ATATÜRK’Ü YOK SAYMAK

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Atatürk milliyetçiliği kendi bölgesinde olduğu kadar, bütün dünyaya örnek olabilecek birtakım üstün nitelik örnekleri vermiştir. Birincisi, Avrupa’nın ırkçı rejimlerden çok etkilendiği bir dönemde Atatürk milliyetçiliği kesinlikle ırkçı olmamıştır. Atatürk’ün milliyetçiliği yayılmacı bir milliyetçilik değildir. Kurtuluş Savaşı içinde amaçladığı sınırların ötesinde bir toprak istemi olmamıştır… Atatürk milliyetçiliğinin barışçı politikasının bir uygulaması olan İkinci Dünya Savaşı dışında kalış, kim bilir kaç kuşak Türk genci için paha biçilmeyecek bir nimet olmuştur…”

Bu satırlar Prof. Dr. Baskın Oran’ın yazdığı ve son baskısı 1999 yılında yapılan “Atatürk Milliyetçiliği” adlı bir kitaptan alıntıdır. Günümüzde Baskın Oran; ”Nedir azizim Atatürk milliyetçiliği bilen var mı? Bundan daha içi boş ikinci kavram duydunuz mu ömrünüzde?” diye yazarak, çelişkiler içinde yaşamını sürdürmektedir.

Çankaya’daki AKP’li tarafından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine atanan Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, 10 Kasım 2011 tarihinde Zaman Gazetesi’nde yazdığı yazıda: ”Atatürkçülüğün bir tür; cehaleti, kifayetsizliği, ilme ve fikre uzaklığı ve bağnazlığı gizlemek için icat edilmiş bir maske olduğunu uzun yıllar boyu tecrübe ederek öğrendim” diye inciler döktürmüştü. 22 Aralık 2011 tarihinde Akşam Gazetesi’ne verdiği röportajda; ”Mevcut Anayasa’da yer alan ‘Atatürk Milliyetçiliği’ maddesi, yeni yapılacak Anayasa’dan çıkarılmalıdır. Çünkü bunun anlamını kimse bilmiyor” diyen Türköne, Atatürkçülüğün mevcut haliyle bağnazlık ve yobazlık haline geldiğini savunarak, Atatürk ve Atatürkçülük konusunda çok sağlam ölçülere sahip olduğunu söylemiştir.

Türköne, 16 Eylül 2011 tarihli yazısında ise; ”Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni kanuna göre ilk görevi artık ‘Atatürk ilke ve inkılapları’, ‘Atatürk milliyetçiliği’, ‘Türk milletinin millî, ahlâkî, manevî, tarihî ve kültürel değerleri’ gibi, ne olduklarını bugüne kadar bir Allah’ın kulunun bile kavrayamadığı ideolojik mugalatayı ‘benimsetmek’ değil. Eski kanunun uzun uzun saydığı bu görevler yeni kanunda yok” diyerek, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ideolojik yüklerini boşalttığına sevinmiştir. 12 Haziran 2011 seçimlerinde AKP İstanbul milletvekili aday adayı olan ama milletvekilliğine aday gösterilmeyen Türköne bu durumu; ”boyumun ölçüsünü aldım” sözleriyle değerlendirmişti. Ancak Atatürkçülük ve Atatürk Milliyetçiliği hakkındaki sözleri, henüz boyunun ölçüsünü bilmediğini kanıtlamaktadır. Yeni görevinde Atatürk’ün itibarını, saygınlığını korumakla uğraşacağını söyleyen Türköne’nin, kendisi gibi olanlarla birlikte Atatürk ilkelerinin içini boşaltmak, Türkiye tarihinden Atatürk ile ilgili tüm bilgileri silmek ve Atatürk Milliyetçiliğini kısaca Atatürk’ü yok saymak üzere görev yapacağı çok açıktır.

Milliyetçilik, aynı topraklar üzerinde benzer koşulları paylaşan insanların, dış güçlere karşı korunma ve dayanışma gereksinmelerini karşılayan bir ideolojidir. Atatürk milliyetçiliği ortak kültür, ortak dil ve ortak geçmiş gibi temelleri esas alan, ırk ve din ayrımını kabul etmeyen bir yurtseverliktir. Atatürk, ”Türk ulusu, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olan Türkiye halkıdır” diyerek, ulusu belirli bir coğrafya üzerinde oturan halkın bütünü olarak kucaklamaktadır. Atatürk milliyetçiliğinin amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünü korumak ve ayrılıkçı akımları engellemektir. Atatürk ulusçuluğunun hedefi, içte çağdaş bir ulus yaratmak, dışta ise çağdaş uluslar topluluğunun eşit haklara sahip bir üyesi olmak şeklinde özetlenebilir.

Çankaya’daki AKP’li, Türköne’nin dışında Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine, 1996 yılında Yüksek Askeri Şura kararıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edilen Zaman Gazetesi yazarı Prof. Dr. İskender Pala’yı atadı. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Yüksek Danışma Kurulu üyeliklerine ise Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, Prof. Dr. Necati Polat ve Prof. Dr. Ayşe Ayata’yı atadı. Sayın Ayata’nın, atanan diğer kişilerle şimdilik bir tutulması yanlış olabilir. Ancak yeni CHP’li eşinin 2007 yılındaki AKP ile ilgili yazısı ve liberal görüşlü kardeşi düşünüldüğünde, zamanın ne getireceğini kestirmek zor gözükmektedir. Belki de diğer atamalara gelecek tepkiyi azaltmak için, Sayın Ayata atanmış olabilir.

Atanan bu kişiler, Atatürk ve Atatürkçülüğü küçük düşürmek için ellerinden geleni yapacaklardır. Artık siyasi iktidarın ”takiyye” dönemi bitmiş ve açık açık Atatürk’e karşı tavır almaya başlamışlardır. On yıldır ”Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” diyenler, Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulunarak, övgüler sıralamaktadırlar. Artık ”ustalık” döneminde, yeni bir profil çizeceklerdir.

Fransa’nın çok az sayıdaki parlamenter ile aldığı tarihi gerçeklerle örtüşmeyen Ermeni sorunu hakkındaki karar, ülkemizin gündemini değiştirmekte ve bazı sorunların örtülmesini sağlamaktadır. Fransa’da bu karar alınırken, aynı zamanda Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu’na yapılan atamalar ile gece yarısı anlaşmasıyla milletvekillerinin maaşlarının düzenlenmesi ve erken kıyak emeklilik yasası kabul edildi. Anayasası olup, yasaları göz ardı edilen bir ülkede başka ne beklenebilir? Bugün demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olan ama tüm bu ilkelerin terk edilmek istendiği Türkiye’de yapılanlar, 88 yıllık cumhuriyetimizin hiçbir döneminde yapılmamıştır. Çürüme, büyük boyutlardadır. Sivil bir darbe ile ülkeyi yönetenler, toplumun uyumasından ve duyarsızlığından yararlanarak, rejimi değiştirmek için çabalamaktadırlar. Atatürk’ü yok saymak üzere görev yapanların unuttukları bir şey var: bu topraklarda Mustafa Kemal Atatürk’ün özgürlük ateşi yanmaktadır ve hiç sönmeyecektir.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.