Sinek Küçük… Ama…!

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bilinen bir sözdür… Sinek küçük ama miğde bulandırır diye… Bugün yaşadığımız olay da ne yazik ki böyle… Efendim; konu şu… Sadece Bavyera Eyaleti’nde aktif olan, fakat buna rağmen CDU ile birlikte koalisyon ortağı olan CSU ( Hiristiyan Sosyal Birlik) Partisi Genel Sekreteri Alexander Dobrindt, süper seçim yılı olan 2009`da sloganlarının ” Türkiye`nin AB üyeliği referanduma sunulsun ” olacağını açıklamış… Bunun üzerine kardeş parti CDU (Hiristiyan Demokrat Birlik) Partisi Genel Sekreteri Roland Pofalla`da “Buna gerek yok. Biz zaten Türkiye`ye İmtiyazlı ortaklık öneriyoruz” demiş.

 
Bu arada; CSU`yu sarsan ve Edmund Stoiber`in Genel Başkanlığı bırakmasına kadar giden yolu açan ve şimdi de, yine sadece Bavyera Eyaleti’nde var olan FW (Serbest Seçim Birliği) ile seçimlere girecek olan Gabriele Pauli`de referandum önerisini desteklermiş.
Şimdi bütün bu olanlara bakınca, bazı noktaları gündeme getirmek gerek diye düşünmeden edemiyor insan…
Her nekadar; geçtiğimiz yıl iki kez yapılan Hessen Eyalet seçimlerinin ilkinde, bir önceki dönem seçimlerinde kazandığı oyların, yabancıları dışlayan bir seçim propagandasından kaynaklandığını sanan CDU`lu Roland Koch, bu defa da, suç işleyen yabancı gençleri gündeme taşıyan bir seçim propagandası uyguladıysa da, %12 oy kaybına uğrayınca, ikinci seçimde yabancıların konusunu ağzına bile almadı. Ama görülüyor ki; bazı partiler ve politikacılar bu derslerden bir hisse çıkartamamışlar ve hala aynı hataları tekrarlamakla netice elde edeceklerini sanıyorlar.
Sayın Roland Pofalla`da, aklınca dengeyi sağlayacak ya…! Ne şiş yansın, ne kebap misali, Türkiye`ye “İmtiyazli Ortaklık” teklif ettiklerini belirterek, bunun yeterli olduğunu söylüyor. Peki adama sormazlar mı? “Muhterem; sayın Angela Merkel`de seçimden önce aynı şeyi söylüyordu ama, acaba neden sonradan “Devlet Politikası” gerekçesinin ardına sığınmak zorunda kaldı? Türkiye `ye imtiyazlı ortaklık teklif ediyoruz diyorsunuz da, bu teklifinizi Türkiye onun AB üyeliğini destekleyen ülkeler kabul ettiler mi, ediyorlar mı, edecekler mi..? Böyle bir umudunuz mu var..? Ayrıca; şu CDU`lu veya CDU`da politaka yapan arkadaşlardan bir teki bana, şu “İmtiyazli Ortaklık” ne neme bir iştir, nerde başlar, nerede biter anlatabilir mi..? Bazı kesimler için çok hoş ama bir o kadar da boş bir laf olmanın ötesinde nedir bu garip ortaklık? Eğer bir imtiyazlı ortaklık söz konusu ise, Türkiye zaten 1996`dan bu yana, yıllık 10-12 milyar dolar açık vererek, Gümrük Birliği denen, daha önce ve daha sonra, tam üye olmamış hiç bir ülkenin kabul etmediğini kabul ederek, bu hakkı kazanmış…. Daha ne İmtiyazı? Ayrıca; Almanya`nın ve Fransa`nın hiç duymak istemediği, ancak birçok ülkenin uzun zamandır çıkartmak isteyip de çıkartamadığı çatlak sesler, AB dönem başkanlığını yürüten Çek Cumhuriyeti`nden çıkmaya başladı ve aslında bu sesler gelecekteki çatlamanın sesleri olabilecek nitelikte… Ne diyor Çek Cumhuriyeti..? ” Sovyetler Birliği ” döneminde, Moskova`dan gelen emirleri dinlerdik, şimdi de Brüksel`den gelenleri dinlemek zorunda kalıyoruz, arada fazla bir fark yok.” Bu sözler Almanya ve Fransa için hazmı zor demir leblebiler gibi… Brüksel`de, Almanya ve Fransa`nın kendi çıkarları doğrultusunda AB`ye yön verdikleri ise artık herkesin malumu… Beri taraftan; 27 AB üyesi ülkenin, son ekonimik kriz ve yardımlar konusunda yaptıkları toplantı tam bir fiyaskoyla neticelenmişken, üstelik bu ikili 2008 yılında tüm AB`nin güvenliğini tehlikeye atacak stratejik yanlışlıklar yapmışken, Almanya`da hiç bir sağduyulu politikacının, Türkiye üzerinden bile olsa, AB politikalarına girmemesi gerekirdi… Ancak büyüklük kompleksi işte böyle bir şey… Adama ” Fil gibi büyüksen filliği bil, git ormana. Çayıra bayıra… Ne işin var züccaciye dükkanında? ” diye sormazlar mı..?
İnsanlar Alman vatadaşlığına geçmiş bile olsalar, onların geldikleri ülkeyi, ana vatanlarını, böylesi provakatif bir biçimde ve kamuoyunda dışlayıcı, küçük düşürücü söylem ve eylemler, bu ülkede ” Uyum ” politikalarını destekler mi, köstekler mi? Ya, yatıp kalkıp uyumdan söz etmeyin, ya da Türkiye ve Türkleri seçim malzemesi yapmaktan vazgeçin, demezler mi insana..!
Ortada, Almanya ve Fransa`nın, Türkiye`yi karar mekanızmalarından uzak tutma inadından dolayı, bir türlü tam olarak hayata geçirilememiş bir ” Avrupa Ordusu ” konusu varken… Efendim… Bu Avrupa Ordusu NATO imkanlarını, ordularını, üye ülkelerin topraklarını kullanabilecek, ancak AB`ye tam üye olamayan ülkeler yapılacak operasyonlar konusunda söz sahibi olamayacaklar… Yani; Türkiye`nin ordusu ve toprakları kullanılabilecek ama ne yapılacağına dair verilecek kararlar doğrultusunda, Türkiye söz sahibi olamayacak…Türkiye`de anında bir karşı soru ile cevablarını vermişti… ” Efendim sayın valideleriniz bir zamanlar acaba Avrupa güzelleri mi seçilmişlerdi..? “
 
Tabii konuya bir de ironik bakmak mümkün..! 50 yılı aşkın süredir, Almanların gözünde bayraklaşmış olan, Alman Mark`ını bırakıp Euro`ya geçerken referanduma gitmeyen Almanya, Türkiye`nin tam üyeliğini referanduma sunmakla, bu konuyu kendi halkı için, başta Almanya olmak üzere 17 AB ülkesinde geçerli ortak para biriminden daha önemli buluyor…Öyle mi..?
Evet; denebilir ki ” Efendim bu partiler küçük…” Eh… Sinek de küçük ama miğde bulandırır ve bu tip girişimler de birçok Türkün ve Türkiye`nin miğdesini bulandırıyor doğrusu…
Ancak; bakıyorum da, zırt pırt ortaya çıkan sivil toplum örgütlerinden ses yok…
Kocaman bir tıııııssssss…
Kalın sağlıcakla efendim…
  
M.Deniz Olcayto

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.