BEN BU İŞE SEVİNEMİYORUM

ABONE OL
18:46 - 01/10/2020 18:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Mustafa Balbay; 4 yıl 9 ay özgürlüğü gaspedilen gazeteci, yazar, eş ve babadır. Tutuklanarak hapse konulduğunda kırklı olan oğlu 4 yaşının üstündedir. Yaşamının büyük bölümünü babasının kim olduğunu öğrenme şansı elinden alınarak yaşamaya zorlanmış küçük, küçücük bir bebe.

4 yıl 9 ay sonra özgürlüğüne kavuşabildi mi Balbay?
Hayır!
Onu içeri atanlar, ilk fırsatta yeniden tıkmak için içeri onu sinsi bir beklemededirler. O da biliyor bunu. “Onlar; bu karar beraat değil, tahliyedir.” derlerken bu sinsi planlarını da açığa vurmaktadırlar aslında.

Ben; o nedenle onun tahliyesine sevinemiyorum. O da sevinemiyor ve bunu açık açık da söylüyor zaten.

Onun ve Ergenekon ve Balyoz tutuklu ve hükümlülerinin tutuklulukları da, hükümlülükleri de hukuk skandalıdır. Skandalın düşünürü de şu günlerde Hatay’dan Belediye Başkalığı adaylığını baş imamın açıkladığı Adalet Bakanı’dır.

Minareyi çalmakla kalmadılar bunlar, kılıfını da hazırladılar. Ama; mızrak kınına sığmadı. Deldi onu bir yerinden.

Bundan sonra yapılması gereken o deliği büyüterek haksız, hukuksuz tutuklananların ve hüküm giyenlerin özgürlüklerine kavuşmalarını sağlamaktır.

Kesin inancım şudur bu konuda:

Burada bir emir – komuta uygulaması vardır. Emri ve komutu veren tektir de, emre ve komuta uyanlar oldukça çokturlar. Bu gerçeğin kanıtlanması durumunda bunlar, inanın bana, kaçacak delik arayacaklardır. O deliği bu ülkede bulamayacaklar işte o zaman, ver elini okyanus ötesi. Emekli Vaiz Hoca Efendi gibi anlayacağınız. Dar gelecek bu ülke o zaman onlara da.

İfadeye çağrılan işbirlikçisi için bir gecede yasa çıkarmakla kalmadığı, tutuklanması istenenlerin tutuklanmalarını emir ve komutayla engellediği de kanıtlandı bunun.

Engin Alan için söylediklerini bir anımsayalım mı? Ne demişti?

“Biz geldiğimizde ayağa kalkmayanın şimdi nerede olduğunu biliyorsunuz.”

Bunun anlamı şudur: Engin Alan suç işlememiştir. Bademe biatta kusur işlemiştir de ondan tıkılmıştır içeri. Tek başına bu olay bile bunların yönetiminde hukuk değil, gugukun egemen olduğunun en açık kanıtıdır.

Gelin de siz; “Türkiye bir hukuk devletidir.” deyin. Bakın o zaman işten anlayanlar size nereleriyle gülüyorlar.

Anayasada ve yasalarda yaptıkları tüm değişiklikleri kendi çıkarları doğrultusunda yaptılar.

Şimdi; Balbay olayında da kendilerine yontuyorlar. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını insanların AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’ne başvurularını engellemek için yaptılar aslında.

Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir karar vereceğini, verebileceğini bilselerdi bunlar, değişikliği de ona göre yaparlardı kuşkusuz.

Amaçları “intikam” almak olandan daha başka bir şey beklemek safdillikten öte bir şeydir.

Sivil anayasa çalışmalarında neden su koy verdiler sice?

Çünkü; oradan istedikleri gibi bir anayasanın çıkmayacağını anladılar ve hemen suyu ipe serdiler.

Tramvayın son istasyona ne zaman varacağını bilmiyorum. Varır mı son durağa, varabilir mi? Onu da bilmiyorum.

Varırsa eğer tramvay son durağa, yani gülüm keten helva o zaman. Geçmiş ola!

O nedenle ben Balbay’ın tahliyesine sevinemiyorum. O nedenle Balbay ayranı üfleyerek içiyor.

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.