BABA VATANIMIZ

ABONE OL
18:21 - 01/10/2020 18:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BABA VATANIMIZ                     

Sizin vatanınız, bizim vatanımız başlığında yetmiş yıllarında Alman ikinci devlet televizyonunda bir yayın vardı. Haftada bir yarım saat bu yayını ailece izlemek için beklerdik. Kızım 1973-74 öğretim yılında birinci sınıfa başlamıştı. Okumaya ilk önce bu Türkçe kelimelerle geçmişti.

Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck göçmenler için vatan kavramına açıklık getirdi. Alman vatandaşlığı töreninde hem yeni, hem de eski Almanlara çok önemli masajlar verdi. Törenin Alman anayasasının 65’inci yıldönümü ile aynı güne gelmesi kavrama ayrı bir anlam verdi.
Konuşması televizyonda yayınlanırken eşim beni çağırdı, çok güzel bu konuşmayı kaçırmamalısın, dedi. Toplumda her sınıfa ulaşmasını, anlaşılıp tartışılmasını umut ediyorum. Zira bu mesaj Almanya’da zihniyet değişimine bir çağrı olarak kabul edilmelidir.
Konuşmaya Alman basınında Alman Türk Toplumu (TGD) eski başkanı Kenan Kolat ve şimdiki başkanları Safter Çınar ve Gökay Sofuoğlu’nun yorumu ilk olarak verilince çok sevindim.

Başka bir yazımda konu edineceğim, ama yeri gelmişken Kenan Kolat’ın yıllarca yaptığı hizmeti Türk toplumu unutmayacaktır.
Türk organizelerinde nadir görülen davranışıyla toplumda başkanlık dönemi sonrasında da saygınlık kazanmıştır.
Marka olan adıyla, yeni başkanlara olan güveni, onları topluma tanıtma çabası, artık TGB’nin ciddi bir enstitütü olduğunu gösteriyor.
Alman Cumhurbaşkanı konuşmasında cumhur kelimesinin halk anlamına geldiğine işaret ediyordu. Halktan kopmadan olumlu olumsuz her şeyin farkında olan bir Baş’ın düşünceleri, deneyimleriyle harmanladığı yorumu dikkat çekiyordu.
Türk toplumu seçimden sonra çekimser bir tavırla bizim de Cumhurbaşkanımız demişti. Öğrenme becerisi istisna bir yetenektir. Demek ki öğrenmenin yaş sınırı yoktur.

Almanya, Alman vatandaşlığını tercih eden herkesin vatanıdır. Ayrımcılık yapan Alman pasaportlu Hasan Hüseyin diyenler öteki yapıyor. Vatandaşlığı bir kâğıt parçasına indirgeyip, yeni Almanlara siz ötekisiniz duygusu vermek toplumu bölmektir. Dilin gücü paralel toplumlar oluşturur, bu tutum toplumun kutuplara ayrılmasına neden olur. Düşmanlık tohumları birike birike, problemleri doldurup sıkıştırdığı bir balon gibi her an patlamaya hazır hale getirir.

Polonya, Fransa ve İngiltere kökenli kelimeler, isimler Almanca’ ya girmiş, yerleşmiş almanlaşmıştır. Hiç kimse bugün kökenine vurgu yapmıyor. 


O halde her durumda yeni alman vatandaşı olan çocukların adı başka, diye dedelerinin geldiği coğrafyayı hatırlatmak ona sen bizden değilsin demek anlamına gelir.

Okullarda çocuklar sınavlarda adlarını veya işyerlerinde dilekçede bilhassa Müslümanlara ayrımcılık yapıldığı için adının gizlenmesi isteniyor. Bu durumun çok feci boyutlara geldiğini anlamak için müneccim olmaya gerek yok.
Almanya’da öteki yapılan ayrımcılık, araştırmalarla bilimsel olarak ispat edilmiş. Avrupa Birliği komisyonlarında Almanya uyarılmıştır.

İnsan kendisini nerede iyi hissediyorsa, orası vatanıdır. Kitaplarım neredeyse orası benim vatanımdır, demişti Kemal Kurt. 
Bireyin kararına çoğunluk toplumu saygı göstermek zorundadır.

Bavyera Eyaleti devlet televizyonunda çeşitli renkte, meslekte insanlar yayın aralarında kamu spotu olarak burası benim yurdum, diyor ve nedenini açıklıyor. Bu yayını bütün diğer eyalet ve devlet televizyonlarında biz yeni Almanlar tavsiye etmeliyiz, çeşitli renkte ve görünüşte Alman olduğu görselleştirilip, çoğunluk toplum alıştırılmalıdır.
Almanya uzun bir zaman göç ülkesi olduğunu kabul etmeyerek, gerekli kanunları geç yaptı. Her alanda, politikada göçmen çocukları görev alarak iddia edilenin tersine gerçekleri gözler önüne serdi.
Çoğunluk toplumu yeni gelenlerden değişik gelenek, görenekler öğrenirler. Uyum karşılıklı olur, böylece müzik, edebiyat, medya, sinema tiyatro, basın bu zenginliği öne çıkarır.

Çeşitlilik renklendikçe, zenginleştikçe Alman olmanın anlamı da değişiyor. Kalıp şeklinde yerinde durmuyor, her an gelişiyor.
Çocuklarına yardım eden aileler yanında, etmeyen edemeyen aileler var. Hepsine her sınıftan gelen öğrencilere, tahsil hayatlarında aynı şansı verme biz sorumlu kişi ve kuruluşların görevidir. Adaletli paylaşım topluma duyarlı, dengeli barış içinde bir gelecek sözü verir.

Tarih göstermiştir ki göç her zaman değişik ülke halkını yollara düşürür. Almanya’dan savaşlarda göç eden sığınanlara, bugünkü anlamda ekonomi fakiri göçmenler deniyor. Doğadan gelen felâketlere savaşlar, mezhep kavgaları ekleniyor. Avrupa Birliğin içinde Almanya, Dünya barışında aktif rol alıyor. Refah seviyesi, basın özgürlüğü, adaleti nedeniyle insanların tercih ettiği göç ülkesi haline gelmiştir.

Çeşitlilik içinde, getirdiği ülkenin vatandaşlığını kaybetmeden Alman vatandaşı olma konusunda ayrımcı kanun değişmeli, herkese bu şans verilmelidir.

Bütün insanlar eş değerli vatandaştır, anayasamız adaletli paylaşım için bize yol gösterecek niteliktedir, farklılıklarımız zenginliğimizdir. Ülkeyi idare edenlere, politikacılara ve elbette göçmenlere verilen mesajlarıyla, Cumhurbaşkanımız Joachim Gauck topluma, politikacılara, işverenlere, medya sahiplerine, eğitmen öğretmen ve bütün düşünce öncülerine örnek olmuştur.

Türkiye’de sosyal, politik, sanat medyada gelişmeler çok süratli değişiyor. Bu nedenle yurtdışı Türklerini duygusal olarak çok etkiliyor. Yetmiş yıllarında yazılan şiirlerde ayak burada beyin orda kavramı oturmamalı. Hürriyet gazetesi emektar Ahmet Külahçı gibi basın mensuplarına toplum minnettar kalacaktır. Yazılarında burada, Almanya’da yaşadığımızı hatırlatıyorlar.

Cumhurbaşkanı halk ile içiçe yaşamalı. Toplumun her kesimini görüp, eşit mesafede davranmalı. Adaletli davranırken problemleri görerek çözüm mesajları vermeli. Her şeyden önce sözlerinin örnek teşkil ettiğini göz önünde tutmalı.
Cumhurbaşkanımızın bu konuşması mutlaka Almanca’dan Türkçe’ye çevrilmelidir.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                                              

Emekli Öğretmen

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.