PARLAMENTER SİSTEMDEN BAŞKANLIĞA GEÇERKEN

ABONE OL
11:49 - 23/10/2020 11:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

PARLAMENTER SİSTEMDEN BAŞKANLIĞA GEÇERKEN

Doksan yılı aşkındır kör topal Parlamenter bir sistemle yönetilen Türkiye kişiye özel olarak Anayasasını değiştirerek, başkanlık sistemine geçmeyi tartışıyor ve bu konuda sağ olsun Devlet Bahçelinin, MHP`nin de yardımlarıyla bayağı yol aldı.

Nedir bu Başkanlık Sistemi? Dünyanın hangi ülkelerinde var bu Sistem ve neden ısrarla Tayyip Erdoğan Başkan olmak istiyor?

Peki dünyada parlamenter sistemden demokratik yollarla başkanlık sistemine geçen başka bir ülke oldu mu? Olduysa, sistem değişikliği ne gibi sonuçlara yol açtı?

Dünyanın önde gelen Siyasi Analistleri gelişmiş, demokratik ülke olup da parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçen ülke bulunmadığını, olmadığını söylüyor.

Sadece Afrika’da birkaç ülkenin bu sistem değişikliğine gittiklerini söylüyor.

Türkiye bir Afrika ülkesi mi peki hayır!.  Ama öyle yapılmak isteniyor. Cumhuriyetin çığır açan Arap ülkeleriyle aramızda büyük farkı ortaya çıkaran, yaratan ve onlardan bizi çok daha ileriye götüren tüm Reformlar, kazanımlar bir bir elden gidiyor.

İnsan iyiyi verip kötüyü nasıl alır? Aklım ermiyor. Gelen sistem Cumhuriyetin eline su bile dökemez. Kişiye göre devlet sistemi değiştirilmez. 

Tüm yetkileri bir kişiye devretmek, „gücün merkezileştirilmesi planı” ülkeye yapılacak en büyük yanlışlardan biridir.

Bu sistem gelirse millet millet denilen o insanların temsilcilerinin seçildiği, toplandığı meclis çok zayıflatılacaktır.

Başkan Parlamentoya hesap vermeyecek, herkesi o atayacak ya da görevden alacaktır.

Yani denge ve denetleme mekanizmaları devreden çıkacaktır. Bunun demokrasiyle uzaktan yakından alakası yoktur.

Bir sonraki yolda burada Diktatörlüktür.

Oysaki doğru ve kolay olanı barış, huzur, refah ve dünya devletleri arasında saygınlık kazanmak için tam tersi yapılmalıydı. Anayasa değişecekse bu tüm partilerin, büyük Sivil Toplum Kurumlarının da katılımı ve desteğiyle sağlanabilirdi. 

Özellikle çok dilli, çok kültürlü farklı etnik grupların birlikte yaşadığı iç göçün hiç durmadığı bizim gibi ülkelerde, kutuplaşmış, bölünmüş toplumlarda uzlaşı kültürü baskın olmalıdır. Aksi yıkımdır, krizlerdir.
Bugün meclisteki sayısal çoğunlukları nedeniyle hükmedenler, hukuku siyasileştirenler, sistemi değiştirenler, muhaliflere yaşamı zindan edenlerin belki de çok kısa bir süre sonra bu hukuka, demokrasiye onlarında ihtiyacı olacaktır.

Bu arada Türkiye’de var olan inkâr ve imhacı politikaların sonucu parti yöneticilerini, milletvekillerini, aydınları, gazetecileri zindanlara atanlar muhalif medyaya da savaş açmışlardır. Birçok gazete, haber sitesi kapatılmış, RTÜK TV 10, IMC TV, Hayat TV ve Yol TV’yi siyasi kararlarla sanki babasının malıymış gibi Türksat uydusundan atmış, uydu yayınlarını durdurmuştur. 
Bu yapılanlar suçtur ilerde yargıya götürülecek şeylerdir. 

Bunu şiddetle kınıyoruz. Belirli kitlelerin, insanların haber alma özgürlüğü bu vesileyle kısıtlanmıştır. Uyduda o kadar Fuzuli TV kanalları var ki bu saydığım kanallara gelene kadar akşam olur. 

Uydudan çıkarılan bu TV kanallarının kek suçu muhalif olmaları, ezilenden yana tavır almalarıdır. Şu anda İktidarı elinde bulunduranlar her şeyi ben bilirim edasından vazgeçmeliler.

Muhalif olanlara onların eleştirilerine de kulak vermeliler. Sürekli Kulak tıkamak ya da tıkanması diktatörlüğe giden yolun en keskin viraj noktasıdırÇ

Dileğimiz Cumhurbaşkanı ve Başbakana en yakın çevrelerinden birilerinin çıkıp uyarması, ikaz etmesidir.

Yoksa Türkiye aynı Transatlantik gibi güzel bir gemi ama bu gemi su alır batarsa hepimiz içindeyiz hepimiz fareler gibi boğulup gideceğiz bilinsin. 

Yapmayın, etmeyin yanlıştan dönün beyler. Çünkü Ülke, sosyal ve toplumsal barış pamuk ipliğine bağlı duruyor. 

Kurtuluş reçetemiz, adalet, eşit haklar, barış, huzur ve kardeşliktir!
Aşk ile…

Mehmet Tanlı 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.