İKİ 9 EYLÜL

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İKİ 9 EYLÜL

Ülkemiz, tarihinin en sıkıntılı, en buhranlı günlerini geçirmektedir. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün ölümünden sonra başlayan aydınlanma devrimine karşıt düşünceler, ülkemizin bugünkü ortaçağ karanlığına sürüklemesini sağlamıştır.

Özellikle AKP iktidarı ile ülkemiz, karanlığın dibine doğru savrulmaktadır. Bugün laik eğitimden vazgeçilmiş, hukuksuzluk alıp başını gitmiş, tam bağımsızlığımız tartışılır duruma getirilmiş, demokrasi dışı tutum ve davranışlar her yere yansımış, sosyal devlet bitirilmiştir. Terör sürekli can almaya devam etmekte, toplumun büyük çoğunluğu yoksullukla boğuşmaktadır. İşsizlik, açlık, yolsuzluk, talan ve yalan bu dönemin ana unsuru olmuşken, demokratik ve laik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine dinamit konulmaktadır. 

AKP iktidarı kendi yaptığı sivil darbe ile ülkeyi keyfi olarak yönetmektedir. Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilen ülkemizde, anayasa ve demokrasi rafa kaldırılmış, Ege Denizi’ndeki ada ve kayalıklarımızın Yunanistan tarafından işgal edilmesine sessiz kalınmış, ulusal bayramlar yasaklanmış, büyük önderimiz Atatürk’ün heykellerine planlı saldırılar yapılmaya başlanmıştır.

15 yıldır bunlar yaşanırken, muhalefet partileri açık ve gizli olarak siyasi iktidara destek vermektedirler. Emperyalist güçlerin çeşitli oyunlarıyla bazı siyasi partilerde yönetime getirilenler, yapılanlara ses çıkartmamaktadır. Gösteri amaçlı söylem ve eylemlerin dışına çıkılamamakta, göz boyanmaktadır. Atatürk’ü anmamak için türlü çeşitli yollara sapılmaktadır. Milli Eğitim müfredatından Atatürkçülük çıkartılmıştır.

7 Eylül 2017 tarihinde CHP tarafından düzenlenen Eğitimin Üç Şartı Çalıştayı’nın açış konuşmasını yapan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ten hiç söz etmemiştir. Hoş, söz etse ne değişecekti? Ancak konuşmasında Prof. Dr. Şerif Mardin için şunları söyledi: “Şerif Mardin dün akşam hayatını kaybetti. Şerif Mardin’in özelliği düşüncelerini hiçbir iktidara ve partiye bağlı olmaksızın özgürce dile getirmiş olmasıdır. Dünya çapında bir sosyologdu, bir araştırmacıydı, bir entelektüeldi. Onun kaybı da bilim dünyası açısından çok önemlidir. Onu da rahmetle, minnetle ve şükranla anıyoruz.”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “dünya çapındaki sosyolog” dediği bu kişi, yeterli bilimsel eseri olmadığı için Türkiye Bilimler Akademisi’ne alınmamıştı. “Düşüncelerini özgürce dile getirmiş” denilen Şerif Mardin’in, Said Nursi’yi öven, Nurculuğu sivil toplum kuruluşu olarak gören, Cem Boyner’in Yeni Demokrasi Hareketi’nin kurucularından ve AKP iktidarını destekleyen biri olduğunu bilmemeleri mümkün değil. O zaman bu yapılanları nasıl açıklamak gerekecektir?

Güzel İzmir’imizin kurtuluşunun 95. yılını kutladığımız 9 Eylül’de, dağlarında açan çiçekleri görebiliyorsak, bunu büyük kurtarıcımız Atatürk ve silah arkadaşlarına borçlu olduğumuzu bilmek zorundayız. Emperyalizmi denize dökerek, ülkemizin kurtuluşunu ve kuruluşunu gerçekleştirenleri özlemle, minnetle ve saygıyla anmalıyız. 
Ulusal Kurtuluş Savaşımızdan, onun Kuvayı Milliye’sinden, onun Müdafaa-i Hukuk’undan, Halk Fırkası’ndan gelen Cumhuriyet Halk Partisi; Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve ilkeleri Cumhuriyetçilik, Ulusçuluk, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik olan Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü partilerindendir.

9 Eylül tarihinde 94. kuruluş gününü kutladığımız CHP, Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşıyacak tek partidir, kesinlikle yeni CHP ve benzerleri değildir. Bugün içinde bulunduğu tüm ideolojik tutarsızlıklarından, yönetim bozukluklarından ve yanlış isimlerin yönetimlerde olmasından en kısa sürede arınarak, ülkemizi kucaklayacak Atatürkçü bir CHP’ye gereksinim vardır. Bu yolda karşılık beklemeden yürümek için Atatürk’ün partisini, Atatürkçü parti yapmak üzere tüm gerçek Kemalistlerin bir araya gelmesi zorunluluktur.

Ülkemizi içinde bulunduğu bu zor koşullardan kurtarmanın yolu yurtseverlikten, tam bağımsızlıktan, emperyalizm karşıtlığından, Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemekten geçmektedir. Eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün: “Benim iki büyük eserim vardır, bunlardan birincisi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri de onun güvencesi olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir” sözü, bizlere doğruyu gösterecektir. Her iki eseri de yaşatmak, Atatürk’ün bize verdiği görevdir. 

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.