LİDER Mİ-AKTÖR MÜ YENİ BİR FÜHRER Mİ?

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
LİDER Mİ-AKTÖR MÜ YENİ BİR FÜHRER Mİ?

Nabi Avcı; ”Tayyip Bey iyi oyuncudur, senaryo yazılıp eline verildiğinde rolünü iyi oynar.” Diye övgü dizmişti.
Bir senaryo yazılmış, oyuncu olarak O’na bu rolü oynama görevi verilmişti.
Konuşmalarını dönüşümlü olarak, çevresine yerleştirilmiş. değişik kişiler yazıyorlar O’da tekniğin yardımıyla aynada rol yaparak okuyordu.
Bazı zaman yazılı metinlerin dışına çıkıp kafadan bir şeyler söylüyor, başka zaman o konuşmayı unutup önceki söylediklerini yalanlayacak tam tersi sözler söyleyebiliyordu.
Kendini dünya lideri olarak görürken bir sürü çelişkili, önceki söylediklerinin tam karşıtı sözler söylediğinin farkına bile varmıyordu.:

-NATO’nun Libya’da ne işi var? Böyle saçmalık olur mu?
-NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tescil ve tespiti için oraya girmelidir.

-Topraklarımızda Kürecik Füze Savunma ve Radar İstasyonu düşünülüyorsa bu kesinlikle bize verilmeli. Aksi takdirde böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.
-Kürecik Füze Savunma ve Radar istasyonu sisteminin tamamıyla NATO’da olması gerektiğini söyledik.

-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak bu yalan. Koskoca bir yalan.
-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bunun tartışması olur mu?

-Avrupa Topluluğu Hıristiyan Katolik devletler topluluğudur. Zaten ona girmeyeceğiz.
-Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde meclisimiz bir çok çalışmayı gerçekleştirmiştir.

-Hükümet interneti yasaklıyor, internete yasak getiriyor diye yaygara koparanlar var.
-Tivitır mivıtır hepsinin kökünü kazıyoruz. Bu milleti You Tube’a yedirmeyiz.

-Hem laik hem Müslüman olunmaz.
-Tayyip Erdoğan laik bir devletin başbakanıdır.

-Demokrasi bizim için amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.
-Demokrasi hoşgörü kültürüdür.

O, rolüne kendisini öylesine kaptırıyordu ki kendini gerçekten eşsiz bir lider olarak görüyordu.
Çevresini çevirmiş dalkavuklar dışında kimse ona gerçeği söyleyemiyordu.
Her geçen gün hırsları, kompleksleri arttıkça artıyordu.
Çevresinde onu frenleyecek kadrolar dışlanmış,yalnızlaşmış,Türkiye  tüm komşularla düşman bir ülke konumuna getirilmişti.
Çevresinde çağdaşlığın Ç’si olmayan ilkel bir Suudi Arabistan Krallığı
Aşiret görgüsüzlüğündeki bir kabile devletçiği Katar Emirliği
Zamanında barınaklarından TC pasaportları sayesinde çıkabilen Barzani ‘den başka dostu kalmayan bir Kifayetsiz Muktedir ya da Kifayetsiz Muhteris’i  yarattılar.
Suudi Arabistan dönüşünde bir gazetecinin (danışıklı) bir sorusunu:
“Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şu an zaten dünyada bunun örneği var geçmişten bu yana da var. Yani Hitler Almanya’sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz.” 
Başka ülkelerde de görürsünüz.” Diye yanıtlamıştı.
Dünya basınında bu Hitler özlemciliğine tepkiler üzerine yine çevresi tarafından sözlerinin çaptırıldığı veya şanssız bir benzetme ya da bir GAF olarak düzeltilmeye çalışıldı.
Aslında RTE sözlerinde içtenlikliydi. O bir Hitler olmak istiyordu.
Hitler onbaşılıktan seçimle iktidara gelmiş FÜHRER olmuştu.
Mussolini iki kez okuldan kovulmuş, askerlik yapmamak için ülkesinden kaçmış,ama zamanla o da seçimle iktidara gelip DUCE olmuştu.
Hitler, Alman kapitalizminin, Yahudi sermayesinin, Mussolini İtalya sermayesinin desteği ile ülkelerinin  daralan pazarına yeni pazarlar açtırma amacıyla iktidara getirilmişti.
Kifayetsiz Muhteris ise ABD emperyalizminin İslam Petrollerine el koymak için görevlendirdiği bir senaryo oyuncusudur.
Muhalefeti oyuna getirmek için yeni anayasa ile Hitler benzeri  BAŞKANLIK elde edeceğini hesaplamaktadır.
Faşizme geçişin en kestirme yolu başkanlık sistemidir.
Yeni bir anayasanın amacı faşizme uluslararası zeminde meşrutiyet kazandırma hilesidir.
AKP, muhalefeti meclis içinde tutmak istemekte ve toplumsal muhalefeti önleyerek meclis dışında bir antifaşist bloklaşmayı önlemek istemektedir.
Bugün Başkanlık sisteminin istendiği ülkelerde baskıcı iktidarlar vardır.
Anayasa değişikliği ile rejim değişikliği hedeflenmektedir.
Amacı gittikçe yoksullaşan halkta hem politik yönden hem de ekonomik yönden bağımlılık yaratmak için her yolu denemektir.
En önemli desteği ise Öcalan ve Bahçeli’nin MHP’sinden almıştır, alacaktır.
CHP’nin bu oyuna gelmemesi gerekir.
Türkiye’nin gereksinimi yeni bir ANAYASA değildir.
Türkiye’nin gereksinimi; 
Anti feodal, anti emperyalist, etnik ayrımcılıktan, inanç ayrımcılığından arınmış, tam bağımsız, Laik, çağdaş bir hukuk devleti olmaktır.
Bu nedenle CHP’nin TBMM’sinde bu hedeflerde işbirliği yapacağı bir irade, bir parti yoktur.
CHP, halkın önüne geçerek gerçek bir muhalefeti harekete geçirmek zorundadır.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ne ABD’den, ne de Avrupa’dan icazet aldı.
O halkla birlikte canını ortaya koyarak Halk Fırkasının öncülüğünde savaşarak bu ülkeyi yurtseverlere miras bıraktı.
O mirasa da önce CHP sahip çıkmalıdır.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.