SİYASETÇİNİN NAMUSU

ABONE OL
18:14 - 01/10/2020 18:14
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SİYASETÇİNİN NAMUSU


Türkiye Büyük Millet Meclisi, 12 yılın sonunda AKP iktidarının tek başına ülkeyi yönetmesine karşı bir tarihsel direnişin kararlığı ile toplandı.
Her milletvekili, hangi siyasi partiden olursa olsunlar aşağıdaki yemini ederek yasama görevlerine başlamak için toplandı;
”Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülkesinden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağına; Büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Bu andı içen her milletvekili yukarıdaki yemine uymak ve yerine getirmek zorundadır.
Eğer o mecliste milletvekili olma kararını veriyorsa yemindeki ilkelere uyacağına ve o ilkeleri koruyacağına namusunu ve şerefini güvence olarak göstermiş demektir.
Yemin metnindeki ilkelere uyamayacaksa o yemini etmemelidir.
Namus ve şeref insanların hiçbir servetle satın alamayacağı ahlaksal bir değerdir.
O değer örselenmeye, törpülenmeye gelmez.
Hele söz konusu ülkeyi yönetmek isteyenlerse namusu ve şerefi canı pahasına da olsa korumak zorunluluğu vardır.
O yemini edenler;
Devletin varlığını, bağımsızlığını
Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü
Milletin kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağına
Varlığının en kutsal niteliğini yani namusunu ve şerefini ortaya koyarak yemin ettiler.
Laik Cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağına, kendinin değil halkın refahı için çalışacağına, hukukun üstünlüğüne, adil, insan haklarına saygılı, toplumu ayrıştırmayan, Anayasaya sadık kalacaklarına ant içtiler.
Kırk bin kişinin ölümünden sorumlu birinin yeğeni, Başka bir Asala yanlısı, kadını karısının başından aşağı pisliğini dökecek kadar aşağılayan birini, bir diğer bu ülkenin dilini öğrenmediği halde o ülkenin meclisine seçilmesini, geçmişte Amerikan İslam’ının sembolü Türbanla yem olarak atılan birinin kardeşi aynı sembolle meclise girmesini Cumhuriyet Türkiye’si sağlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, önyargısız, eşitlikçi bir özelliğini kanıtlayan köken ayırımı yapmadan her inançtan, her kökenden insanın meclise girmesini sağlamıştır.
Bu milletvekilleri de Anayasaya ve ilkelere bağlı kalacaklarına namusları ve şerefleri üzerine yemin etmişlerdir.
Namus ve şerefi özümsemiş kişiler yeminlerine bağlı kalırlar.
Herkes bu yemine sadık kalır mı? Kaldılar mı?
12 yıllık AKP iktidarında yukarıdaki ilkeler paspas edildi.
Halbuki aynı yemini AKP’li tüm milletvekilleri de her seçim sonrası ettikleri halde çoğu bu yemini çiğnemekten çekinmediler.
Son genel seçim seçimlerinde cumhurbaşkanı makamındaki zat anayasada belirtilen tarafsızlık ilkesini koruyacağına namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini çiğnemiş, bir parti başkanı gibi propaganda yapmaktan çekinmemiş, anayasal suç işlemiştir.
Seçimler, hukuk, adalet, yargı bağımsızlığı neredeyse yok edilme noktasında gerçekleşmiştir.
Türkiye, geçmişte Almanya’da, Sovyetler Birliğinde ve diktatörlüklerde görülen parti devleti konumuna getirilmiştir.
RTE’nin amacı Türkiye Cumhuriyetini tek adam, tek mezhep, tek parti devletine dönüştürmekti.
Bütün devlet olanaklarını bu amaç doğrultusunda kullandı.
Ama Halk bu kötü niyete set çekti.
Siyaset günü değil geleceği öngörme sanatıdır.
Siyasete yön verenler, siyaseti meslek edinenler eylemlerinden, uygulamalarından sorumludurlar.
Yaptıkları hataları, ihanetleri, suçları güç kullanarak, yargıyı, yürütmeyi yasamayı teslim alarak kurtulmayı sağlasalar da halk bunun hesabını sorar.
Darbeler, sorunları çözmek için değil, zalim iktidarın yaptıklarını kaldıkları yerden sürdürmek için yapılır.
Yeni bir meclis, yeni bir halk iradesi sonucu halkın temsilcileri kendi iradeleriyle yukarıdaki ilkelere sadık kalacaklarına yemin ettiler.
Namus ve şereflerini ortaya koyarak söz verdiler.
Sadık kalacaklara sözümüz yok.
Ama namus ve şerefi bir yerlere ulaşmak için araç olarak kullanırlarsa
Onları halk asla unutmaz
Namus sözünün sonuna suz ekini
Şeref sözünün sonuna da siz ekini getirir.
Sonra döner
Oku bakıyım? der.
Yığınlar da koro halinde öylesine bir gür sesle okur ki
Sağırlar duyar, körler görür.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.