HZ. MUHAMMED

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

HZ. MUHAMMED

Müslümanların peygamber anlayışı farklıdır: Kimisi onu ulaşılmaz biri olarak tanımak ister. Kimisi O’na şefaat misyonu yükler ve işlediği günahların onun vasıtasıyla affedilmesini umar. Yani torpilci peygamber olmasını ister. Kimisi O’nu cıva gibi görür, gerektiğinde duvarı bile delip geçer, O’na kılıç ve balta işlemez. Kimisine göre O olmasaydı dünya yaratılmayacaktı. Kimisi onu sakallı, şalvarlı, sarıklı olarak tasavvur eder. Kimisi eline kılıç verir, kimisi de asa verir. Kimisine göre fakir, miskin birisidir, yiyecek ekmeği bile olmaz zaman zaman sofrasında.
Kimisine göre de O insan peygamberdir. Evlenir, çocuk sahibi olur, bazen ağlar bazen güler. Bazen de yaptığı yanlışlıklardan dolayı yaratıcısı tarafından azarlanır. Bazen de savaşa katılır, yaralanır, dişi kırılır. 
O gerçekten nasıl bir peygamberdir? Okuyalım ve hep beraber düşünelim:

Soyu :
Hz.Muhammed Kureyş kabilesindendir. Zengin bir ailenin çocuğudur. Ailesi Mekke’nin yöneticilerindendir, ileri gelenlerindendir. Dedesi Abdulmuttalip Mekke’nin sayılı zenginlerindendir.
Babası Abdullah, annesi Amine’ dir. 

Doğumu ve Çocukluğu :
571 yılında Mekke ‘de dünyaya gelmiştir. İyi bir eğitim almak için Mekkeli zengin ailelerinin çocuklarının gittiği sütannelik (çocuk yuvası) kurumuna verilmiştir. (İslâm peygamberi; Muhammed Hamidullah; c.1 s. 25 )Eğitiminin tamamlanmasından sonra tekrar Mekke’ye dönmüştür. Ailesi tarafından geleceğin yöneticisi olarak yetiştirilmiştir. Bu durumda o okuması yazması olan birisidir diyebiliriz.  
Doğumundan önce babası Abdullah’ı, altı yaşında da annesini kaybetmiştir.
Annesinin ölümüyle sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’in, sonra da amcası “Ebu Talip” in yanında yaşamını sürdürmüştür.
Amcası Ebu Talip’in yanında ticaret hayatını öğrenmiş, Suriye, Habeşistan ve Yemen bölgelerine düzenlenen ticaret amaçlı düzenlenen kervanlara katılmıştır. 

Gençliği :
Hz.Muhammed, müşrik bir toplumda doğup büyümesine rağmen putlara tapmaz, doğruluktan ayrılmaz, yalan söylemez, kimseyi kırmazdı. Akıllı ve olgun davranışlarıyla, doğru sözlülüğü ve güvenilirliğiyle, liderlik vasfıyla,  Kureyşliler arasında saygınlık kazanmıştır. Bundan dolayı Mekkeliler ona “Muhammed-ül Emin” (Güvenilir Muhammed ) demişlerdir. Daha o yaşta saygınlığı herkes tarafından kabul edilen bir kişiliğe sahipti. 
Kâbe tamir edildi. Tavafın başlangıç köşesini belirtmek için Ebu Kubeys Dağı’ndan siyah bir taş getirildi (Hacer ül Esved). Yerine konulması sırasında sıkıntılar doğdu. Her kabile kendi reisleri tarafından taşın yerine konulmasını istiyordu. Kabileler anlaşamadılar. Çözüm için Hz. Muhammed’e başvurdular. O da kimseyi kırmamak için her kabilenin reisini davet ederek, hep birlikte Siyah Taşı yerine koydular.

Hılf’ul Fudul:
Hz. Muhammed 20 yaşında Hılf’ul Fudul Cemiyeti’nin /Derneği’nin yönetim kuruluna girdi: Erdemliler İttifakı demektir. 580’li yıllarda Arap kabileleri arasında süregelen savaşlar sonucunda ortaya çıkan anarşi ortamında, can ve mal güvenliğinin sağlanması, zayıf ve güçsüzlerin korunması, zulmün önlenmesi gibi amaçlarla, toplumda sözü geçen, saygın ve iyi niyetli kişilerin önderliğinde kurulan barış cemiyetidir.
Erdemliler İttifakı sadece tarihsel bir kurum değil, aynı zamanda, farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da, temel ahlâkî ilkelerde anlaşan insanların zulmü engellemek için uzlaşmalarının bir toplumsal zorunluluk olduğunun ifadesi olarak değerlendirilmektedir.
Antlaşma yemini şöyledir:

1- Mekke’de, ister oranın halkından olsun isterse dışarıdan gelen insanlardan olsun, bir kişinin zulme uğradığını gördükleri zaman onunla birlikte olacaklardı.
2- Mazlumun hakkı zalimden alınıncaya kadar zalimin karşısında olacaklardı. Başka bir ifadeyle mazluma hakkı iade edilinceye kadar mazlumla bir tek el gibi -yekvücut- olacaklardı.
3- Deniz, bir tek tüyü ıslatıncaya kadar, Sebir ve Hira dağları yerlerinde kaldığı müddetçe ve maişette (mali durumda) tam bir eşitlik sağlanana dek bu maddeler geçerli olacaktı. (İslâm Peygamberi ;Muhammed Hamidullah;c.1.s.52, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 141)
Evliliği
Hz. Muhammed 25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi. O zaman Hz. Hatice de 28 yaşlarındadır. Hristiyan bir aileye mensuptur. Ticaretle uğraşan zengin bir kadındır ve çocukları olan dul bir kadındır. Eğitimini, Papaz Varaka b. Nevfel ve Osman ibn. Huveyris’ten almıştır. Bu evlilikten dördü kız ikisi erkek olmak üzere altı çocuğu oldu.  (İslâm Peygamberi ;Muhammed Hamidullah; c.1.s.60)

Peygamber oluşu :
Peygamber olmadan önce tek bir yaratıcının olduğunu düşünen Hz. Muhammed, zaman zaman Mekke yakınlarındaki Hira Dağı’na gider, burada düşünceleriyle baş başa kalırdı.
610 yılının Ramazan ayının 27. gecesi ilk vahiy kendisine burada ulaştırılmıştır. Mekke’ye 20 km. uzaklıktadır. Cirane Mescidi’nde vahyin geldiğini söyleyenler de vardır. Ci’râne Mescidi, Mekke ile Tâif arasında, Mekke’ye daha yakın bir mevki olup, burada aynı adı alan bir su kaynağı ve birbirine yakın su kuyuları vardır (Yâkût el-Hamevî, Mu’cemü’l-Büldân, Beyrut 1977, II, 142).
İlk inen ayetler şöyledir:  “Yaratan Rabbinin adıyla oku! İnsanı bir kan pıhtısından yarattı!  Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti.…” (Alak Suresi 1-5)

İlk Müslümanlar :
Hz. Muhammed’in çağrısına uyarak O’na ilk tabi olanlara ilk Müslümanlar diyoruz. ‘Sen ne dersen doğrudur.’ dediler ve hemen Müslüman oldular. Ondan sonra da devamlı Peygamber’in destekçisi oldular. Bunlar: Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Ebubekir ve Zeyd’dir. 

Mekke Döneminde Meydana Gelen Olaylar :
İslamiyet’in giderek yayılmaya başlaması üzerine Mekkeliler, Müslümanlar üzerindeki baskı ve işkencelerini artırdılar. Bunun üzerine Hz. Muhammed, Müslümanlardan isteyenlerin Habeşistan’a göç etmesine izin verdi. Hristiyan Habeş hükümdarının adaletine inanıyordu. Muhtemelen ticaretle uğraştığı dönemlerde kral Necaşi ile teması olmuştur. 
Mekkeliler, Müslümanlarla her türlü ilişkilerini kesmişler, boykot uygulamışlardır. Bu durum üç yıl sürmüştür. Ancak, ticarî ilişki ve akrabalık bağları gibi nedenlerle boykot 3 yıl sonra kaldırılmıştır.

Sevgili eşi Hz. Hatice ile sevgili amcası Ebu Talip aynı yıl içinde öldüler. Bu ölümlerden sonra Mekkelilerin Müslümanlar üzerindeki baskıları arttı. Bunun üzerine Hz. Muhammed, hem sıkıntılardan biraz da olsun uzaklaşmak ve İslamiyet’i yaymak hem de güvenilir bir yer bulmak amacıyla Taif şehrine gitti. Ancak Taifliler Hz.Muhammed’e iyi davranmadılar. ‘Anlattıkların doğru olsaydı Mekkeliler ve akrabaların sana inanırlardı.’ dediler ve Taif’ten kovdular. 

Hz.Muhammed Taif dönüşü Mekke’ye giremedi. O zamanın örfüne göre, İzinsiz Mekke’yi terkedenler geriye dönerlerse bir kişinin kefaleti olmadan Mekke’ye giremezlerdi. Peygamberimiz Mekke’ye Mut’im bin Adiyy’in himâyesinde girmiştir. Mu’tim müşriktir. Ancak adalet sahibi mert ve cesur bir müşriktir. 

Akabe Biatları (Sözleşme):
Taif deneyiminden sonra Hz. Muhammed, ticaret ve Hac ibadeti için Mekke’ye gelen yabancılara tebliğ yapmak istedi.  Açıktan bu görevini yerine getiremediği için Mekke’nin gözden ırak köşelerine çekiliyor davet çalışmalarını oralarda yapıyordu. Amacı mümkün olduğunca çok insana ulaştırmaktı. Bundan dolayı Mekke’ye gelen her kafileye yaklaşıp onlara İslâm’ı anlatıyor ve kendisini ülkelerine davet etmelerini istiyordu. Medine’den gelen ve Hz. Muhammed’in anne tarafından akrabası olan Hazreç kabilesine mensup altı kişiyle görüştü. Hac ibadeti için Mekke’ye gelmişlerdi.  Görevini anlattı onlara, onlar da dikkatli bir şekilde dinlediler. Evs Kabilesi’yle de problemli oldukları için Hz. Muhammed’in teklifine sıcak baktılar. Prensipte İslam’ı kabul ettiler ve Hz. Muhammed’e bağlı kalacaklarına ve sözlerini tutacaklarına da söz verdiler. Bu olaya ”I. Akabe Biatı denilir (M.S.621).” Ancak kabile halkıyla istişare etmeleri gerekiyordu. Mekke’den dönüşlerinde duyduklarını Medine halkına anlatmaya başladılar. 

Bir senelik çalışmanın sonunda Medine’den 72 kişi geldi (622). Hz. Muhammed’le Akabe’de bir araya geldiler. İslamiyet’in buyruklarını yerine getireceklerine ve Hz. Muhammed’le birlikte çalışacaklarına dair yeniden akitleştiler. Ve Hz. Muhammed’i Medine’ye davet ettiler. Bu olaya da II. Akabe Biatı denir. Akabe Biatları, Müslümanların Mekke’den Medine’ye göç etmesine zemin hazırlamıştır. 

Hicret(622-Eylül):

Hz. Muhammed’in, Müslümanlarla birlikte Mekke’den Medine’ye göç etmesine “Hicret” denir.
Mekke’den Medine’ye göç edenlere “Muhacir”, Medine’de onları karşılayıp yardım edenlere “Ensar”  denir. Peygamberimiz önce yol arkadaşı olarak Hz. Ebu Bekir’i seçti. Kendisinde bulunan emanetleri sahiplerine teslim etmek için de Hz. Ali’yi yerine vekil tayin etti. sonra da Hicret için bir plan hazırlandı ve sonuna kadar bu plana sadık kaldı. Planı yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir’le birlikte yaptılar. Plana göre; Mekke’den Medine istikametine değil ters istikamete doğru yola çıkılacaktır ve Sevr Mağarası’nda 2 gün kalıe Anayasası (Emirnamesi) hazırlanarak uygulamaya koyuldu
4-Hz. Muhammed, Medine’deki Arap ve Yahudi kabileleriyle görüşerek toplumsal barışı sağladı.
5-Böylenacaktır. Bu arada Mekke’de ne olup bittiğini Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman ve kızı Esma gizlendikleri mağaraya getirecektir. Beraberlerinde yiyecek ve içecek de getireceklerdir. Üçüncü günün sabahında Abdullah b. Uraykıt 2 deve ile birlikte Sevir Mağarası’na gelecek ve onun rehberliğinde Medine’ye doğru yola çıkılacaklardır. Bütün bu hareketlilikten dolayı meydana gelen ayak izlerini de Ebu Bekir’in çobanı Abdullah b. Fuheyra koyunlarını Sevr’e doğru sürerek kaybettirecektir. Plan harfi harfine uygulanmış ve Hz. Muhammed de böylece Medine’ye vasıl olmuştur. 

Sonuçları :
1-Hicret’ten sonra İslamiyet hızla yayılmaya başladı.
2-Hz. Muhammed ve Müslümanlar, Mekkelilerin baskısından kurtuldu.
3-Medince Medine Site Devleti’nin temelleri atılmış oldu.
6-Hicret Hz. Ömer tarafından Hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edildi.

Devam edecek



Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.