LAİKLİK ÜZERİNE

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Eylül 2010 tarihinde Berlin’de gazetecilere yaptığı açıklamada; “ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum. Eğer tehlikede dersek bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem” demişti.

Oysa ülkemizde yıllardan beri laiklik tehlike altındaydı. Özellikle on yıllık AKP döneminde yapılanların hepsi laikliğe aykırı eylemler olarak tarihte yerini almıştır. Üstelik 30 Temmuz 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından AKP’nin “laiklik karşıtı söylem ve eylemlerin odağı olduğu” karara bağlanmıştır. Laik ve demokratik cumhuriyetimizi, “laiklik karşıtı söylem ve eylemlerin odağı olduğu” tescillenen bir partinin yönetmesi ise, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir tutarsızlıktır.

12 Eylül 2010 halk oylaması öncesinde yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “türban sorununu biz çözeriz” diyerek, türban sorununu içinden çıkılmaz bir duruma sokmuş ve siyasi iktidarın yapamadığını yapmıştır. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre siyasal İslam’ın simgesi olan türbanın yükseköğretimde yasak kararı devam etmektedir. Anayasa’da tanımını bulan laiklik ilkesi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarında da vurgulandığı gibi, siyasal İslam’ın simgesi olan türbana geçit vermemektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de türban yasağının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve inanç özgürlüğü ile eğitim alma hakkına ilişkin düzenlemelerine aykırı olmadığına karar vermiştir. Demokrasi ilkesi yönünden başkalarının hak ve özgürlükleri ile kamu düzeninin korunması amacıyla getirilen bu yasağın meşru olduğunu karara bağlamıştır.

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, türbanlı öğrencileri sınıfa almadığı gerekçesiyle açılan davada, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13 Eylül 2012 tarihinde verdiği karar sonucunda iki yıl bir ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Halbuki öğrenciler derse girmiş, Pekünlü sadece türbanlı olarak derse girdikleri için tutanak düzenlemiş ve görüntüleyerek, dekanlığa göndermiştir. Türbanlı öğrenciler, ifadelerinde derslere alınmadıklarını söylemişler ve mahkeme de türbanlı öğrencilerin eğitim hakkının engellendiği savıyla ceza vermiştir.

Prof. Dr. Rennan Pekünlü’ye “eğitim hakkını engellemek” gerekçesiyle verilen iki yıl bir ay hapis cezası Yargıtay tarafından onanmıştır. Yargıtay’ın onama kararında da anayasa hükümleri, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararları yok sayılmıştır. Yargı kararları, yürürlükteki hukuk kurallarına göre değil dönemin politik güç dengelerine göre verilirse, anayasanın ve hukuk devletinin anlamı bitmiştir.

Gelinen noktada hukuka aykırı şekilde derslere türbanlı olarak giren öğrenciler korunurken, hukuku uygulayan öğretim üyesi cezalandırılmıştır. Prof. Dr. Rennan Pekünlü’ye verilen hapis cezasının onanması ile aslında laikliğe hapis cezası onanmıştır. Bu ceza ile laiklik ilkesi bitirilmiştir ve bugün hala bu durum üzerine konuşamayanlar da, bunun baş sorumlularıdırlar.

Rennan Pekünlü ile ilgili olayların gelişiminde Zaman Gazetesi’nin katkısıyla Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın da büyük payı vardır. Tekrar rektör olarak atanmak isteyen Ege Üniversitesi Rektörü, özünde laik cumhuriyeti savunan Rennan Pekünlü sorununu çözebilmek için verdiği talimatlardaki gerçek dışı beyanla anayasayı tahrif etmek, öğrencileri ve öğretim üyelerini suça teşvik etmek, kendi çıkarı için gerçekdışı içerikte resmi evrak düzenlemek ve yargıyı etkilemek amacıyla Cumhuriyet Savcısına gerçekdışı beyanda bulunmak gibi ağır cezalık suçları işlemeyi göze almıştır. Yapılan hukuk tanımazlık sonucunda gerçek dışı beyanlarla Rennan Pekünlü’ye ceza verilirken, Ege Üniversitesi rektörü görevinin başındadır.

Rennan Pekünlü, YÖK’ün ve Ege Üniversitesi yönetiminin sözlü “kanunsuz emrini” dinlememiş, anayasal kuralları ve yüksek mahkeme kararlarını uygulayarak görevini yapmıştır. Rennan Pekünlü’ye hapis cezası verilmesine neden olan bu süreçte, YÖK, Ege Üniversitesi Rektörlüğü, Danıştay, Mahkeme, Yargıtay ve türbanlı öğrenciler anayasayı ihlal suçu işlemişlerdir. Bu olayın asıl suçluları, süreçteki tüm kişi ve kurumlardır. Bu önemli olaya sessiz kalan herkes suçludur. “Kaygılıyız” diye bildiri yayımlayan ve kendilerini aydın sınıfına koyanlardan ses çıkmamaktadır. Laikliğin tehlikede olmadığını düşünen yeni CHP Genel Başkanı’nın sesi duyulmamaktadır.

Yasaları uygulayan Prof. Dr. Rennan Pekünlü’ye ceza verilmesi, demokratik ve laik cumhuriyeti savunanlar ile hukuk devletine bir tehdittir. Ancak tüm tehdit, saldırı ve cezalar bizleri yıldıramaz; cumhuriyet değerleri ile Atatürk ilke ve devrimlerini savunmamıza engel olamaz. Siyasi iktidar ve “ileri demokrasi” adını verdiği ileri faşizmi, örgütlü toplum tarafından yıkılacaktır. Siyasi iktidarın tüm yasaklamaları, yurtseverlerin 5 Ağustos 2013 günü Silivri’ye gitmelerini engelleyemeyecektir..

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.