KARANFİLLER BIRAKTIM   ALDIN MI?

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

1992′ nin sonlarıydı.
Uğur Mumcu, Onur Üyesi olduğu Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu’nun -HDF-15. Kurultayının onur konuğuydu.
SHP Milletvekillerinin de katıldığı tarihi bir kurultaydı.
O kurultayda Uğur Mumcu kitlelere Türkiye’nin geçmişini, şimdiki durumunu, geleceğini özetlemişti eğmeden bükmeden…

Uğur Mumcu kahpece katledileli kaç yıl oldu? Saymadım, saymıyorum…
Acısı daha dün gibi kanatıyor yüreğimizi…

Sadun Aren, Halit Çelenk ve İlhan Selçuk gibi düşün adamlarının gözünde genç, hukuk fakültesi öğrencisi Uğur Mumcu, 27 Mayıs Kuşağının seçkin bir örneği idi.
O kuşağın anlayışında, Atatürk, İsmet Paşa ve bütün Kuvvaycılar birer simgeydi.

Bir cumhurbaşkanının, devletin bürokratlarının yalan söyleceğini düşünmek bile istemezlerdi.
Bir devlet büyüğünün kılık kıyafetinden, sözlerine değin Atatürk’ü ölçü alırlardı.
Hukuk Fakültesinde sınıf öğrencisiyken ”Sosyal Adalet Grubu” adayı olarak Talebe Birliği Başkanlığına seçildi. 

YÖN ve KİM degilerinde makaleleri yayınlanıyordu. 
Hukuk Fakültesini bitirince avukatlık stajına başladı.
İngilizcesini geliştirmek  için gittiği İngiltere’den döndüğünde Hukuk Fakültesinde asistanlık sınavını kazanarak mezun olduğu okula  asistan olarak geri dönüyordu.
Doktarasını  tamamladığında 12 Mart Muhtırası verilmiş, Uğur Mumcu; Ülkücülerin ihbarıyla tutuklanmıştı.

Yedek Subay olarak askerlik yapacağını beklerken, sakıncalı görüldüğü için askerliğini er olarak yaptı.
Sakıncalı Piyade  olarak sağlığında ölümsüzleşti…
Önce Yeni Ortam’da yazılarına devam etti.
Sonra Cumhuriyet Gazetesinde araştırmacı gazeteci  olarak yazılarıyla, kitaplarıyla en çok okunan gazeteci-yazar olarak sevenleri yanında, ırkçıların, ayrılıkçıların, yobazların hedefi oluyordu.

Nadir Nadi’yi, gazeteden uzaklaştıran darbeyle, Cumhuriyet’i boyalı magazine çevirmek isteyen Hasan Cemal ve ekibini protesto ederek Ali Sirmen, Mustafa  Ekmekçi, İlhan Selçuk’la gazeten ayrıldı.
Gazetenin trajı beş bine kadar düşünce, Hasan Cemal ve ekibi gazeteyi bırakmak zorunda kalınca birlikte Cumhuriyet Gazetesine geri döndüler…

O dönemlerde doğruları yazan, aydınlıktan yana olan değerler planlanmış bir kurgu çerçevesinde katlediliyordu.
Peş peşe geldi Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, ve Bahriye Üçok’un öldürülmesi…
Hocası Muammer Aksoy’un resmini taşıyordu, cenazesinde…
Hizbullahçılardan, Kürt ve Türk ırkçılarından İBDA-C’den ölüm tehditleri alıyordu.
Rabıta-Tarikat Siyaset, Papa-Ağca-Mafya, Kürt Dosyası Kitaplarıyla, arı kovanına çomak sokmuştu.
Bu kitapların yazılmasından önce güvenliği gerekçesiyle Almanya’da  sadece HDF yöneticilerin özellikle Etem Ete’nin refakat ettiği araştırmalarını titizlikle yapmış, kaçakçılıkla suçlanan, Rabıtanın maaşa bağladığı imamlarla hatta Köln’de Cemaleddin Kaplan ile görüşmüş,  Hamburg’ta Şeyhülislam-Solcu ittifakına üzülmüştü…

Jurgen Roth’un yazdığı kitapta; Alman silah kaçakçısı Günter Leinhauser’in İspanya’dan aldığı silahları bağımsız bir Kürt  devleti için savaşan kürtlere sattığını açıklıyordu. (Der Spiegel 1976′ da bu kaçakçı ile bir söyleşi yapmıştı)
Hele; MİT-APO ilişkisini bilen eski sıkıyönetim savcısı, son anda belgeyi vermekten vazgeçmişti.

Eşine, İlhan Selçuk’a: ”Bunlar beni öldürecekler.” Diyordu.
Öleceğini biliyordu, ama ilkelerinden asla geri adım atmıyordu.
1978 Yılında Münih Halk Derneğinde tanımıştım. Her Almanya’ya gelişinde mutlaka görüşürdük…

Tarikat-Siyaset-Ticaret  kitabını yazarken Münihte suçlananlarla bile görüşmüştü.

Tarih 24 Ocak 1993.  Dünya; Uğur Mumcu’nun bombayla kahpece öldürüldüğünü öğrendi…
Devletin savcısı, devleti işaret etti.
Faili mechul cinayetlerin kilit adamı Mehmet Ağar; ”Tuğlayı çekersek duvar yıkılır..” Demişti.
Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı katledilirken, aslnda devlet o tuğlalar altında kalmıştı.
 Uğur Mumcu, yıllar önce bu günleri görmüştü;

CHP GenelSekreteri Ertuğrul Günay; ”İmam Hatipler askeri okullara girebilsinler!” diye kanun teklifine Uğur Mumcu;
”İmam-hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine gitmiyorlar da ille de kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor?”
“Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar!”  diye tarihi uyarısını yapmıştı…

AKP iktidarında Ertuğrul Günay, Bakanlık makamına atanmıştı!

Çetin Emeç’in yerine getirilen Ertuğrul Özkök; ”Uğur Mumcu, Abdi İpekçi devri geçti. Yaşasalardı bizim gibi olulardı.” Densizliğine Ali Sirmen;
“Kerizmanın karizmaya duyduğu kin ve kıskançlığın dışa vurumunu Ertuğrul Özkök dışa vurmuştur!.” demişti.  (***)

‘Sulara bir karanfil bıraktım
Bir karanfil de toprağa
İç geçirmeden
Bağırmadan
Ağlamadan
Bir karanfil de yarınlara bıraktım
Aldın mı?”

Yıldız AKALIN

NOT: (***) 24 Ocak 2011 tarihinde (www. Ha-ber. com) İnternet gazetesinde GAZETECİ-GAZETECİ başlıklı yazımla Ertuğrul Özkök’e yanıt vermiştim… (Halen sitede duruyor)

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.