SOMA`DA YAŞANAN FACİA KAZA DEĞİL KATLİAMDIR

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SOMA`DA YAŞANAN FACİA KAZA DEĞİL KATLİAMDIR

Ülke yine yürek burkan başka bir Dramla karşı karşıya ve Manisa Somadaki Maden faciasının yasını tutuyor. En ağır iş sektörlerinden birisi olan Maden ocağında yüzlerce insanımızı yitirdik. Birçok çocuk yetim kaldı, hanım kardeşimiz eşlerini kaybetti yani bu dar gelirli, gariban insanlarımızın yuvalarına yine ateş düştü.
Yazımın başında babalarının eşlerinin, çocuklarının, yeğenlerinin, amcalarının, dayılarının, eniştelerinin başında gözyaşı döken Soma’ lı insanlarımızın acılarını paylaşıyor, onlara büyük başsağlığı diliyorum.

Neden böyle bir facia yaşandı? Sorumlular kimlerdir, neden önlem alınmadı? Olay nerden kaynaklandı? Suçlulardan hesap sorulmayacak mı, her şey unutulup olay kapatılacak mı?

Eğer öyle olacaksa önce insanlığın sorgulanması, sonrada siyasi sorumlulardan hukuk sisteminin, halkın hesap sorması gerekiyor.

Soma’ dan Televizyonlarda gördüklerimiz dudaklarımızı uçuklatıyor, kanımız donuyor. Bu kitlesel ölümün üzerinden beş gün geçmiş hala ne istifa eden bir Bakan nede yerel yönetici, Bürokrat görebiliyoruz.

Bunlar yetmezmiş gibi acılarını, öfkelerini dizginleyemeyen acılı insanlara dayak atılıyor, Avukatlar tutuklanıyor, halka gösteri yasağı konuyor.
Bu nasıl demokrasi, bu nasıl bir vicdan, nasıl bir ahlak?

Bu faciada siyasi iktidar Somalı madenci aileleri teselli edeceğine onlara en sert tepkiyi veriyor, onlara meydan dayağı atıyorlar..
Bu nedenle iktidar yine ateşle oynuyor…

Eşitlik yok, adalet yok, denge yok. Kar hırsıyla daha fazla zenginleşmek için insan canını yok sayan bir zihniyet korunamaz.

Resmen toplumsal bir travma yaşıyoruz şu an. Kutuplaşma, restleşme almış başını gidiyor.

Sevgiyle yaşamaya, din, ırk, mezhep gözetmeden, kini olmayan toplumu inşa etmek bu kadar mı zor?
Siyasetin kirli yüzü insanlarımızın geleceğini yok ediyor.

Soma Faciasında da gördüğümüz gibi ne yazık ki toplumsal ahlak, etik ve ilişkilerimiz kısmen erozyona uğramış, çöküşe geçmiştir.

İnsanlarımız neden artık eskisi gibi samimi ve vicdanlı değil. Nerde kaldı bağrından bir Hacı Bektaş’ı Veliyi, Yunus Emre’yi, Mevlana’yı, Şeyh Bedrettin’i çıkarmış hoşgörü dolu o Anadolu kültürü, merhameti, nerde devlet, nerde Savcılar, Hâkimler?

Olaydan ancak beş gün sonra Savcılar harekete geçiyor ve 25 kişi gözaltına alınıyor, normal mi bu?.

Devletin tutumunu özellikle Maden ocağın sahibine günlerdir dokunamaması anlaşılır ve inanılacak gibi değil.
Burada Almanya’da ya da Demokrasinin yaşandığı her hangi bir başka gelişmiş ülkede böyle bir Facia olsa Hükümet resmen düşerdi.

Vicdanlar nasır tutmuş. Beş değil on değil rakam doğruysa 300 ün üzerinde insan yitirilmiş bir trajedi yaşıyoruz, bu suçtur ama ortada suçlu yok.
İnanın  

Toplum gerçeklerin çarpıtıldığı, İşverenin tamamen korunduğu, ihmallerin görmezden gelindiği çok talihsiz bir dönemden geçiyor. 

İşte tamda bu dönemde gerçeğin aydınlanması için ülkenin aydınlarına sağlam kalan cesur, yürekli gazetecilere ve sanatçılara büyük ve tarihi bir görev düşüyor.

Acısını protestoyla ifade eden insanlar tekme tokat dövülüyor. Acılı Halkı bu sürecin dışında tutmak son derece yanlış bir şeydir.

Ülkeyi yönetenler böyle durumlarda en fazla özgürlük ve demokrasi ortamlarından korkarlar.  

Oradaki sıradan vatandaş acılar içindeyken Facianın şu an kendilerine çıkan özellikle manevi maliyetinin pek fazla farkında değil. 

Yalaka medyanın tüm çabalarına rağmen halkın ezici çoğunluğunun yaşam koşullarında önü alınamaz sürekli bir geriye gidiş, yoksullaşma ve en temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma sürüklenme gözleniyor. 

Hal böyle olunca da insanlar iş güvenliğinden yoksun en az ücretle en ağır işlere gidiyorlar.
Somadaki facia ne ilk nede sondur’

301 Madenci kardeşimizin ölümüyle ilgili bu Faciada bir suç ve kasıt varsa ki öyle görünüyor suçlular en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Bu Maden faciası ne unutulmalı nede affedilmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti maalesef bu Faciada da diğerlerinde olduğu gibi çok kötü bir sınav vermiştir.

Tüm bu süreçte bir nebzede olsa beni sevindiren, teselli eden bir şey oldu. Personeli olduğum Almanya’nın 2000 yılına kadar 5000 madencinin çalıştığı Madenci şehri Ahlen’ de Belediyemizin tüm Kamu Kurumlarında Somadaki acılı Halkla dayanışma için içlerinde büyük bir Türk Bayrağı da bulunan Alman ve Şehir Sembollü bayrakları yarıya indirmesidir.

Bu nedenle Sayın Belediye Başkanı Benedikt Ruhmöller ile Danışmanı, Basın Sözcümüz mesai arkadaşım Frank Merschhausa tüm Türk toplumu adına teşekkür ederim. Çünkü onlar Almanya’da bir ilke imza attılar, inanılmaz bir Jestle ve duyarlılıkla bu anlam dolu eyleme imza atarken Türk-Alman dostluğuna da büyük katkı sundular.


Günün Sözü: Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan ve yaşartan. 
Shakespeare

Mehmet Tanlı







Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.