KAYBOLMUŞ HAYATLAR

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KAYBOLMUŞ HAYATLAR

Kayboluş hayatlarda insan yaşamının çizgisini kaderini yazarken, bunu birde mistik anlamda siyasallaştırmak istedim. Ne yazık ki Türkiye şimdi böyle bir sona doğru sürükleniyor, yaşanacak tehlikenin sadece bu sonu hazırlayanlar bile farkında değiller. Bu ülke bu sonu hak etmiyor dilerim aldanan ben olurum.

Kaybolmuş hayatlarda insanın içinden yıllarca yaşadığı sürece silemediği anıları vardır. Acılar, yokluk, öksüzlük, kimsesizlik çaresizlik ve gelecekte yaşayacağı zor yılların bir türlü sevince dönemeyeceği umutsuzluğu vardır. İnsan hayatının üç kaderde birleştiğini düşündüm hep, âmâ en çokta bir türlü üçüncü kaderi yenemeyişi gözlerimin önünde kalan. Umutsuzluğu yenmeye çalışırken birde önünde duran çaresizlikler, namert hain karanlık duyguların yansımaları, dahası bunu inanç getirisinde çıkarlara dönüştüren anlayışların durması. Kısacası insanın yaşadığı sürece üçüncü kaderle birlikte kaybolmuş hayatların adını şarkı gibi söylemeye başlaması, işte hiç bir zaman yenemeyeceği hayatın gerçeğini burada yaşamaya mahkûm olacaktır. Kitabımın adıydı kaybolmuş hayatlar, ancak bu hikâyede Türk halkının yaşanmışlıkları nasıl gördüğü ve dahası da kendi kaderini bu hayatın içinde nerede bıraktığının öyküsünü de yazmak istedim. Çoğulcu demokrasiden uzaklaştırılmış, ılımlı bir siyasetin içinde inanç demokrasisi adını verdikleri bir sistemin yerleştiği düzende nasıl çağdaş anlayışa dönüşeceğini artık beklemek mümkün değil.

Bazen insan kendi geleceğini kaderini kendisi yaratıyor, farkında olmadan yaptığı hatalara yanlışlara aldırmadan ve bunlardan ders çıkarmadığı sürece yanlışları hataları yapmaya devam ediyor, birde bakıyor geriye döndüğünde ne kadar yanlış kararlar verdiğini, ya da kendisi için gelecekte ne kadar önemli bir yaşamın sıcaklığını nasılda ellerinin arasından kayıp gitmesine yaptığı hatalarla vesile olduğunun geç farkına varıyor. İşte bununda adı kaybolmuş hayatlar değil mi?

Hayatımızın her anında kaybol musluğu yaşadığımızın farkında değiliz, bazen buna kendimiz sebep olur, bazen de başkalarının kendi çıkarları adına toplumda yarattıkları karanlıkların yansımasıdır hayatımız. İnsanın bu karanlık yansımanın ortasında tıkanıp kalması ne kötüdür, ne kadar çıkmaya çalışsak ta bu çarkın ortasından kendimizi kurtaramayız. İnsan kaderinin birilerinin çizdiği resmin karanlık köşesinde kalmasına engel olamıyor bazen, kaleme aldığım bu yazıda Türkiye’nin geleceğinin kaybolmuş hayatlarda çizilmesini görmek beni hayli üzüyor, âmâ kim ne derse desin, bu kaybolmuşluğun önüne geçemeyeceğimizi artık biliyorum. Türk toplumu her geçen gün bu kaybolmuşluğun içine sürüklenirken, korku toplumu haline getirilmenin yanında, buna karşı koymanın cesaretini de görmek mümkün değil.

Atatürk’ün akıl ve bilim mirasına keşke sahip çıkabilseydik, yaşananları sessizce seyretmek acı veriyor bana. Ben kaybolmuş hayatların içinde artık demokrasinin, çağdaş değerlerin, Atatürk, insan hak ve özgürlüklerinin sesini var oluşunu
Bundan sonra göremeyeceğim. Kaybolmuş hayatların içinde artık otoriter bir siyasal anlayışın yerleştiğini görmek ne acı. Böyle bir sistem anlayışının içinde kalmak ve buradan doğru yola çıkabilmek zor, kendi geleceği adına bu yıkımın farkında bile olmayanlar, tarihi değerleri bile hiçe sayarak, kaybolmuşluğun adına nasıl bir hayatın adını verecekler bunu da bilmiyorlar aslında. Geleceğin Türkiye’sinde ne yazık ki artık çağdaş düşünce anlayışının yeri olmayacak. Atatürk ve laik düşüncenin yerini nasıl bir isim alacak bunu düşünmek bile ürkütüyor beni. Osmanlı ruhu diyelim buna, ama işte asıl tehlikede burada başlıyor bana göre. Kaybolmuş hayatların adına burada başka bir adı vermek kolay olacak birileri adına, yaratılmak yapılmak istenen de bu aslında. Âmâ Türkiye buna hazır mı derseniz, elbette hazır değil. Üstelik yaşananlara baktığımızda nereye gittiğimizi düşünememek mümkün değil.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.