1 MAYIS

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bu haftaki yazımıza kısaca 1 Mayıs’ın tarihi ile başlayalım. 1 Mayıs’ın “İşçi Bayramı” olması dünya işçi hareketindeki önemli bir olaya dayanmakta. 1856 yılında Avustralya’nın Melbourne kentinde işçilerin 8 saatlik işgünü için yaptıkları bir yürüyüş o yılın 1 Mayısına isabet etmişti. 1 Mayıs 1886 tarihinde, yani ilkinden tam 30 yıl sonra, bu defa Amerikan İşçi Sendikaları Konfederasyonu işgününü 12 saatten 8 saate indirtebilmek için Chicago’da yarım milyon kişinin katıldığı büyük bir gösteri düzenledi. 4 Mayıs tarihinde kanlı Haymarket olayı yaşandı. 1889’da İkinci Enternasyonal toplandı ve burada bir Fransız işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs’ın tüm dünyada “işçilerin birliği ve mücadele günü” olarak kutlanması kabul edildi. 1890’dan itibaren de 1 Mayıs “işçilerin günü” olarak kutlanmaya başladı.

1 Mayıs Türkiye’de 1923 yılından itibaren tatil günü oldu. Fakat işçi ve emek vurgusu resmen 2008 yılı Nisan ayında “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabul edilmesi ile mümkün oldu. Geçtiğimiz hafta, 22 Nisan’da ise 1 Mayıs’ın 1981 yılından sonra ilk kez yeniden tatil olması TBMM tarafından kabul edilen bir yasayla gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Gül de bu yasayı hemen onayladı.

1 Mayıs 1977 tarihinde İstanbul’un Taksim Meydanında yaşanan facia sırasında Münih’te öğrenciydim. O yıllarda güzel ülkemizde her gün kan gövdeyi götürüyor, sağcı solcu diye insanlarımız yok yere yaşamını yitiriyordu. 1 Mayıs 1977’de DİSK’in öncülüğünde sendikaların Taksim Meydanı’nda düzenlediği ve tek kelimeyle “muazzam” denebilecek 1 Mayıs kutlamasında bilinmeyen ellerin çektiği tetikler güle oynaya Taksime gelen kitlenin arasında öyle bir panik yarattı ki, kaçışma sırasında yanlış anımsamıyorsam 36 insanımız ezilerek öldü. Bu, yakın tarihimizin en üzücü olaylarından birisi, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi ile zaten adı “Bahar Bayramı” olan 1 Mayıs’ın bayram ve tatil olarak kaldırılmasına yol açtı, 1 Mayıs’ı işçilerin “emek bayramı” olarak kutlamaları da böylece yasaklanmış oldu.

Son yıllarda işçi sendikaları birlikte veya ayrı ayrı 1 Mayıs’ı işçi veya emek bayramı olarak kutluyorlar. Fakat hemen her yıl İstanbul’da bir “Taksim’de miting kavgası” 1 Mayıs’ın gündemine gelip oturuyor, İstanbul Valiliği mitinge izin vermiyor, güvenlik güçleri her şeyi göze alıp Taksim’e gelen işçilere karşı çok sert bir muamele sergiliyor. Geçtiğimiz yıl, DİSK’in üyelerinin sendika binasından dışarı çıkmalarına bile izin verilmedi, üzerlerine basınçlı su sıkıldı, galiba bazıları da gözaltına alındı. Ülkemiz o denli gereksiz gerginliklere giriyor, o derece anlamsız bir çatışma ortamı doğuyor ki, ne yazık ki emeğini satarak geçimini sağlayan insanlarımız sokaklarda kendileri de zor koşullarda hizmet veren güvenlik görevlileri ile karşı karşıya geliyorlar. Tabii bu ortamdan yararlanıp ortalığı karıştırmaktan geri durmayan kışkırtıcılar da cabası.

Almanya’da geçen üniversite yıllarımda 1 Mayıs mitinglerine tanık olmuştum. Meydanları dolduran işçiler söylediklerini beğenmedikleri konuşmacıları ıslık çalarak veya bağırarak protesto ederlerdi. O ünlü “Otonom” adı verilen Nihilist grupların dışında patırtı çıkaran olmazdı. Şimdi de öyle. İnsan Türkiye’de de uygarca ve çatışma olmadan kutlanan 1 Mayıslar görmek istiyor. Toplumsal barış en önemli değerimiz, onu böylesine ucuz bir şekilde harcamamalıyız. 1 Mayıs 1977 faciasını her Taksim’den geçerken düşünüyor ve anlamsızca yaşamını yitiren insanlarımızın acısını yüreğimde duyuyorum. Bir daha böyle bir şey yaşanmamasını dileyerek…

1 Mayıs’ın Türkiye’de de bayram ve tatil ilan edilmesi iyi oldu. İçinde yaşadığımız kriz ortamında o krizden en çok etkilenen emekçilerin durumlarının ve sorunlarının dile getirileceği, herkesi bu konularda daha çok düşünmeye sevk edeceği düşüncesiyle tüm çalışanların 1 Mayıs gününü kutluyor ve iyi bir hafta diliyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.