“MUHAFAZAKÂR..!” ÖYLE Mİ..?

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Lütfen nedenlerini sormayın..! Ama siz sormadan ben bunun gecikmiş bir yazı olduğunu kabul ederek, gecikmeden dolayı özür diliyorum. Her yazıyı, yazıldığının hemen ardından redaksiyona geçmek mümkün olmuyor ve zaman, zaman böyle karambole gelebiliyor. Yine de okuma zahmet ve nezaketini gösterdiğiniz için teşekkür ederim..!

Otur oturduğun yerde, ne işin var böyle gazete gazete dolaşıyorsun? Otur. Otur da bey zannetsinler yahu. Hala rahat durmuyorsun, 87 yaşında hala ortalığı karıştırıyorsun..! “
 
Bu sözleri sarf eden kişi ” Muhafazakâr ” olduğunu iddia eden bir partinin Genel Başkanı. Başka milletler muhafazakârlıktan, başka şeyler anlayabilir ama Türk milleti, ” Muhafazakâr ” denildiği zaman, en azından, geleneklerine saygılı olmayı anlar. Sizce; bu sözleri söyleyen genç bir insanın, kendisinden çok daha yaşlı, aynı meslek ve konumda kendisinden çok daha tecrübeli ama hayatı boyunca ” Muhafazakâr ” olarak anılmış bir kişiye söyleyebileceği sözler midir..? Bu saygısız ifade tarzı, Türk muhafazakârlığına yakışır mı..? Ne demek 87 yaşına gelmiş bir bilge kişiye Sen diye hitap etmek..? Hele, hele ” Otur oturduğun yerde ” sözü, sizce bir Türk muhafazakârına yakışıyor mu..? ” Otur. Otur da bey zannetsinler ” Ne demek bu..? Yani; sen Bey veya Beyefendi değilsin ama, oturur ve susarsan belki insanlar seni Bey zannederler..! Bu bilge kişinin 87 yaşında söylediklerine hala kulak verecek çevreler bulunuyorsa, yukarıdaki saygıdan yoksun sözleri sarf eden muhafazakâr kişinin oturup birkaç kez düşünmesi ve gerekirse kapalı kapılar arkasında, gerekirse açıkça, bu bilge kişinin fikir, düşünce ve tecrübelerinden yararlanarak, yönettiği ülkenin ve kendi partisinin selameti için faydalanması mı doğrudur, yoksa böylesi saygı yoksunu ve yukarıdan bakan bir tavır ile, sanki bir çocuğu azarlar gibi konuşması mı..? Bu neyin göstergesidir..? Bence; her şeyden önce tahammülsüzlüğün, her şeyin en doğrusunu ben bilirim megalomanisinin ve kendisini, muhafazakârlıkla asla bağdaşmayan saygıdan uzak bir çizgiye çeken şakşakçıların kurbanı olduğunun, göstergesidir…
Ben şahsen, o 87 yaşındaki bilge kişiyi yakından tanımış, evinde oturup kayınbiraderi Ali Demir Şener ile uzun yıllar arkadaşlık etmiş, çay içmiş yemek yemiş bir kişi olarak bu biçimde bir hitabı içime sindiremedim. Hele, hele kendisini ve partisine Muhafazakâr olarak niteleyen, ahlak ve gelenek tellallığı yapan, kendi eşinin olduğu gibi kabinesindeki bütün bakanlarının da eşlerinin başı örtülü olmasına dikkat eden, tüm devlet kurumlarına atanan üst düzey yöneticilerde de aynı özellikleri arayan, kendisine ve partisine başka tanımları yakıştıranlara şiddetle karşı çıkıp ” Biz ne o yuz, ne bu. Sadece geleneklerine bağlı MUHAFAZAKÂR insanlarız ve halkımızın büyük çoğunluğu da böyledir..! ” diyen bir kişinin, babası yaşındaki bir insana bu şekilde ve kamuoyu önünde hitap etmesi, sizce Muhafazakâr bir kişiliğe yakışıyor mu..?
Peki..! Ya şu sözlere ne demeli..?
Artistlik yapma lan..! Al ananı da git..!
Ben, yaşam sürecim içeresinde kendisini Muhafazakâr, yani siyasi yelpazede ortanın sağında niteleyen birçok politikacı gördüm, yaşadım. Örneğin Demokrat Parti… Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes… Ne o günlerin gazetelerinde, ne de, zaman, zaman Ankara Radyosundan yayınlanan TBMM naklen yayınlarında, bu kişilerin muhalefet partili milletvekillerine veya ana muhalefet partisi lideri İsmet İnönü’ye SEN diye hitap ettiklerine tanık olmadım. Aslında; deselerdi de kimse yadırgamazdı, çünkü yıllar, yılı aynı partinin çatısı altında birlikte olmuşlar ve hatta birlikte çalışmışlardı…27 Mayıs 1960 tarihinden sonra kurulan Yassıada Mahkemeleri… Açın arşivlere bakın. Bu kişileri suçlayan ve sonunda da idamlarını talep eden savcının bile, bir defa olsun, suçladığı bu kişilere SEN diye hitap ettiğine rastlayamazsınız…
Daha sonraki yıllarda, Demokrat Parti’nin devamı olan, Muhafazakâr Adalet Partisi ve Süleyman Demirel ile İsmet İnönü ilişkileri… Ben hiçbir şekilde bu insanların bir birilerine SEN diye hitap ettiklerini hatırlamıyorum. Sonrasında Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit ilişkileri..! Bırakın; Bülent Ecevit’in Türk siyasi literatürüne kazandırdığı Sayın kelimesini, zıtlaşmaları, karşılıklı sert muhalefetleri ve uzlaşmaz tutumları ile Türkiye’yi 12 Eylül´e getiren bu iki liderden, ne Süleyman Demirel ne de Bülent Ecevit, siyasi muhataplarına SEN diye hitap etmemişlerdir…
Peki..! Şu ifade sizce neyi kabullenmektir acaba..?
Hala rahat durmuyorsun, 87 yaşında hala ortalığı karıştırıyorsun..!
Genç, dinamik ve mecliste büyük çoğunlukla iktidarda olan bir kişi, kendisinden çok daha yaşlı, aktif siyasetten çoktan çekilmiş bir eski siyasinin yaptığı konuşmalardan rahatsızlık duyuyorsa, eksikliği kendisinde araması gerekmez mi..? O kişinin karıştırdığı ORTALIK, bir dangalaklar topluluğu mudur ki, 87 yaşına gelmiş, aktif siyasetten çoktan çekilmiş, siyasi yaşamının son 7 yılını da, tarafsız olmayı, sadece Türkiye’nin yüksek çıkarlarını korumayı gerektiren bir görevde, Cumhurbaşkanlığı makamında geçirmiş bir kişinin, söyledikleri ile karışsın..? Bu olsa olsa, iktidarını kaybetmekten korkan bir insanın, her türlü saygı kuralını, gelenekleri ve Muhafazakârlığın gereklerini bir tarafa bırakarak, en iyi savunma saldırıdır düşüncesi ile oluşan bir saldırma refleksi olabilir…
Dikkat edin…! Bugün aynı makamda, yukarıdaki sözlerin sahibi kişinin ” Beraber yürüdük biz bu yollarda ” dediği bir dava arkadaşı oturmaktadır ve kendisi de, Başkanlık Sistemi adı altında, çaktırmadan o makama göz dikmiş bulunmaktadır..
Peki..! Aynı saygı yoksunu ifadelerle, SEN diyerek bu dava arkadaşı kamuoyunda eleştirilse, yukarıdaki sözlerin sahibi, acaba o eleştiriyi yapan kişiye nasıl bakar veya o kişinin akıbeti ne olur..?
Değerli okurlar… Sanırım yıllardır bu köşede yazdıklarımdan artık biliyorsunuz ki, bin tane oyum olsa benden bu zihniyete bir oy çıkmaz… Ama ülkesini seven kişiler olarak açık konuşalım… Genç, dinamik, karizmatik bir lidere, bu kadar bariz hatalar yaptıranlar, ancak ve ancak kendisine çok yakın olan danışmanların yetersizliği, yeteneksizliği veya lideri eleştirmekten, yanlışlarını açıkça yüzüne karşı söylemekten korkanların eseri olabilir… Ama korkunun, ne bu lidere ne de çevresindekilere faydası var…
Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu iktidarında sonu mukadderdir..!
Kalın sağlıcakla efendim…
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.