PARİS’TEN ”GAVUR” MUHABBETLERİ

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Münih havalimanından Paris’e uçmak üzere güvenlik kontrolünden geçiyoruz. Önümdeki teyzenin kontrol sonrası ay yıldızlı pasaportunu bantta unuttuğunu görünce uyardım.

Teyze: ”sağol evladım, bu ”gavurlar” insanda akıl mı bırakıyor. Bunların yaptıkları gontrol değil “gavur” eziyeti”.

Paris’te metrodan indik, Eyfel kulesine doğru akan kalabalığa kapılmış gidiyoruz. Bizim vatandaşlardan oluşan yaklaşık on beş kişilik bir grup görüyorum. Anladığım kadarıyla Paris’te oturan aile başka bir Avrupa kentinden misafir gelen akrabalarını gezdiriyor. Parisli vatandaşımız misafirini sokakları dolduran ve Eyfel kulesi maketleri satan seyyar satıcılar hakkında bilgi veriyor: ”sen bunları buraları polis bastığında görcen, guyruklarnı apış aralarına alıp ”gavur” iti gibi gaçıyorlar”.

(c) Ahmet İNCEL Kulenin altında uzun kuyruklardan birinde sıra bekliyoruz. Çoğunluğunu siyahilerin oluşturduğu ve turistlere bir şeyler satmaya çalışanlardan bir kaçının da bizim Parisli gençlerden olduğunu gözlemliyorum. Biri diğerine bağırıyor ”Cem bir şeyler satabildin mi? Bende tık yok. Ulan bu ”Gavurlar” amma pinti ha. Bir Euro’ya bile gıyamıyolar”.

Kulenin ikinci katındayız. Üçüncü kata çıkmak için asansör önünde sıra bekliyoruz. Aksanlarından doğu illerimizden geldiklerini sandığım bir orta yaşlı ve üç genç vatandaşımız da arkamızda sıra bekliyor. Yüksek sesle yapılan bir sürü müstehcen sohbet sonrası orta yaşlı olan gençlere ”ulan bu ”gavurlar”a bakın nasıl da düzgün sıraya giriyorlar. Bu ”gavurların” disiplini halkımızda olaydı çoktan hedefimize ulaşmıştık”.

Kuleden çıktık, önündeki yeşil alanda bulunan banklara oturduk. Yan ve karşı banklarda bizden hacı amcalar ve teyzeler grup halinde oturuyorlardı. Sanırım kuleye çıkan çocuklarının geri gelmelerini bekliyorlar. Hacı teyze kuleye çıkmasına izin vermeyen eşine sitem ediyordu. Hacı amca ”ne etcen gız oraya çıkıp ta. Başın göğe mi ercek. Bizim 13 Euro’yu da ”gavur” etcen”.

Otele dönmek üzere bindiğimiz metroda, iki yakışıklı Türk gencinin sohbetine kulak misafiri oluyorum. Paris’te yaşadıklarını sandığım deri ceketli gençlerden biri arkadaşına dert yanıyor ”godumun ”gavur” gızı. Ulan saatlerde dil döktüm, ”gavur” inadı duttu, he demedi yahu…”.
(c) Ahmet İNCEL

Ertesi gün Dünyanın en önemli müzelerinden Louvre müzesini gezerken hiçbir içinde ”Gavur” kelimesi olan sohbete kulak misafiri olamadım. Büyük bir gururla gezdiğim ve ”Gavur” İzmir’den getirilmiş eserlerin sergilendiği arkeoloji sergisinde bile…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.