ÜNİTER DEVLET’TEN FEDERAL DEVLET’E DOĞRU!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Referandum tartışmaları yapılırken, PKK ile görüşme yapılıp yapılmadığı da tartışılıyor. Öylesine ki Hükümet görmez ama devlet görüşebilir açıklamaları gibi garip yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Şerefsizlikle suçlamalar ise devam edip gidiyor.

Oysa; Yaşanan gerçekler artık su yüzüne çıkmış gibi. Ülkenin bölünmez bütünlüğüne üniter yapısına yemin etmiş devletin zirvesi, ne demek istedi ne yapmak istiyor sorularına muhatap ama anlamlı açıklamalar yapıyor kafa karıştırıyorlar.

BDP’nin elinde, “1” Büyükşehir; “7” il, “51” ilçe ve “40”ı belde olan 99 belediye bulunuyor. Bu belediyelerin başkanları ile bölgedeki BDP’li İl Genel Meclislerinin üyeleri önceki hafta Diyarbakır’da yaptıkları toplantıda çok önemli bir karar aldılar.

Yönetimdeki belediyeleri merkezi hükümetten bağımsız hale getireceklerini, bu amaçla “yerel özerklik” kararı aldıklarını açıkladılar.

Bu haberin medyada yer almasından hemen sonra PKK liderlerinden Cemil Bayık, Fırat Haber Ajansı’na, Kandil’in bu kararı onayladığını, ilan edilecek “bölgesel özerkliği” yaşama geçirmek için PKK’nin şiddet olaylarını sürdüreceğini söylemiş.

Şiddetin sona ermesi için PKK’nin siyasallaştırılmasını söyleyenler, İmralı’nın sürekli barış için hükümetle görüşmelerde muhatap alınmasını telkin eden akıl satıcıları, televizyonlardaki tartışmalarda, ateş açan tarafın devletin varlığını korumakla görevi Silahlı Kuvvetler olduğunu
savunmayı sürdürüyorlardı.

BDP’li belediyelerin toplantısından bir hafta kadar önce AB-Türkiye Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk Türkiye’ye gelerek yaptığı açıklamada “Türkiye’nin daha çok bölgesel özerkliğe ihtiyacı var” demişti. Lagendijk’in çözüm için yaptığı öneriyi BDP’li belediye başkanlarının hemen uygulama alanına sokmak istemesi elbette rastlantı değildi.

Kürt kökenli vatandaşların çoğunluğu özerklik için önerilen bölgenin dışında yerleşik durumda. Zamanla Türkiye’den tamamen kopartılarak Kuzey Irak’taki yönetimle bütünleşmesi sağlanacak böyle bir projeyi ABD’den daha çok, Irak’ın Amerikan kontrolünden çıkmasını savunan Avrupa ülkelerinin üstlenmesi gerektiğini yazan birçok gazeteci akademisyen de var.

Yasaları yok saymak Yönetimlerindeki belediyelerin, bundan böyle merkezi hükümeti
dinlemeyeceklerini topluca ilan ederek yürürlükteki bazı yasaları yok sayarken dayanakların Avrupa Konseyi’nin Yerel Yönetimlere Özerklik tanınması şartına dayandırılmak istenildiği, öylece Öcalan’ın bir süre önce avukatları aracılığı ile İmralı’dan Ankara’ya verdiği “nota” da uygulamaya geçirilmiş oluyor.

Özerk bölgenin haritası
Yalnız ufak bir farkla. O fark, uygulama için bölgesel özerkliğin kapsayacağı alanda seçilmiş 9 “pilot belediye”yi öne çıkartıyor. Öylece küçük bir olasılık ile şayet İçişleri Bakanlığı parlamentonun uygulanması için kendisini görevlendirdiği o yasaların çöpe atılması karşısında düğmeye basacak olursa, sadece o 9 belediyenin başkanı ve meclislerinin yakalarına yapışılsın diye, Van ve Tunceli kent belediyelerinin yanı sıra, Şanlıurfa’nın Viranşehir’i, Diyarbakır’ın Dağlar’ı, Mardin’in Nusaybin’i, Muş’un Varto’su, Kars’ın Digor’u, Bitlis’in Hizir ve Kolludere’si, Muş’un Esentepe’si görevlendirilmiş.

Haritanızı açar ve bu il, ilçe ve beldelerin yer aldığı o kocaman vatan parçasını işaretlerseniz, belediyeleri ve il meclisleri ile nerelerde Ankara’nın bundan böyle sözünün geçmeyeceğini ve yöreyi İmralı’nın yönetimine terk edeceklerini anlarsınız.

Bakın; DSP Genel Sekreteri ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi, TBMM’ye verdiği bir önerge ile bu suskunluğu bozan ilk politikacı oldu.
“Sayın Başbakan, PKK damgalı federasyon provasına niçin susuyorsunuz?” başlıklı önergesinde DSP Genel Sekreteri Erçelebi, “Suskunluğunuz, bölgesel özerklik talebi için bir tür olabilirlik onayı anlamına mı gelmektedir?” diyor ve iktidar’dan yanıt bekliyor.

Erçelebi’nin sorusu normal yollardan Meclis İçtüzüğü’ne göre işlem görürse, yanıt bir başka bahara kalır.

AKP’liler gerçekten üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidarı olarak görevini yapıyorsa, bugün yarın demez, söyleyeceğini söylerler… Her konuda olduğu gibi sindire sindire.

AKP; BOP gereğini adım adım uyguluyor.

Ülkenin zinde güçleri suskunluğa bürünmüş durumda. Siyasiler konuşuyor, PKK, BDP gibi herkes konuşuyor. Ama bu ülkenin gerçek evlatları izliyor.

GünÜN SÖzü: Sabır sınırın zorlanmadan yapılmasını gerekeni yap, aksi halde kontrolü kaybeder zarara uğrarsın.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.