İSİM TAMLAMALARI

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Dilimizde üç türlü isim tamlaması vardır:
1. Belirtisiz isim tamlaması,
2. Belirtili isim tamlaması,
3. Zincirleme isim tamlaması.
Adlarından da açıkça belli olduğu gibi, tamlama olabilmeleri için birden çok isim birbirlerini tamlarlar. Onların isim tamlaması olarak adlandırılmaları bu nedenledir.
Tamlamalarda önde gelen isim sonraki ismin tamlayanıdır. İkinci isim, birinci ismin tamlananıdır.

Belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan ek almaz. Tamlanan, ses uyumuna göre değişen -i ( -ı, -u, -ü ) ekini alır.
Bir örnekle anlatalım.
Okul bahçesi
Bahçe adındaki -i eki, tamlanan ekidir. Tamlayan durumundaki okul ek almamıştır.
Belirtili isim tamlamasında tamlayan; ses uyumuna göre değişen -in, tamlanansa, belirtisiz isim tamlasında olduğu gibi, ses uyumuna göre değişen, -i ekini alır.
Örnek: okulun bahçesi
Belirtisiz tamlamadaki okul herhangi bir okulken, belirtili tamlamada okul bellidir. Bahçe belli bir okulun bahçesidir.
Zincirleme isim tamlamasında ikiden çok sözcük birbirlerini tamamlarlar. Kural; ilk ve son sözcüğün isim olması zorunluluğudur.
Örnek: Okulun güz yapraklarıyla kaplı bahçesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü
Ama; 9 Ekim tarihli Hürriyet Gazetesi’nin Cumartesi ekinden aldığım zincirleme isim tamlaması için “sözün bittiği yer” deyimi, inanın bana, cuk oturuyor.
İsviçre’nin yeni Türkiye Büyükelçisi Tanju Sümer
Sayın Sümer, İsviçre’nin Türkiye değil, Türkiye’nin Bern Büyükelçisidir. Bu bir.
Tamlamanın doğrusu; Türkiye’nin yeni Bern Büyükelçisidir. Bu iki.
Ülkelerin büyükelçileri görev yaptıkları devletin başkentiyle adlandırılırlar. Bu da üç.
“Kusur kimde?” sorusunu duyar gibiyim. Kusur, ekin birinci sayfasından sorumlu olan yazı işleri görevlisindedir. Salt onda mıdır? Hayır, kusura gazetenin yazı işleri yönetmeni de ortaktır. Sayfayı baskıya vermeden yazım kuralları açısından bir kez daha gözden geçirme görevinizi yapmazsanız olacağı da budur.
Yazı yazanın yazım kurallarına ve kullandığı dilin dilbilgilerine egemen olması bir zorunluluktur. Bu konulara egemen olmayana yazı yazdırmazsanız. Ona başka işler yaptırmanız daha doğru olur.
Aynı gazetenin 8 Ekim tarihli olanının ilk sayfasının altında bir haber, haber resminin altına açılan bir pencerede de gazetenin köşe yazarı ve Türkçe yazının önde gelen eleştirmenlerinden Doğan Hızlan Beyefendi’nin iç sayfalarda yer alan yazısının ilk paragrafı var.
Haberin başlığı “Çeviri ödülü Ahmet Cemal’e”. Haberde geçen tüm özel adlara gelen çekim ekleri yukardan ayırma işaretiyle ayrılmışlar. Yazım kuralının gereğidir bu.
Ama; Sayın Hızlan, yazısında, bu yazım kuralını yok saymış. Yok, saymış olmalı ki; özel ad olan Almanca ve Türkçe sözcüklerine eklediği çekim eklerini ayırmamış. Ancak; insana “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diye sorma hakkı tanırcasına Ahmet Cemal özel adına eklediği -i ekini ayırmış. Yazısında kullandığı “onur konuğu” tamlamasında da, her nedense ,”Onur Konuğu” biçiminde sözcüklerin baş harflerini büyük harfle yazmış. Lafı uzatmanın bir anlamı yok. İnsanın kullandığı dile, ister anadili isterse bildiği yabancı bir dil olsun, egemen ve saygılı olması gerekir.

Şu tümce de gazetenin bir zamanlar genel yayın yönetmenliğini yapan Ertuğrul Özkök’ün: “Sizlere bir “good news”, bir de “bad news” ım var.”
Burada ben, sizin yorumunuzu merak ediyorum. Nasıl yorumlarsınız? “Görgüsüz!” mü dersiniz. “Ukalâ!” mı? Yoksa “Saygısız!” mı? O da Türkçe’mizde “sizler” diye bir kişi adılı olmadığını bilmiyor. Ama; yazı yazarak dünyaları kazanıyor. Kazandığında gözüm varsa gözüm çıksın!
Benim zorum tutkunu olduğum dilimin hoyratça kullanılmasındadır.
Anlatabildim mi?
Onlar anlayıncaya kadar, dilimde tüy bitse de, doğruyu göstermek ve öğretmek görevdir bana.
43 yıldır yaptığım gibi…

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.