İKTİDARSIZ İKTİDAR – İRADESİZ İRADE!

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye, bir iktidar sorunu yaşıyor.

Halkı temsil ettiği savında bulunan meclis çoğunluğunda ise irade sorunu yaşanmakta.
Demokratik toplumlarda, siyaset ekmeğin bölüşümü bağlamında oluşur. Planlanır, program oluşturulur ve halktan yetki istenir.
Bu çalışmalar, uğraşlar örgütlenir, siyasi partiler şeklinde ülke yönetimini halktan ister.
Sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, (sendikalar, odalar, birlikler) kendilerine uygun partilerle dayanışma içerisinde katkıda bulunurlar. Yani, siyaset özünde emek-sermaye ekseninde yapılır.
Hukuk sistemi ve Yargı kesinlikle bağımsız olur. Yargı, her türlü politik çıkarların baskı aracı olarak kullanılamaz.

Demokratik ülkelerde, örgütlenme, düşünce özgürlüğü, halkın ülkelerinde ve dünyadaki olayları doğru olarak öğrenme ve bilgi edinme hakkını da özgür ve yansız basın aracılığıyla kullanır.
Bu kurumlar ve kuruluşlar asla şiddeti ve terörü savunamaz, içlerinde barındıramaz.
Devlet; vatandaşları arasında renk, ırk, din ve cinsiyet ayırımında bulunamaz.
Demokratik ve çağdaş ülkelerde de siyaset; renk, ırk, din ekseninde yapılmaz.
Böylesi siyaset ancak çağdaşlık kültürünü özümsememiş, kafası boş siyasetçilerce ve cahil bıraktırılmış toplumlarda, daha doğrusu cemaat toplumunda yapılır.
İşte Türkiye’de uzun süredir, hele son yedi yılda yaşadığımız sorunların nedeni, yukarıda özetle sıraladığımız Demokratik ve Çağdaş ülkelerde olması gereken özelliklerin azalması, yok olma aşamasına gelmesindendir.

Devrim yasaları ile başlatılan Anadolu Aydınlanması, sömürüye alışmış emperyelistlerce engellenmeye çalışılmış, her dönemde buldukları değişen fiyatlardaki işbirlikçileri ile karşı devrim kalkışlamalarına başvurmuşlardır.
Günü gelmiş, şeriat özlemcilerini, yeri gelmiş etnik ayrılıkları kullanarak aydınlanmayı karartmak için ellerinden geleni yapmışlardır.
1945’lerden sonra, uluslararasi sermaye, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de emek ekseninde örgütlenmeyi engelleyecek iktidarları destekleyerek, toprak reformuna karşı olan toprak ağalarının öncülüğünde kurulan DP’yi destekledi. Devrimleri tamamlamadan çok partili rejime geçen CHP iktidarı, savaşın getirdiği sıkıntıları ve dini siyasete alet den DP’ye iktidarı teslim etti.

Ülke, DP dönemi ile ortadoğuda ABD’nin çıkarlarını koruyan ülke konumuna getirildi.
1961 Anayasasinin çağdaş ve emekten yana yapısı, 12Mart ve 12 Eylül darbeleriyle ortadan kaldırıldı. 12 Eylül Faşizminin desteklediği şeriat yanlıları, o dönemde palazlandı ve bir kısım partilerin oy kaygısıyla verdikleri tavizler ve yanlış politikaları sonucu Uluslararası Sermaye ve onların lideri ABD ile Şeriatçı partilerin devamı AKP mecliste çoğunluğu ele geçirdi. Gerek kadrolarının yetersizliği, gerekse sadece dini cemaatlerin temsilcilerinin meclise taşınmaları, devlet yönetimini cemaat kuralları ile yönetmek istediği için sıkıntılar arttıkça arttı.AKP, bazan, AB komiserleri, bazan Atlantik ötesinden ellerine tutuşturulan, kulaklarına fısıldanan projelerle ülkeyi yönetmek istedi. Devletin deneyimli bürokratları kenara itilirken, uzmanlık gerektiren yerler imam kökenli yandaşlarla dolduruldu..

Tüm kurumlar, TSK, Yargıtay, Danıştay, Siyasi Partiler, Anayasa Mahkemesi Üyeleri, Basın, Yargıçlar, Savcılar; Başbakanın kurdurduğu, kadrosunu da kendsinin atadığı TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) tarafından dinleniyor, Besleme Basına servis yapılıyor. İnsanların özel hayatları bu beslemelerin fantazileri ile kamuoyuna magazin şeklinde iletiliyor.
F Cemaati ve ABD destekli The Taraf ve besleme basın senaryolar üretiyor, sahibinin sesinden aldıkları komplo teorilerini, ‘’kaynağı gizli” yutturmacasıyla ortak savcılarca, emniyetteki yandaşlarınca sahneye konuyordu.
AKP’ nin sanal iktidarı yavaş yavaş onların arkasındaki asıl iktidarca, iktidar iplerini ellerine almış durumda.
Emniyet içinde, TSK’ne karşı alternatif karşı güç oluşturulmaya çalışılıyor, AKP’ye meclise sundurulan yasa teklifi ile Emniyete ağır silahlar satın alma yetkisi verilmek isteniyor.Bu silahlar müttefik PKK’ya karşı kullanılmayacağına göre,komşu devletlerle de sıfır sorun olduğuna göre acaba hangi düşman güçler için alınıyor?
Bugün devletin kurumları birbirleriyle çatışma ortamına getirilmiştir.
Hükümet, artık sadece seyreder durumdadır. Olayları, yıkımları sadece seyrediyor, arada sırada darbe magazinleriyle gittikçe şaşkın durumda iktidarsızlığını açıkça ortaya seriyor…

AKP kadrolarında çözülme dönemi başlamıştır. İl yönetimlerine Tayyip Erdoğan’ın adayları seçilmiyor, baskılara rağmen artık itirazlar isyana dönüşme noktasına gelmektedir. Emniyet içindeki çeteleşmeleri açıklayan AKP milletvekili partisinden istifa ediyor ve ‘’Başıma bir şey gelirse Tayyip Erdoğan sorumludur” diyerek, can emniyetinin olmadığını duyuruyordu.
Konya, Tokat, Trabzon ve İzmir’in 13 İlçesinde AKP İl Başkanları ve yönetim kurulu üyeleri istifa ediyorlar.
Daha önce Hasip Kaplan’ın: ‘’Başbakan kafayı yemiş!” hakaretine kimseden tepki gelmemesinden sonra, İradesinin PKK ve onun İmralı’daki Terörist Başında olduğunu itiraf eden kapatılan DTP’nin Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir adındaki densiz, devlete, hükümete galiz küfürler edebiliyor. Başbakan günler geçmesine rağmen küfürleri sineye çekmesi gösteriyorki o küfürlere tepki iradesi yok! Muhalefete, sokakta aş-iş isteyen vatandaşların boğazını sıkacak kadar tahammülsüz olan Erdoğan’ın kendisine, hükümetine, devlete yapılan galiz küfürleri sineye çekmesi İktidarsızlığının ve İradersizliğinin kanıtıdır.
İşte Türkiye ve İktidarsız Hükümet: İradesi ipleri PKK’da olan Kürtçü Parti. 12 Faşizminin getirdiği,ama o günden bu yana değiştirilmesini meclisteki siyasi partilerin istemediği Siyasi Partiler Yasası ile getirilmiş liderler sultasının himmetiyle seçilen vekillerin iradesi olabilir mi?
Ya da, Oyu’nu, kömür torbalarına, makarna kolilerine ipotek eden saygı değer seçmen vatandaşlar la mı?
Kendi telefonuna gizli dinleme onayı veren Yargıçlarla mı?
İçi doldurulmamış, emniyetin insiyatifine bırakılmış Yargıç imzalı arama kararları mı?
Gülen Cemaatinin ve İskender Paşa Cemaatinin laiklik karşıtı suç işlediği savıyla yasal işlem başlattığı çin 26 yıl hapsi istenen Cumhuriyet Savcısını yargılacak hukuk mu?
Silahlı terör örgütünün emirleri ile kurulma emrini teröristlerden aldığını itiraf eden Yargı kararıyla belirlenmiş etnik ve bölücü bir parti mi?
Laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaç edindiği yargı kararıyla kesinleşen AKP Hükümeti ile mi?
Dinci olduğu için indına seçilen taraf olduğunu her kararı ve duruşuyla belirten AKP’li Cumhurbaşkanı ile mi?
Demokrasiyi, çağdaşlığı ülkeye yerleştirmeyi sağlayabilirler mi?
Demokrasiyi, hukuk devletini bu iktidarsız iktidar, iradesiz irade mi sağlayacak?

İsmet Paşa’nın deyimiyle:
Hadi canım sende!

Yıldız AKALIN

Hessen Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu Başkanı

Not: Tüm bu olumsuz koşullara rağmen; geleceğin barış, aydınlık dolu bir ülke, çağdaşlığın, eşitliğin, özgürlüğün benimsendiği bir dünya özlemi ve inancıyla tüm insanlığın yeni yıllarını kutlamak istiyorum.
ha-ber.com okuyucularının yapıcı, yön gösterici önerilerine ve eleştirilerine teşekkür ederim.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.