KİMLİKSİZLERİN ÇIĞIRTKANLIĞI

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Siyasi çekişmeleri, körükörüne destek olmayı ya da köstek olmayı izleyince akla Pavlov’un köpekleri ve refleks kırılması geliyor!

Özellikle TV ekranlarında kırıntı bilgilerle ahkam kesenleri gördükçe, gazete köşelerinde dedikodu yazarlığını aşamamış yazı özürlülerini okuyunca örneklemenin doğru olduğuna insan kanaat getiriyor.

Ünlü Rus fizyolog Pavlov, köpeklerine et verirken zil çalınca ve bunu çok kez tekrarlayınca, zil sesini işittiğinde et görmeden de hayvanın salyası akmaya başlar.

Bu, şartlı reflekstir.
Hayvanın tabiatında olmayan bir uyaran (zil sesi), onu tabiatında olan eti görmüş gibi heyecanlandırmaktadır.

Eğer sürekli olarak zil çalar ama hiç et göstermezseniz bir süre sonra şartlı refleks söner..
Devamın sağlanması için arada bir et gösterilerek refleks pekiştirilmelidir..

Hiç birimiz dünyaya Türk, Meksikalı, Sünni veya Katolik olarak gelmeyiz.
Bunlar bize öğretilen değerler, bir başka deyişle, şartlı reflekslerdir.
Eğer pekiştirilmezlerse zamanla sönerler.

Bir gün Pavlov’un enstitüsünü su basar. Köpeklerin bir kısmı boğulur, bir kısmı da günlerce korkuyla titreşir, çünkü ölümden zor kurtulmuşlardır.

Kurtarılabilenler tekrar enstitüye toplanır.
Pavlov zil çalar, köpeklerde tık yoktur.

Şu müthiş sonuca varır Pavlov:
Ağır travmalar, şartlı refleksleri ortadan kaldırmaktadır.
Hayvan en doğal, en ilkel durumuna geri dönmektedir.

Türkiye’deki siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler peki bu durumda ne oluyor dersiniz?

Türkiye’nin Ergenekon davasını, ıslak imzayı, darbe teşebbüslerini, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suiskast teşebbüslerini, Kozmik odayı tartışıyor. Bu tartışmalardan sonuç alınıyor mu? Hayır. Oysa; Siyaset konuşma yeri değil sonuç alma yeridir. Elinde bu kadar büyük güç varken, bir şey yapamıyor. Halk yap diye oy verecek. Verdi mi arkadaş verdi., Yüzde 47 oy verdi. Nerde sonuç. Efendim yapacaktık ama yaptırmıyorlar diyorlar.

Genelkurmay Başkanı hariç Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, üst kurulların tamamına yakını, bütün bürokrasinin üst düzeyi AKP’li. Milleti oyalıyorlar. Yaptırmıyorlar diyorlar. İstediğiniz her koltuğa oturmuşlar. Hala millete mazeret uyduruyorlar.

Dikkat ederseniz temel konularda halka sormuyorlar. Türkiye AB’ye girsin mi girmesin mi, üslerini ABD’ye kullandırsın mı kullandırtmasın mı, İMF anlaşması yapsın mı yapmasın mı?

Hepsini toplarsanız, geniş halk kitlelerinin iş, aş sorununu örten bir şal olduğu görülür.

Pavlov’un köpeklerindeki gibi ağır travmalarla bizim de şartlı reflekslerimiz yani milli duygularımız ve tepkilerimiz kırılıyor..

Emperyalistler sinsi savaşlarında psikoloji bilimini kullanırlar..
Burada izlenen yol, ABD’nin tehdit olarak gördüğü ulusların milli bilinçlerinin, tarihlerinin ve benliklerinin sorgulanması, aşındırılmasıdır.

Kısacası, Milli Duygu’nun yok edilmesidir etnik psikiyatrinin görevi.
Bir ulusun ulusal bilincini, ulusal duygusunu ve reflekslerini nasıl yok edersiniz? Bunun denenmiş, sınanmış bir yöntemi vardır:

O Milletin tarihsel varlığını sorgulamaya açarsınız, o Milletin tarihini yeniden tartışırsınız.

Mesela Türkler kendilerini kahraman bir millet olarak mı görüyorlar? Türk Milleti’ne ait ne kadar değer varsa onu tartışmaya açıyorlar..

Farkındaysanız son on yıldır tam da böylesi bir dönemden geçiyoruz..
Demokratlık, tartışma kültürü adına neyi tartışıyoruz ve bizden neyi kabul etmemiz isteniyor?

GünüN SözÜ: Herkesi aptal kendini akıllı zannedenin hayal kırıklığı çabuk gelir.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.