YAZI’NIN ŞEHVETİ!

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Tarihsel süreç içinde düşünce özgürlüğü, düşünceyi ifade etme mücadelesi farklı şekillerde de olsa verilmiş ve günümüzde bir çok ülkede hala tartışma konusu edilmektedir.

Yeni din ilan eden peygamberler, keşişler, papazlar, hahamlar, imamlar aynı düşünce içinde olsa bile farklı yorumlar nedeniyle susturulmak etkisizleştirilmek istenmiştir.

Filozoflar, sosyologlar, hukukçular, bilim adamları aynı akibete uğramışlardır.
Yazım teknikleri ile bu kez yazarlar, gazeteciler sansür edilmek, önemsizleştirilmek, etkisizleştirilmek ve nihayet susturulmak istenmiştir.

Hala da mutlak güç sahipleri keyfi yönetimlerini eleştiren kitle nezdinde otoritelerini sarsmak isteyenlere benzeri uygulamada bulunmaktadırlar.

Birileri düğmeye basıyor, galeyana geliyor bir grup. Ananı da al git’e bir şey demeyenler Anasını da satarlar’a fena içerliyor, köşe yazarı sonunda istifa ettiriliyor.

Yazının şehveti diye bir şey gerçekten var…. En gencinden en deneyimlisine herkes bu şehvete kapılabiliyor. Bazen istismar edileceğini bilmeden, cümlenin nereye çekileceğini ancak basılı kağıdı ele alındığında anlaşılıyor.

Bir çok yazar da böyle bir şehvetle, öfkeyle yazıyor, çiziyor.
Tartışılan bu cümle değil, bu cümleyi yazdıran veya engel olmak isteyen güç ve süreçtir.

Türkiye’deki dönüşüm, sadece bazı yazarları, siyasetçileri değil sizi, beni, bu ülkenin gidişatından endişe duyan herkesi delirtmek üzere olduğu artık birçok kişi tarafından dile getiriliyor.

Giderek tahammül sınırımız azalıyor ve öfkemizi kontrol etmekte zorlanıyoruz. Çünkü Türkiye’de bugün olağandışı bir süreç yaşanıyor. Bir akıl tutulmasından geçiyor ülke, aklın ve mantığın tamamen dışında gelişmeler yaşanıyor. Olan bitene sakin, mantıklı, açıklayıcı argümanlar getirmek giderek zorlanıyor. Deneseniz bile, mantıksızlığın kuşattığı çoğunluk karşısında sesiniz bastırılıyor…

‘Yargı ele geçiriliyor’ diyorsunuz… Karşı taraf ‘Ne olacak, bu sefer de başkaları ele geçirsin’ diyor…
‘Medya yok ediliyor’ diyorsunuz… ‘Olsun canım onlar da geçmişte çok kötülük etti’ diyorlar…
‘Sokakta içki içene saldırılıyor’ diyorsunuz… Karşınıza geçip ‘Aman canım siz de evde için içkinizi’ diyorlar…

Hiçbir mantığın işlemediği, hiçbir aklın kabul etmediği, saçma sapan bir mantık hakim olmaya başladı. Türkiye’ye ‘demokrasi’ gelmiyor, idiokrasi geliyor ne yazık ki.
Hepimizi delirtiyorlar.

Bu devlet’in, bu cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu, ne bedeller ödendiğini duyarlı herkes biliyor. Zorluklarla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin neye dönüştürüldüğünü de görüyor, endişe ediyor haklı olarak. Kendi itirazlarını ve hassasiyetlerini paylaşanların da sindirildiğini görünce öfkesi daha da artıyor.

Bir çok siyasetçi, akademisyen, yazar ve gazeteciler, bir anlık öfkelerine kurban veriliyor da, ülkeyi bu hale düşürenlerden, delirtenlerden hiç mi hesap sorulamıyor.

Batılı standartlarda bir medya düzeninin kurulması gerektiği dile getiriliyor. Zaten düzen aynı ama insanlar farklı. Kanunlar düzen nasıl olursa olsun insanlarda bilinç düzeyi yüksek olmadıkça, değer yargıları çelişkilerle törpüleniyorsa değişen bir şey olmaz.

Destek ya da köstek yazılar, normal yazılar gibi değildir. Birilerini sevindirir veya karşı kesimde tepki oluşturur. Bu tür yazılar, bu tür yazarlığın, bu tür gazeteciliğin bilginin sürekli yeniden üretildiği çağımızda kahvehane sohbetlerine bile malzeme olacağı unutulmamalıdır.

Dünyanın saygın ülkeleri arasında olmaya en hazırlıksız sektör, bu alandadır.

Gazeteler, TV’ler ve onları hazırlayan kadrolar, dünya standartlarına, kriterlerine yaklaşmaya odaklanmalıdır. Yoksa bu gidişle tüm kadroları köklü bir tasfiye bekliyor.

Bu uluslararası kriterlere, ilk olarak kim ya da kimler uymuyor?
Bazen bildiğimiz şeyleri bile anlık akıl tutulmalarıyla unutuyoruz.

Ancak yıllar içinde o kadar çok aykırı uygulamalar tekrarlanıyor ve dezenformasyon yaratılıyor ki, herkesin aklında böyle kalıyor. Bu adamların yalan propagandası böyle işliyor. Kimseye kızmaya gerek yok..

Kirli oyunlar devam ediyor, birileri de bunlara alet olmaya devam ediyor.

Günün Sözü: Sakin düşünen insanın, hata yapması azalır.

Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.