SILA YOLU

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SILA YOLU

Frankfurt’tan pazar sabahı 06.30 da arabayla yola koyulduk.
Cumartesi yerine pazar yola çıkmamızın yararını yola çıkar çıkmaz yaşadık.
Yollar araç bakımından çok tenhaydı.
Cumartesi saat 22.00 de başlayıp, pazar saat 22.00’ye kadar TIR yasağı trafiğin akışını daha da kolaylaştırıyor.
Almanya’yı Regensburg –  Passau yönünde giderek   Avusturya’ya ulaştık.
Avusturya’da otoyollar için Vignete zorunluluğu var.
Sınır girişinde Vignete gişesinden hem Avusturya hem de Macaristan için Vignete almak olanaklı.
Vignetesiz yolculuğun cezası çok fazla. O nedenle unutmamak gerek.
Eğer unuttuysanız, benzinliklerden de Vignete alabilirsiniz. 
Avusturya girişinde gümrük kontrolü yapılmıyor.
Ama Almanya’ya giden araçlar tek yola indirilen ve silahlı sınır polisleri tarafından denetlendiği için uzun araç kuyruğu oluşturuyor.
Almanya’ya dönüş için Macaristan yönü yerine Hırvatistan yönü daha sıkıntısız olabilir.
Avusturya- Macaristan arasını sorunsuz ve akıcı bir trafik ortamında tamamladık.
Macaristan girişinde pasaportlara şöyle bir bakılıyor ve rahatça sınırı geçiyoruz.
Yine Avusturya- Almanya yönü çok sıkı denetim nedeniyle uzun araç kuyruğu var ve bu sınırdan geçmek için saatlerce beklemek zorunda kalınıyor.
Macaristan yolunu da rahatlıkla bitirdikten sonra Sırbistan’a ulaştık.
Sınırda pasaport kontrolü çabuk bitti ve Belgrad’a doğru yola çıktık.
Yollar tenha idi ve Belgrad’ı biraz geçtikten sonra geçen yıl gecelediğimiz otele geldiğimizde saat 21.00′ i biraz geçiyordu.
Arabalarımız park ederken park bekçisi  geldi.
Bizi tanıdı. Odamıza alacağımız eşyalarımıza yardım etti.
Deliksiz bir uykuyla sabah 06.00 da uyandık. 
Eşyalarımızı arabaya yükledikten sonra kahvaltımızı yaptık.
Türkiye’den İngiltere’ye İngiliz plakalı araçlı bir işadamı vatandaş Bulgaristan’ da polisin keyfi durdurmasını, hız sınırını aştığı için ve 400 Avro ceza ödemesi gerektiğini  anlattı. 
Vatandaş,”hız sınırını aşmadığını ve  bu nedenle parayı ödemeyeceğini, karakola gitmeyi” önerdiğinde polis ”tekrar sınıra gidip orada derdini anlatmasını” önerince, 50 Avro rüşvetle yola devam ettiğini anlattı.
Bu durum bizim de başımıza gelmişti.
Böylesi olaylarda vatandaşların elçilik veya konsolosluklara olay yerinde telefon etmeleri gerekir. 
Ciddi tavır konulduğunda polis haksızsa geri adım atıyor. 
Biz Bulgaristan’da bir sorun yaşamadık.
Sofya’dan sonra Kapıkule’ye kadar otoyol var. 
Sofya’dan Svilengrad yönüne devam edilecek. 
Yeni yol bağlantısı döner kavşaktaki tabelalara dikkat etmek gerekir.
Kapıkule’ye de sorunsuz olarak, Bulgar gümrüğünden rahatlıkla geçip, Türkiye’ye giriş yapıyoruz. 
Pasaport kontrolü ve araç giriş işlemleri az araç girişi nedeniyle rahat geçiyoruz.
Araba ile Türkiye’ye giriş yapan vatandaşlar, isterlerse iki yıl arabasını Türkiye’de kullanabiliyorlar. 
Ama altı ay Türkiye’de kaldıktan sonra yurtdışına  çıktıklarında arabaları yurtdışında 185 gün kalmak zorunda.
Arabanızla yurtdışına çıktıktan sonra uçakla Türkiye’ye gelirseniz, geri dönüşünüzdeki tarihten sonra arabanıza  185 gün bekleme zorunluluğu yeniden başlıyor.
Kolaylık getirildi diyorlar ama o kolaylığı anlatacak yetkili bulamadık.
Türkiye’de hastanız, düğününüz, cenazeniz olması durumunda  örneğin Mart ayında uçakla Türkiye gelmeniz durumunda o kural geçerli Mart ayından itibaren arabanız 185 gün daha yurtdışında beklemesi gerekir.
”Çözüm nedir?”  diye sorduğunuz da yanıt; ”Türkiye’de araba satın alın!”…
Kapıkuleden bir an önce yola koyuluyoruz.
Ama içinizi bir hüzün kaplıyor.
Bizim tutucuların çoğunlukla ”gavur” ya da ”kafir” diye aşağıladıkları altı – yedi ülkeyi  geçtik.
Bu ülkelerin dağları, şehir yakınları yemyeşil  ormanlarla kaplı.
Şehir içinde, park yerlerinde, yol kenarlarında ne naylon poşet ne de bir tane olsun pet şişesi görmedik.
Türkiye’ye girdiğimizde park yerlerinde, yol kenarlarında, şehir içlerinde poşetler, pet şişeleri, çöplerle dolmuş.
Yeni İslamcıların hırsızlık parasıyla yapılan Haccın kabul edilmesi fetvası , İslam’da rüşvet vardır fetvasını verirken;
”Temizlik imandan gelir! Kuralının tedavülden kaldırıldığını;
Park yerinde namazını kılan takkeli vatandaş, içtiği suyun pet şişesini çimenlerin üzerine fırlatmasıyla tanık olduk.
Eskiden olsa müdahale edince utanır pet şişesini alır atardı.
Ya da itirazında çevredekiler de sözle haddini bildirirdi.
Şimdi  kindar bir bakışla;
”Ukalalık etme! ”
Sözün bittiği yer…
Hoş bulduk!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.