, büyütenler, silah verenler, şimdi yarattıkları canavarı yok etme sevdasının ardına sığınarak, Suriye yönetimini hedef almaktadırlar. “IŞİD bir terör örgütü değil öfkeden bir araya gelen reaksiyon” diyen Ahmet Davutoğlu ile IŞİD’e her türlü maddi ve manevi desteği sağlayan Tayyip Erdoğan, emperyalizmin maşası rolünde oldukları için, tezkereyi kabul ettiler. Yoksa yerlerinden olabilirler..

Emperyalizmin, bölgemizdeki yeraltı zenginliklerine hizmet etmek için tezkere çıkaranlar, Türk askerini bu bayramda ‘kurban’ olarak seçmişlerdir. Sınır dışı değil, asıl sınır içi harekat yaparak, yaşadığımız pisliklerden arınmamız gerekir. Bu şartlar altında bayram kutlamak bizim neyimize…


Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.