Yazıya böylesi şüpheli bir başlıkla başlamamın nedeni, yaklaşık 35 yıl önce hem Köln’de mesleğimin eğitimini aldığım, hem de Bonn’da gazetesinde çalıştığım, benim olduğu kadar Almanya’daki hemen, hemen her Türk gazeteciyi mesleğe teşvik eden veya gelişmesinde büyük rolü olan sevgili ağabeyim Erdoğan Olcayto’nun bir sözüdür…” Duyuma dayalı ve en az iki kaynak tarafından doğrulanmamış haber, haber değil dedikodudur… Bunu yapmadan olayı yayınlarsan adın gazeteci değil dedikoducu olur…”
Dolayısı ile, yazıya konu olayı doğrulatmak fırsatım olmadan, olmuş gibi kabul ettiğimden ve daha sonra başka boyutlarının ortaya çıkması sözkonusu olduğundan, yapmakta olduğum hatayı heyecanıma vermenizi diler affımı rica ederim…
Yıl 1986… Avrupa Demokratlar Birliği Toplantı’sı Berlin..Kohl, Teacher, Chirac ve Turgut Özal… Özal zirveden önce ICC’de (5,000 kişi) Avrupalı Türklerle bir toplantı yapmış ve orada da, kendisine daha önce verilen brifinglerde aktarılan konunun ne kadar acil ve hayati olduğunu görmüştür…
Ertesi günü toplantı genel kurulunda ”Türkiye’nin demokrasisi konusunda eleştiri yönetenleri büyük bir anlayışla karşılıyorum…Demokrasilerin temeli seçme ve seçilme hakkıdır…Ama aynı kişilerin, ülkelerinde yıllardır yasal olarak yaşayan Türk vatandaşların, Türkiye’deki seçimlerde seçme ve seçilme haklarına karşı çıkmaları veya kısıtlamaya kalkmalarını ise, aynı anlayışla karşılayabilmek mümkün değildir…” diye bir söz ederek tarihe not düşer… Genel Kurul şoktadır… Helmuth Kohl’un yüzü, sinirden kıpkırmızı olmuştur… Kohl ile yıldızı pek barışmayan Jaques Chirac çaktırmadan tebessüm etmektedir ama Özal ile arası pek iyi olan ama Kohl ile sürekli sürtüşen, Margaret Teacher adeta sırıtmaktadır…
1987 yılı başlarında Türkiye’nin AB’ye üyelik başvurusunun yapılması ( Dışişleri Bakanı Ali Bozer) Ancak; 1987 yılı Türkiye’de, 1982 Anayasası ile 10 yıl yasaklı olan siyasilere haklarının yeniden kazandırılması kampanyaları ile geçer… Referandum… Ve ardından gelen baskın seçim… Bu kargaşada bile Özal, ilk adım olarak, sınırlarda oy kullanılmasını gerçekleştirir…
12 Şubat 1992 yılında Berlin’e gelen ve bir ”Halk Konferansı” veren Bülent Ecevit, DSP’nin konunun takipcisi olacağını ve TBMM’de grup kuracak güce ulaştıklarında mutlaka konunun halli için gerekli girişimlerde bulunacaklarını açıklar…1995 yılının yaz tatili öncesi TBMM’de Anayasa değiştirilir, yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına ”OY ” hakkı tanınır ( O gün bu gündür, neden oy hakkı da, adıyla sanıyla Seçme ve Seçilme Hakkı değil diye yırtınır dururum ) ve 450 milletvekilliği, 50’si siyasi partilere aldıkları oy oranında ”Türkiye Milletvekilliği” olarak, 50’si de ”Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına” olmak üzere, toplam 100 adet artırılarak 550’ye çıkartılır…
Aynı yılın sonlarında, ” Gümrük Birliği ” rüzgarını yelkenine doldurduğunu hesap eden Çiller erken seçime gider…Bu seçimlerin, yurtdışında yaşayan Türklerin katılımı olmadığı için Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan Bülent Ecevit, seçimlerin iptali için Anayasa Mahkemesine gider…Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, aralarında daha sonra Cumhurbaşkanı olacak, Ahmet Nejdet Sezer’in de altında imzası olan gerekçeli metni açıklar…
” Zaman yetmezliğinden dolayı, değişen Anayasa hükmüne uygun yasalar çıkartılamadığı için Bir Defaya Mahsus Olmak Üzere, iptal talebi reddedilmiştir…” Daha sonra neler gördük neler…! ANAP + DSP koalisyonundaki çalışmalar…1997 AB zirvesinden önce Helmuth Kohl’ün Mesut Yılmaz’a yaptığı yakışıksız ayak oyunları…DSP+ANAP +MHP koalisyonunda, Yurtdışında Yaşayan Türklerden Sorumlu Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun inanılmaz çabaları ve başta Almanya olmak üzere, bazı Avrupa ülkelerinin bastırması ile konunun TBMM Dış İlişkilerKomisyonu’ndan geri dönüşü…Falan…1995 – 2008…13 yıl ne seçimler geldi, ne seçimler geçti..! Şimdi siz benim yerimde olsanız, aşağıda mahreç göstererek aktaracağım habere ne derece inanırsınız…? Siz de ” Mi…! Acaba…? ” demez misiniz..?
23 Mart 2008 Pazar… Hürriyet Internet sayfası… Yalçın Bayer…
Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının oy kullanabilmesine ilişkin değişiklik yasası, dünkü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlandı…
Kalın sağlıcakla efendim.
M. Deniz Olcayto
