Tetiklemek, Etkilenmek, Domino Efekti…

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Çok sık bir araya geldiğimiz, bir birimizin sohbetinden zevk aldığımız bir dostumla sohbet ederken, ekranda yanıp sönen ” Flash, flash, flash” yazısı dikkatimizi çekince sohbeti bırakıp ekrana bakmaya başladık…Alt yazı devam ediyor… ” Dehşet..! Okulda dehşet…! Çıldıran bir öğrenci 16 arkadaşını öldürdü ve sonra da intahar etti…” Hiçbirşsey söylemeden bir birimize baktık…Belli ki ikimizin de aklından aynı şey geçmekte…Haber geliştikçe, ortak endişelerimiz ve korkularımızın yüzlerimizden okunduğunu, daha sonraki sohbette karşılıklı anlatınca öğrendik…Olay; Baden-Würtemberg Eyaleti içindeki Winnenden kasabasında geçmekte…Ne zaman ki failin adı açıklandı ve Türk olmadığını anladık, şöyle bir arkamıza yaslandık…Ne garip ve üstelik ne ayıp, ne utanç verici değil mi..?

Onca gencecik insan, bir ruh hastası yüzünden hayatlarının baharında ölüp gitmişler, fail Türk olmadığı için biz neredeyse sevineceğiz…Neden bu hallere geldiğimizi, bilemiyorum, kimlere soracağız..? Ama bildiğim bir şey var, o da, her seçim döneminde, Türklerle ilgili olaylar veya ortaya çıkan olumsuzluklar, hoyratça ve seçim sonrasının sosyal barışı hiç düşünülmeksizin, alabildiğine kullanılıyor, sömürülüyor, politikacılar tarafından…İşte; korkularımızın temeli bu olsa gerek…
Olaya dikkatle baktığımızda birkaç nokta ön plana çıkıyor…Öncelikle; ailenin ilgisizliği, vurdum duymazlığı ve evde 18 adet ateşli silahın bulunması…Ardından, insani duygulardan uzak, vahşeti tetikleyecek bilgisayar oyunları…Ve olayın olduğu gün…! Dikkat ederseniz, çok kisa bir süre önce, hatta iki gün önce, ABD`de de benzer bir olay olmuştu…
Buradan bizler için çıkaracağımız sonuç şu… Ailesinden gerekli ve yeterli ilgiyi göremeyen, okuldaki sosyal yaşamda ön plana çıkamayan, bilgisayarlarda sürekli bu tip vurdulu, kırdılı, ölümlü oyunları oynayan gençler, bütün bu faktörler bir araya geldiği zaman ve kamuoyunda benzeri haberler yer aldığında, bir de silahlara kolay ulaşabildiğinde, önceden kestirilemeyen çılgınlıklara başvurabiliyorlar…. Bu gencin belli bir süre önce psikolojik tedavi gördüğü bilinse bile, bu hiç bir şekilde hafifletici neden olamaz ve bizler bu olaydan büyük ders çıkartmalıyız…
Özellile 12-18 yaş grubundaki gençlerimizle, aile içinde iyi ve gerekli iletişimi kurmalı, onları yanlızlığa, dış dünyadan ilgi bekleyen kişiler durumuna düşürmemeliyiz… Onların boş vakitlerini, böylesi vahşi bilgasayar oyunları ile değil, iyi alışkanlıklar ve en önemlisi de, sporla doldurmalarını teşvik etmeli, bununla da kalmamalı, bizzat takip ederek onlarla spor sahalarında birlikte olmaya özen göstermeliyiz… Onlara, kendilerini korumak adına bile olsa, kesici, delici ve öldürücü aletlerden uzak durmalarını aşılamalıyız… Hele ateşli silahlar… Asla…
Şimdi, yukarıdaki akışı bir de geri saralım ve kendi, kendimize soralım…Türk gençleri, ailelerinin aşırı ilgisinden dolayı mı, taa çocuk yuvası çaglarından başlayarak, eğitim kurumlarının içinde, doğru dürüst yer alamıyor, Almancayı doğru dürüst öğrenemiyor…? Ailelerin aşırı ilgisinden dolayı mı, okullarda fazla bir varlık gösterip ön plana çıkamıyor…? Bu ilgiden dolayı mı okul çağlarında gruplara, çetelere karışıyorlar, önce uyuşturucuya sonra da suça bulaşıyorlar..? Bizim gençlerimiz arasında psikolojik sıkıntıları olduğunu kendisi fark edip, kendiliğinden bir psikologa gideni, siz hiç duydunuz mu..?
Dikkat edin…17 yaşındaki bir Alman genci, bu denli bir vahşete iten faktörlerin hemen, hemen hepsi bizim gençlerimiz için de söz konusu, üstelik bir Alman genci olarak değil, toplumun çoğunluğu tarafından sürekli günah keçisi durumuna getirilen bir azınlığın bireyi olarak…ABD`de olan bir olay bu genci nasıl tetiklemişse, bu olay da bizim gençleri tetikleyebilir, etkileyebilir ve bir ” Domino Efekti ” yaratabilir… Onun için, yalnız ebevynlere değil hepimize, gençlerimize sahip çıkma görevi düşmektedir…Gençler, kendilerine müdahale eden üçüncü şahıslardan hoşlanmazlar ama, eğer, onların ebeveynlerini tanıyorsak ikaz etmekten, uyarmaktan de kaçınmamalıyız, hatta bunu bir görev bilmeliyiz…
Böylesi insanlık facialarının bir daha yaşanmaması temennisi ile…
Kalın sağlıcakla efendim…
  
M.Deniz Olcayto

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.