KEMERİMİZ SON KERTİKTE

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
2

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Avrupa’nın ikinci, Dünya’nın dördüncü zengin ülkesi Almanya’da zenginlerle yoksullar arasındaki ara 10 yıl içerisinde hızla açıldı. Nüfusun yüzde 10’luk bir bölümü Almanya’nın toplam servetinin yüzde 65’ini elinde tutarken, yüzde 90 ise yüzde 35 ile geçinmek zorunda. Türkiye kökenliler ise yoksulluk sınırında yaşam sürüyor.
Dışarıdan bakılınca bu ülkede herkesin refah içerisinde yaşadığı sanılır. Yoksulluk, işsizlik, eğitim sorunlarının çözülmüş bilinir. Almanya’da işsizlik, yoksulluk ve düşük ücretli işlerde kölelik koşullarında çalışma sıradanlaştı.

Bu ülkede zenginler sermayesini üçe beşe katlıyor. Devlet istatistik kurumunun verilerine göre, Almanya’da toplam para miktarını 10 yıl içinde ikiye katlanarak 8,5 trilyon Euro’ya ulaşırken, bu paranın yüzde 65 i, nüfusun yüzde 10’nun elinde toplanmış durumda. Geriye kalan yüzde 90 ise, paranın yüzde 35’i ayakta durmak zorunda.
Uçurum derinleşiyor
Almanya’da gelirler arasındaki uçurumun 1990’lı yıllardan itibaren hızla derinleşti. Gelir farkı; 1990 öncesine gittiğimizde toplum içinde kimin zengin kimin fakir olduğunu bilemezdiniz. Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü’ne (DIW) göre, 2002-2005 yılları arasında çalışanların ortalama reel gelirinde 1990’lı yılların başına oranla yüzde 4,8 gerileme yaşanırken, aynı dönemde en üstteki yüzde 10’luk kesimin geliri yüzde 6 arttı. Bu oran en üstteki yüzde 1’lik kesimde yüzde 17, en zengin 650 kişide yüzde 35, ultra zengin 65 kişide ise yüzde 53, arttı. Aynı seyir 2005’ten sonra arayı açarak devam etti.

Sermayen her yerde kazanıyor
Son 10 yıl içinde taşeron şirketlerin ortaya çıkısı ile sendikal hareketler zayıfladı. İşçiler, iş güvenliği olmayan, düşük ücretli ve yarım günlük işlerde çalıştırılmaya zorlandı. Almanya’da daha önce iş başı yaptığı işletmeden emekli olurdu. Almanya’da şu günlerde 2,7 milyon işçi her akşam yatışında sabah işini kaybedebileceği endişesi içinde uyanıyor.
Telekeler ve yöneticileri kazanıyor
Almanya’da 1990 sonrası, tekeller karlarını rekor düzeyde artırdığı yıllar oldu. 2011 yılında Alman tekelleri toplam yarım trilyon kar etti.
2010 yılında itibari ile tekel yöneticilerinin maaşlarına ortalama yüzde 22 zam yapıldı. Aynı yıl içinde çalışanlar maaşlarına brüt olarak sadece yüzde 2,2 zam alabildiler.
Ortalama olarak bir yönetim kurulu üyesinin yıllık maaşı 2.92, yönetim kurulu başkanın maaşı ise 4.54 milyon Euro. Örneğin, VW tekelinin menajeri Martin Winterkorn’un yıllık maaşı özel primlerle birlikte 17,4 milyon Euro’yu buluyor. Almanya’da 15 milyona yakın insan ortalama gelirin altında yaşamını sürdürüyor. Milyarderlerin sayısı hızla artıyor. World Wealth Report’a göre, 2010 itibarıyla Almanya’da 924 bin “dolar milyoneri” bulunuyordu. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 7,2 artışı ifade ediyor. Dolar milyoneri sayısındaki artışın 2012’nin başında 1 milyonu bulduğu tahmin ediliyor.
Almanya’da nüfusun yüzde 1,1’ini milyonerler oluşturuyor. İsviçre’den sonra Avrupa’nın ikinci ülkesi. Hatırlanacağı gibi, “Occupy” eylemlerinde göstericiler yüzde 1’lik milyoner sayısını kastederek, “Biz yüzde 99’uz” söylemini öne çıkarmıştı. Çeşitli kurumlar tarafından yapılan araştırmalara göre, milyonerler, Almanya’daki paranın yüzde 45,6’sına sahipler. Yüzde 1,1’lik azınlığın elinde tuttuğu parayla yüzde 99’un elinde tuttuğu para aşağı yukarı eşit durumda. Bu yüzde 99 çoğunluk örgütlü bir güç olarak sokaklara Avrupa’da havaları ısınacak. Emeğinden başka geliri olmayanlar yaşam sürdüre bilmeleri için zenginler ile yoksulların hesaplaşması kaçınılmaz.
Bütün bu verilerin ışığında iki önemli konuyu gözden kaçırmamak gerekiyor. Almanya tekelleri daha az vergi, daha az ücret, teşvik ve kölelik koşullarında isçi çalıştırdıkları “üçüncü dünya ülkelerin ‘de ” üretim veya fason üretim yapıyorlar. Birincisi; ” Made in Germany” imajı sarsılıyor. İkincisi: Almanya’da göçmenlerin şu anki yaşam koşulları ve gelecek korkuları büyüyor.
Sonuç olarak; Avrupa’nın ikinci, Dünya’nın dördüncü zengin ülkesi Almanya’da 1990 yıllarından başlayıp bu güne gelen yoksullaşma insanları korkutuyor. İşsizlik, iş güvencesi olmayan işler, düşük ücretler ile çalışanları bu ray üzerinde tutamayacaklar.
Almanya’da bu yoksullaşmadan en çok etkilenen “en zayıf halka” göçmenler. Göçmenleri zor günler bekliyor. Bir taraftan yaşadığı ülkede Alman yoksulları ile birlikte mücadele ederken diğer taraftan günden güne sertleşen ırkçı yasalar ve ırkçı saldırılar ile de mücadele ederek yaşam sürdürmek zorunda
Hadi hayırlısı…

Ali Gültekin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.