0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

FAKİRLEŞEN HALK, ÖNCE KADERCİ SONRADA DİNDAR OLUR!

Geçmişten bir örnek verelim ki, şimdi buda nereden çıktı denmesin!

Yıl 1400 civarları ve kaybedilen savaş sonrası memleketin başsız kalması olayına “fetret devri” diyoruz. Fetret devrinde orta Anadolu başta olmak kaydı ile iç isyan ve soygunlarla halk canından bezmişti. Osmanlı toparlandı ve daha sonra 1453 te bildiğiniz gibi İstanbul’u bile aldı. Fakat halk düştüğü buhrandan bir daha hiç çıkamadı.

1519 Yozgat,  1598 Sivas ve Maraş derken, 1600 lerin başında Celali ayaklanmaları bütün Anadolu’ya yayıldı. Her eziyeti çeken halk, görülmesi ya da ulaşılması güç, sarp, dere içi ve ormanlık yerlere, doğunun sınır illerine kaçarak canı derdine düştü.

Tenha ve sarp yerlere kaçılmasına karşılık, yinede soygunlardan kurtulamayan halk son silahını kullandı “ YOKSULLUK VE KADERCİLİK”..

Yani ekip biçmedi, hayvan bile beslemedi. Sadece günlük tüketecek kadar üretti. Soyguna gelene dedi ki: Para yok, at yok, silah yok, elbise yok, hayvan yok, yiyecek içecek mi? ALLAHA ŞÜKÜR ODA YOK!

Dünyadan umudunu kesen halk kurtuluşu öbür dünyada aramaya başlamış ve umudunu kaderciliğe bağlamış gibi gözüküyordu. İşte bu memleketin halkında açlıktan dolayı, çaresizlikten dolayı doğan kadercilik sebebi böyle özetlenebilir.

Her hükümet vaat vererek geldi, her siyasi düşünceye destek verdi ama olmadı, sığındı kaderciliğe ve üç kuruş asgari ücret, üç kuruş emekli maaşı da alsa, bıraktı dünya işlerini… Kıyameti bekliyor bana sorarsanız.

Hükümetlerde 21. Yüzyılda bile bu kadercilik yolunu kullanıp ”buna da şükür” mantığı ile ülke yönetiyor. Yörüngeye uydu, göklere uçak ve helikopter yapacağız dediler, olmadı yerli tank, yerli tüfek diyerek günü geçiştirirken, geldiğimiz noktada ithal samanla ithal inek besliyoruz sadece.

Şimdi anladınız mı millette ki sessizliğin sebebini! Ne ederseniz edin, istediğiniz kadar çalın, her gün yüzlerce patlamada olsa memlekette, kaderciliğe sığınan bir toplum tepki vermez! Alır makarnasını, kömürünü ve dünya işleri ile ilgilenmez bir daha. Sabah memleket yıkılsa, içinde neyi var ki! İşte düştüğümüz durum ve bazı insanların tepkisizliği bundan dolayıdır. Tepki verse ne olacak ki, sabah yine her şey aynı yolda gidecek.

 Sonuç derseniz, bağlayalım lafı bir yere. DİN EKSENLİ SİYASET YAPACAKSAN ÖNCE VATANDAŞI FAKİRLEŞTİRECEKSİN.

Sazlar yine aynı saz, değiştiyse tel değişti.

Kalkındık diyorlar ya, değişti de ney değişti.

Ender Özerdem