Yeniliğe Doğru II

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Sevgili ha-ber okurlarım, Eve Dönüş yazımın devamına ara vererek

bu yazımda eve dönünce yaşadığım muhteşem bir konserden bahsetmek istiyorum.
Bazan tekrar da olsa yazmak gerekir, belki kaçıranlar olmuştur, belki de o an için ciddiye alınmayabilir, şimdi şu an zamanı gelmiştir, olgunlaşmıştır.
Kararmış gökyüzü sonbaharın geldiğini haber veriyordu, sanki hiç sona ermiyecekmiş gibi yağan yağmur güneşin çok uzaklarda Ege’de kaldığını gösteriyordu. Ama yanılmışım güneş Tiyatrom’da doğmuştu adeta.
Besteci ve piyanist Sinem Altan, soprano Begüm Tüzemen, türk sazlarının hemen hemen hepsini çalabilen Özgür Ersoy yine (2008) Ocak ve Mart aylarında söylediklerini takrarlıyorlardı:
“Dün geride kaldı. Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım. Yeni şeylerin ifadesinin ancak eski, bildiğimiz ve alıştığımız kelimeler aracılığıyla gerçekleşeceğine inanıyoruz. İşte bu yüzden
arayışımız geçmişle bugünün yeni bağlantıları üzerine…”
Bu üç yetenek arayışlarına devam ederek bulduklarını konserleri aracılığı ile biz dinleyicilere ulaştırıyorlar.
Farklı çıkış noktalarından, bu zenginlikten şimdiye kadar birbirinden uzak gibi görünen müzik kültürlerinin benzerliklerini bize sundular.
Müziğin, sanatın tüm insanlığın mirası olduğunu ispat ediyorlar. Müzik bir şahsın, bir ülkenin tek başına mirası olamaz. Sınırları aşar ve insanlığın mirası olur, müziğin dili birdir.
Programın içeriği klasik aryalardan türkülere, Broadway müzikallerinden türk operetlerine ve klasikleşmiş şarkılara kadar uzanmaktaydı.
İkibuçuk saat nasılda çabuk geçmişti. Hüzün, heyecan, coşku ve romantik duygular boyuna değişiyordu dinlerken.
Türklerin tek tiyatrosunda yine sıcak bir aile hayatı yaşanıyordu. Kocaman bir alkış isteyen, dinleyicilerini aptal yerine koyan bir sunucu yoktu. Salonda bulunanlara güvenen üç yetenek haklıydı, dinleyiciler nerede alkışlıyacağını biliyorlardı.
Konserin tarihi ne güzel seçilmişti, böylesi bir Cumhuriyet Bayramı’nı tekrar kutlamak nasip olsun, sağlıklı kalmalıyım. İnadına, çalışmaktan hasta olan veya müziğin çeşitli dallarından zevk almayı öğrenememiş, fırsatı olmamış birinci nesil adına. Emeklilerin kahvaltı için buluşmalarında onların ellerine bakmak bana hüzün veriyor. Aşık Veysel’in karatoprağından olan nasır değil bu, kimyasal temizlik maddelerin açtığı yıpranmadır.
Ara verilince hüzünlenme sevince döndü, annesini konsere getiren bir genç kızla konuşurken, birisi hocam bu hanım Sinem’in annesi, diyerek benimle tanıştırdı. Demek ki birinci nesilden daha etkinliklere katılanlar vardı.
Mustafa Kemal Atatürk Ankara’da Operanın açılışında İnönü’ye şöyle demişti:
“Sokağa çık, kravatlı iyi giyimli kimi görürsen içeri, açılışa al”.
Konser ikinci bölümde sürprizlerle devam etti. Kemanı ile Berk Altan, Sinem’in kardeşi seyircilerin büyük takdirini alıyordu.
Berk Altan Bach Gymnasium’a gidiyor, okulun adı başarısının nedenini söylüyor.
Özgür Ersoy öğrencileriyle gurur duymaya çok haklıydı. Bağlama çalan öğrencilerini şöyle sıralıyor: Vildan Gül, Okan Kızılkaya, Soner Nak, Eren Özer, Emre Erkan ve Uyuk Akar.
Ve ben Aziz Nesin’i çok özlüyorum, türk enstrümanı saz ile neden batı müziği, klasik müzik çalınmasın, diyen o idi.
Konserde Azerbeycan’dan Amerika’ya, oradan Anadolu’ya sonra Avrupa’ya gidip geliyorduk.
Giuseppe Giordani, Neşet Ertaş, P.İ.Tschaikowsky Amerikan Folk Song’dan Sarı Gelin’e geçiyorduk.
Aşık Veysel, Yunus Emre, Cemal Raşit Bey, Felix Mendelson’dan parçalar dinlerken, Franz Schubert ile Ordu’nun ne benzerliği olabilir, diye soruyoruz.
Konser Sezen Aksu’dan ilham alınan Mevlana’nın Yeniliğe Doğru eseriyle sona eriyor. Bu arada Özgür ve Sinem’in kendi eserlerini, bestelerini dinlemek geleceğe daha umutla bakmamızı sağlıyor.
4 Aralık 2008’de bu üç yeteneği tekrar dinleme şansımız olduğunu duyuyorum, saat ve tam yerini basından takip edeceğiz.
Bu üç yetenek çok sesli bir çocuk korosu kuracaklar, başta Aziz Nesin İlkokulu olmak üzere bütün genç öğretmen arkadaşlarıma, annebabalara desteklemeniz için rica ediyorum. Bir çocuk ve genç korosunun yokluğunu sık sık dile getiriyordum, bu şansı kaçırmıyalım.
yekta_arman_iltergh-a.jpg17 Kasım 2008’de İlk toplanma günü, saat 19:00 da Yekta Arman’ın desteği ile Tiyatrom’da(2) olacak. Konserin sonunda Tiyatrom’a yapılan maddi desteğin (120000 €) kesildiğini buna karşı mücadele edeceğini müdürü Yekta Arman’dan(3) haber alacağız.
Şubat 2009’da 25. yıldönümünü kutluyacağız.Tiyatromun Müdürü Yekta Arman günde ondört saat çalışarak, çocuğunu yirmibeş yaşına getirmiş.
Bakınız birleşme çağrıma SERMİN öğrencim, 5 Şubat 2008 tarihinde
ha-ber’de nasıl cevap vermiş:
“Öğretmenim, Tiyatrom’a pek sık gitmesek dahi kapanmasını istemeyiz, inşallah durumları düzelir. Biz seyirciler ne yapabiliriz?”
Bunu sormak bile bir tepkidir. Önce akın akın Tiyatrom’a gidip imzanızla karşı tepki gösterin. Bir öğrencim telefon ederek birer Euro vermemizi teklif etmişti.
Tiyatrom’u destekliyen dernek etrafında toplanabiliriz.
En doğrusu Camî yaptıranlardan nasıl yaptıklarını öğrenip, büyük bir kültür evi yaptıralım. Bu kültür evinde her odasında birer dernek olsun. Salonları birlikte kullanılsın. Her dernek ayrı ayrı kira vermekten kurtulsun. Bahçesinde Türkiye’de ve Hollanda’da görülmeyen binbir çeşit lâleler yetiştirelim, neden olmasın… !
Hoşça kalın, ama sakın müziksiz kalmayın.
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
(1) Bu konserin birinci bölümü ve sanatçıların biyografisi için ha-ber
(arşiv) köşe yazıma “Yeniliğe Doğru” bakınız!
(2) Tiyatrom, Alte Jacobstr. 12, 10969 Berlin, Tel.: 030 615 20 20 veya 61 65 07 05
(3) Foto: Leonhard Fischer, dtf
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.