TERÖR ÖRGÜTÜ

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Paris’te PKK terör örgütü üyesi üç kadın teröristin öldürülmesinin yankıları sürerken, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’nin; “öldürülen üç kişiden biri Kürdistan Ulusal Kongresi Paris Temsilcisi olan hem benim, hem de birçok siyasi aktörün tanıdığı bir isimdir, zira sık sık bizimle görüşmeye gelmekteydi” sözü olaya damgasını vurdu. Türkiye’nin bütünlüğünü bozmaya çalışan, on binlerce insanımızın öldüren terör örgütünün üst düzey sorumlusunun, Fransız Cumhurbaşkanı ve yakınlarıyla sık sık görüşmesine, Başbakan Recep Tayip Erdoğan tepki göstermiştir. Aslında bu tepki, teröristlerle görüşen herkese verilmesi gereken bir tepkidir.

Başbakan Erdoğan, Afganistan’da Hizb-i İslami adı verilen bir hareketin lideri Gülbeddin Hikmetyar isimli, dünyanın en çok aranan İslamcı teröristlerinden birinin dizinin dibinde resim çektirmişti.

2009 yılı yaz başında AKP, içeriği ABD’li uzmanlar tarafından hazırlanan bir açılım paketi sunmuştu. O zamanlar ne olduğu tam olarak anlaşılamayan bu açılım, aslında PKK terör örgütü ile görüşmenin habercisiymiş. PKK terör örgütünün başına “sayın”, şehitlere “kelle” diyenlerin, Oslo’da terör örgütüyle gizli görüşmeler yaptığı ortaya çıkarıldı. Üstelik Osla’daki görüşmelere, Paris’te öldürülen terörist kadınlardan birinin iki kez katıldığı da ortaya çıkmıştır. Fransa’dan bu teröristi isteyen bir hükümetin, aynı teröristle Oslo’da pazarlık yapmasını açıklamak mümkün değildir.

30 Temmuz 2009 tarihinde 9. Tunceli Kültür ve Doğa Festivali’nde, DTP Milletvekili Emine Ayna şunları söylemişti: “Kürt sorununun çözümünde muhatap Kürtler, DTP, PKK ve Sayın Öcalan’dır. Yoksa çözemezsiniz. Hak mücadelesi verenlere terörist derseniz, barış dili olmaz, şiddet dili olur.” 4 Ağustos 2009 tarihinde Başbakan Erdoğan, daha önce randevu vermediği DTP ile görüşme kararı alarak, şunları söyledi: “Ben DTP’yi PKK’yla aynı kefede değerlendirmiyorum.” Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı, bölücü terör örgütü PKK ile görüşme sürecini başlattı.

19 Ekim 2009 tarihinde Habur sınır kapısında teslim olmak için gelen 34 PKK terör örgütü militanını sevinç gösterileri içinde kahraman gibi karşılayanlar arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin hakim ve savcıları da bulunuyordu. PKK terör örgütü üyeleri, kurulan çadır mahkemesinde şeklen yargılandılar ve propaganda yapıp güle oynaya evlerine uğurlandılar.

Birleşmiş Milletler tarafından teröre destek vermekle suçlanan Yasin El Kadı’ya kefil olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, Filistin’deki Hamas’ı terör örgütü olarak görmeyip, sahip çıkmaktadır. Her türlü teröre karşı olmadan, insanlık onurunun korunamayacağını bilmeyenlerin ülke yönetiminde olmaları talihsizliktir.

30 Eylül 2012 tarihinde AKP’nin 4. olağan kongresini konuk olarak izleyenler arasında, Irak’taki emperyalizmin en aktif iş görenlerinin önde gelenlerinden Mesut Barzani’nin olması şaşırtıcı değildi. PKK terör örgütünün üyelerini Türkiye’ye teslim etmesi istendiğinde Barzani’nin yanıtı şöyle olmuştu; “Türkiye’ye bir Kürt kedisi bile vermem.” Suriye’deki Kürtleri eğittiğini açıklayan ve PKK terör örgütüne destek veren Barzani’ye kongrede bulunanlar “Türkiye seninle gurur duyuyor” şeklinde bağırdılar. Kongrenin konuklarından bir başkası kendi ülkesinde idama mahkum edilen ve hakkında interpol aracılığıyla arama kararı çıkartılan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi idi. Kongrenin bir diğer konuğu ise, CIA tarafından devşirilen Filistin İslami Direniş Hareketi’nin (Hamas) sürgündeki lideri Halid Meşal idi.

Başbakan Erdoğan’ın kendisinin teröristlerle görüştüğü ve kefil olduğu ortadayken, Fransız Cumhurbaşkanı’nı eleştirmesi komiktir, gülünçtür. Terörle mücadele ediyoruz diyerek, silah bırakmayan örgütle müzakere etmek, ülkemizin geleceğini tehlikeye atmakla eş anlamlıdır. Emperyalizmin güdümündeki siyasi iktidarın çe­liş­ki­li po­li­ti­ka­la­rı so­nu­cu, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti, te­rör ör­gü­tüy­le pa­zar­lık ma­sa­sı­na otur­ma­yı ka­bul et­miştir. PKK, ülkemizi parçalamaya yönelik emperyalist amaçlara hizmet eden ve bu uğurda on binlerce insanımızı acımasızca öldüren bir terör örgütüdür. Bu örgüte ‘gerilla’ diyenler, pazarlık yapılmasını savunanlar ve kredi verenler vatan hainidir..

Başta Fransa olmak üzere tüm AB ülkelerinin ve ABD’nin, PKK terör örgütü kurulduğu günden bu yana, teröre verdiği destek bilinmektedir. Bu desteğe karşın, PKK isimli örgüt, ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri tarafından Terör Örgütü olarak kabul edilmiştir. Avrupa Birliği Konseyi, yayınladığı tüzükle PKK isimli örgütün, terörist örgüt olduğunu duyurmuş, Birleşmiş Milletler Terör ile Mücadele kararları gereğince kaynaklarının kısıtlanması ve faaliyetlerinin durdurulmasını istemiştir. Fransa Cumhurbaşkanı’nın terör örgütü olarak kabul ettiği PKK üyesi bir kadın ile sık sık görüşmesi, akıllara çeşitli sorular getirmektedir. Acaba Fransız Hükümeti, bu terör örgütüne maddi destek mi sağlamaktadır, bu terör örgütünü hangi işlerde kullanmak istemektedir ve karşılığında istedikleri nelerdir?

Emperyalizmle hesaplaşmadan ve ABD ile AB’nin ikiyüzlü siyasetleri ile yüzleşmeden yaşadığımız tüm zorlukların üstesinden gelebilmemiz zordur. Emperyalizmin maşası olanlar, kullanım süreleri sona erdiğinde, deliğe süpürülmekten kurtulamazlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Tarihi iyi okumak, anlamak, özümsemek ve gerekli dersleri çıkarmak gerekmektedir.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.