AKP´NİN CUMHUR İTTİFAKI NEDEN KAZANMAMALI?

ABONE OL
23:37 - 18/04/2023 23:37
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye`deki seçimler: ilkeler, prosedürler, analizler. Seçimler ve demokrasi.

Siyaset örgütlü bir güç mücadelesidir. Seçim gününde, demokratik anayasal devletlerdeki seçmenler, gücün gelecekteki dağılımına, ülkeyi kimlerin yöneteceğine karar verirler. Seçim sonuçları çoğunluğu sağlayan, hükümeti kuracak olanlar kadar, yenilgiyle çıkan muhalefet için de çok önemlidir.

Seçimler siyasi yönetimleri meşrulaştırır, yönetenleri kontrol eder ve siyasetin yönetilenlere karşı siyasi olarak sorumlu kalmasını sağlar.

Siyasi partiler Halkla devlet arasında aracıdırlar ve düzenli olarak seçime girerler. Almanya’da olduğu gibi Türkiye ‘de de partiler ve onların en iyi adayları seçimlerin birincil odak noktasıdır.

Seçimler demokratik meşruiyeti garanti ediyor mu?

Azalan seçmen katılımı, parti üyeliği kayıpları, rüşvet, iltimas, torpil, kamplaşma, ayrımcılık ve siyasi temsilcilere olan güvenin azalması, muhaliflere göz açtırmayan baskıcı hükümetler demokratik seçimlerin itibarını giderek daha fazla azaltmakta, sorgulatmaktadır.

Belçikalı tarihçi David Van Reybrouck geçtiğimiz günlerde çok beğenilen Seçimlere Karşı adlı kitabında “Günümüzde seçimler çok ilkelleşti. Kendini sadece buna indirgeyen bir demokrasi ölmeye mahkumdur.” der.

Oysaki demokrasi seçimlerin ötesinde bir şeydir. Halkın hesap sorabilmesi, siyasetçilerin hesap vermesi, kontrol edilebilmesi ve halkın seçimler dışında da önemli olaylara müdahale edebilmesidir.

Temsili demokrasilerde, siyasi gücün yetkilendirilmesi büyük ölçüde siyasi partilerin ve bireylerin özgür, eşit ve evrensel seçimleriyle meşrulaştırılır.

Azalan seçmen katılımı, partilere üye ve güven kaybı, güç ve itibar kaybı, yurttaşları doğrudan demokratik süreçlere ve demokratik yeniliklere davet, yurttaşlar açısından azalan hesap verebilirlik, yani sorumluluk eksikliği seçilmiş temsilcilerin sayısı ve azalan parti üyelikleri, seçimlerin demokratik meşruiyet işlevini hâlâ yeterince yerine getirdiği konusunda giderek daha fazla şüphe uyandırıyor.

Bartels öncelikle oy vermenin psikolojik ve bilişsel sorunlarına vurgu yaparken, siyaset bilimciler Armin Schäfer ve Bernhard Weßels, sosyo-ekonomik eşitsizliğin arttığını vurgulamaktadırlar

Bununla birlikte, gelişmiş demokrasilerde bile, toplumun en tepedeki yüzde 1’i veya yüzde 0,1’i orantısız fayda sağlasa da, seçimler açıkça OECD dünyasında neoliberal kapitalizmin toplumsal tabakalaşma gücünü kıramıyor.

Van Reybrouck, seçimlerin demokrasinin “taçlanma anı” olarak değil, modern bir “demokratik yorgunluk sendromunun nedeni olarak anlaşılması gerektiğini bile savunmaktadır.

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri

Türkiye`deki seçimlere gelecek olursak Millet İttifakının Cumhurbaşkanı Adayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu seçimin favorisidir. Parlamento seçimlerinde de çoğunluk muhalefete geçeceğe benziyor. Yüzde 3,8’lik oy oranına sahip bencil ve revanşist Muharrem İnce`nin aday olması CB lığı seçimlerini ikinci turada bırakabilir.

Artık halk değişim, dönüşüm istiyor. Çünkü 21 yıldır iktidarda olan siyasal İslamcıların politikaları iflas etmiştir.

Toplumun geniş bir kesiminde yoksulluk, kutuplaşma, ayrışma, gelecek kuşkusu had safhadadır. Binlerce muhalif insan, siyasetçi, aydın, gazeteci, iş insanı haksız ve siyasi nedenlerle hapislerde tutulmaktadır. Muhalif medyaya RTÜK ve mahkemeler üzerinden açılan dava ve verilen hapis, para, ekran karartma, yayın yasağı, reklam gelirlerine el koyma gibi uygulamalarla ağır baskılar yaşatılmaktadır.

Halk sefalet içinde yüzer et yiyemez, doğru gıdasını alamayıp, beslenemezken, semt pazarlarında artık, çürük sebze, meyve toplarken AKP’li siyasiler, akrabaları, parti yöneticileri onların iş insanları akıl almaz bir lüks hayat yaşıyorlar, saraylarda oturuyorlar.

Bilişim, internet çağında bunu halk artık görüyor, Kral çıplak.

Bu arada çocuğuna ayakkabı alamayan, harçlık veremeyenler, çocuğu hangi arabaya bineceğini, hangi araziye çökeceğini şaşırmış insanları seçmeye, alkışlamaya devam ederse 100 kere de seçimler olsa bir şey değişmez.

Neden AKP gitmeli, bu kez seçilmemeli, neden değişim kaçınılmaz?

Ekonominin iyi yönetilmesi, paramızın değerinin ve vatandaşın alım gücünün daha fazla düşmemesi için

Dış borçların artmaması, Enflasyon yani hayat pahalılığın aşağıya çekilmesi için

Demokrasi, adalet ve refahın yeniden tesisi, gelir dağılımındaki uçurumun önlenmesi

Tarım ve hayvancılığın yeniden ayağa kalkması, çiftçilerin, üreticilerin tam desteklenmesi için

Ormanları yok ettiği oraları maden sahalarına dönüştürdüğü için

Doğayı HES lerle mahvettiği için

Eğitimsiz ve çok yeteneksiz sırf yandaş olduklarından haksız, hukuksuz biçimde yandaşlarını zengin ettikleri için

Bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi, Türkiye ‘nin her bölgesine eşit biçimde yatırım yapılması, eğitimin götürülmesi, Doğu ve Güneydoğu coğrafyasının gelişmesi için

Daha mantıklı, gerçekçi göç ve mülteci politikaları için

Komşu ülkelerle daha iyi geçinmek, komşuluk ilişkileri için.

Bir daha depremlerde ya da diğer doğal afetlerde, felaketlerde ihmalden Onbinlerce insanımızın kurtarılmayı beklerken bağıra bağıra ölmemesi için

AKP’nin Cumhur ittifakı Kadın, Alevi Kürt ve diğer azınlıkların dostu olmadığı için

Saray ve kibirin bitmesi, çocuklara tecavüz edilmemesi, kadınların öldürülmemeleri için

Ülkenin ve insanının itibarının yurt dışında daha fazla yerlere düşmemesi için

Avrupa Birliğine girmek, AB ülkelerine Vizenin kalkması için

Sosyal ve toplumsal barışın temini, Kürt sorunun barışçıl çözümü için

Çocuklarınızın yurt dışına iş aramak için gitmemeleri, politik sığınma talebinde bulunmamaları için

İşe girmede etnik kökenine, inancına, politik görüşüne bakılmaması için

İyi beslenebilmek, tatil yapabilmek insanca yaşamak için

Özgür, gerçekleri yazan, gösteren bir medya için

Diyanete ayar verilmesi, camilerin propaganda merkezi, seçim ofisi olarak kullanılmaması, Sünni olmayan grupları aşağılayan fetvalar vermemesi için

Türkiye ‘nin uygar, çağdaş dünyadan, yaşamdan kopmaması, tek adam rejiminin son bulması için

Ve en sonunda dinin, ırkçı milliyetçiliğin artık bundan sonra siyasal, sosyal, ticari ve şahsi çıkarlar gözetilerek kullanılmaması için miladını doldurmuş AKP-MHP dinci, ırkçı ittifakı gitmelidir.

 Mehmet Tanlı, 18.04.2023

.

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Yunus Uslu

      Mehmet bey, yillar once BBC’de sizin bir mektubunuz yayinlanmisti, galiba, Radio 4 da. Benim anliyamadigim ve hic kimsenin yazamadigi ve konusamadigi bir konu var: Bizim omrumuz dort siyasi parti lideriyle gecti. Kemal Kilictaroglu CHP lideri oldugundan beri, neden CHP icinde bir party-ici demoktasi yasanamadi? Neden herkes onu Hz Isa imis gibi dusunuyor? Halka soylenemeyen sir nedir? CHP liler disindan destek goremeyecegini saniyorum. CHP, bu sorunu parti ici demokrasiye donmesiyle cozebilir ancak. O ana kadar CHP parti ici mafia ile yonetiliyor fikri surecek ve CHP, en buyuk azinlik partisi olarak kalacak gorusundeyim. Gercek dusuncenizi yazabilirmi siniz? Ozgurce. Selamlarimla,

      Yanıtla
      +0
      -0