AVRUPA DEYİNCE 

ABONE OL
18:10 - 01/10/2020 18:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AVRUPA DEYİNCE 

Avrupa, antik Yunan çağında Suriye’de Phönizien prensesiydi. Tanrılar tanrısı Zeus’un kandıramadığı hiçbir kadın yoktu. Prenses çiçek toplayıp kendisine taç yaparken Akdeniz’in dalgalarında ritme dalmıştı. Zeus şekilden şekle girip kadınların gönlüne taht kurardı. Avrupa’nın önünde güzel bir boğa peydah oldu. Avrupa boğanın boynuzuna yaptığı çiçek tacını takar, sırtına yatar. Dağlardan, köylerden bahsedildiğine göre Anadolu üzerinden Girit adasına gelince gözünü açar.

Destanda üç oğlu olur, Zeus Olympos dağına dönmek ve ülkeyi idare etmek zorundadır. Zamanın en güzel kadınları onu bekliyor. Avrupa çocuklarını büyütme kaygısıyla Girit kralı Asterion’la evlenir. Kral oğullarını kendi oğlu gibi yetiştirir. Birisi sayılan hâkim olur, anne Avrupa ölene kadar kraliçe olarak Girit halkına hizmet eder. Girit halkı hâlâ Avrupa’yı severek anar.

Çok ileri medeniyete sahip Suriye, ilk defa kırmızı rengin elde edildiği ülkedir. Kırmızı tozu çok pahalıdır, bu nedenlerle kral ve prensler kırmızı giysiler giyebilirlerdi. Purpur kırmızı renk bir midye türünden elde ediliyordu.
Yani Avrupa adı, bugün savaşın yaşandığı ülkeden geliyor.
Kıtaların en küçüğü olan Avrupa ABD ile birlikte dünya politikasında karar veriyor. Eski atlaslarda Ural dağlarında kıtanın sınırı sona eriyor.

Politik nedenlerle olsa gerek, İstanbul boğazında Asya’dan ayrıldı. Halbuki Anadolu tarihin, medeniyetin beşiği olarak Avrupa’ya aittir.

Roma, antik Yunan medeniyetlerinin geliştiği yer Anadolu’dur. Demokrasinin beşiği, bilimin gelişmesi orada en canlı, hareketli ve renkli yaşanmıştır. Roma ve Atina ile birlikte Milet’in anılmaması tarihi bir noksanlıktır.
Medeniyetin, demokrasinin altın çağlarını geride bırakan Avrupa orta çağın karanlığına bürünmüş, insanları savaşlardan bitap düşmüş, bulaşıcı hastalıklarla boğuşmuştur. Amerika’nın keşfi büyük göçlere sebep olmuş, Afrika’da sömürgelerle Avrupa kendine gelmeye çalışmıştır.

İnsan hakları, hürriyet kavramları Fransız ihtilâlinden sonra öne çıkarılmıştır. Bilim, sanat ve kültürde geçmişteki örneklere geri dönülmüştür. Bağdat’ta tercüme edilip, korunan, geliştirilen bilim kitapları tekrar Avrupa dillerine çevrilerek üniversitelerde okutulmuştur.

Ticaret amacıyla bir araya gelen beş devletin kurduğu Avrupa Birliği bugün birçok alanda gelişmiştir. Dünyada örnek olabilecek süreçte iken, savaşlar neticesinde artan sığınmacı nedeniyle, bugün birlik oldukça zor günlerden geçiyor.
Birlikten kuvvet doğar, ilkesi Avrupa kıtasında her alanda varlığı, rahatlığı getirmiştir. Bazı ülkelerin birliğe hazır olmadan alınması sorunları sonradan görülür hale getirdi.
Yıllarca Demirperde bekçiliğini yapan Türkiye hep kapıda bekletilirken, doğu Avrupa ülkeleri çok hızlı bir şekilde üyeliğe kabul edilmiştir. Bugün demokrasinin temellerine ayak uyduramadıklarına şaşmamak gerekir.

Tam yirmi beş yıl arabayla Berlin’den yola çıkarak, Türkiye’ye varana kadar üye ülkelerin gelişmesini adım adım takip ettim. İlk yıllarda Erenköy’den Kırklareli ’ye varınca nefes alıyor, dünya varmış diyorduk. Restoran, otel bulmada zorluk çekmiyorduk. Her yerden buyurun, hoş geldiniz sesleri geliyordu.

Sınırlarda beklemeden, arabayı benzin bidonlarıyla doldurmadan, para bozdurmadan seyahat özgürlüğün tadını çıkaralım derken, sorunlar başladı.
Tutucu, milliyetçi partilerin güçlenmesi, Avrupa’yı tekrar karanlığa götürmesine izin verilmemelidir. Demokrat insanların gayret etmesi, değerleri kaybetmemesi gerekir. Yoksa bütün gayretler boşuna gider.

Yaşlı kıtanın kötüye gitmesinde en fazla göçmenler zarar görür. Göçmenlerden birliğe üye olmayan ülkelerden gelenleri sıkıntılı günler bekliyor.

Avrupa’da yaşayan Türkler Doğu Avrupa’dan gelen ülkelerden daha fazla kıtanın gelişmesine emek vermiştir. Türkler batıda sokakları süpürüp, tuvaletleri temizlerken, birliğe sonradan üye olan ülkeler demokrasiyle idare edilmiyordu. Bu nedenle Avrupalı olma haklarımıza sahip çıkmalıyız. Göçmen dostu politikacıları desteklemeliyiz. Zira azınlık haklarına saygı gösterenler demokrasiyi anlamış demektir.

Hoşça kalın! 

İlter Gözkaya-Holzhey                

Kaynakça:
Doris Schröder-Köpf, Ingke Brodersen, Der Kanzler wohnt im Swimmingpool oder Wıe Politik gemacht wird. Sayfa 208-214,
Campus Verlag
ISBN 3-593-36802-1

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.