EZAN SESİ

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Berlin’den İstanbul’a gelen bir müzik öğretmeni Türkiye’de kentlerin Avrupa’dan farklı olmadığını, tek farkın camiler olduğunu söylemişti. Saniye farkları ile ezan sesini Berlin’in en işlek caddesi Kurfürstendamm/Breitscheidplatz’da yedi camiden yansıyan ezan seslerini arka arkaya tonlarını sergilemişti.

Dedem Galip Hoca, ezanın yedi kısa cümle olduğunu, çeşitli makamlarda, bestesinin olmadığını ve kulaktan öğrenildiğini söylemişti.
İlk minare Hicret’in 58. yılında Mısır Valisi’nin emriyle yapıldı. Daha önce mescitlerin minareleri yoktu.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi. Ezanın güzelliğini anlamak için mutlaka Müslüman olmak gerekmez. Ezanı okuyan müezzinin sesi güzel, yetenekli ise bir Hıristiyan, Musevi veya Budist de dinleyip, minareden yansıyan ezginin niteliğini değerlendirebilir.
Türkiye’ye geldiğimin en belirli işareti ezan sesi oluyor. Bu ses beni çocukluğuma, yıllar öncesine götürüyor.
Dedem önce köyümüzde, sonra ilçede mahallemizde tek hocaydı. Gelişmeye açık, modern olduğundan dinimizi biz torunlarına sevdirmeyi bilirdi, hiç zorlamazdı. Akşam ezanından sonra köyden yola çıkınca, bir karınca gölgesine benzerken yavaş yavaş gölge büyür, dedem bostan tarlasına gelirdi. Bu benim için eve gitme zamanıydı. Benimle bostan beklemesi gereken amca çocuklarının sorumluluk duyguları noksan olduğundan dolayı olacak, ben hep yalnız beklerdim.
Bu nedenle ezan sesinin hayatımda ayrı bir yeri var. Belki de müziği ondan çok sevdim. Hele ezan anadilimde olsa içim kıpır kıpır, sıcacık olurdu herhalde.
Köyümüzde bir tek dedemin cep saati vardı. Bu saat sonradan babadan oğula devredildi.
Ezan, namaz vaktini bildirmek için okunur, bir ezgidir, çağrıdır, duyurudur. Hicret sıralarında güneşe göre zaman ayarlanırdı. Medine’de Hicret’ten sonra Müslümanlar çoğalınca namaz vaktinde müminleri toplamak için yöntemler araştırıldı. Boru veya çan çalma, ateş yakma, bayrak asma olabilirdi. Ama en iyi usül ezan okumada bulundu. İlk ezanı Bilal-i Habeşi seslendirdi. Bilal mescidin yakınında yüksek bir evin damında ilk ezanı okuyunca bir bayram havası vardı. Çünkü Mekke’de Müslümanlar ibadetlerini gizli yaparlardı.
Nasrettin Hoca bir fıkrasında, önüne gelen herkesin iyi ezan seslendiremeyeceğini bir fıkrasında dile getirmiş.
Hoca hamamda kendi sesini çok beğenir. Bir gün müezzin hasta olunca ezan okuma ona kalır.
Ezanı okuduktan sonra, dinleyenler; aman Hoca, sen ezan okumadın, ezanın canına okudun, derler. Hazır cevap, kıvrak zekâlı hocanın cevabı hazırdır; ah, hele şu minarenin tepesine bir hamam kursunlar, siz o zaman beni dinleyin, diye yanıt verir.
Sesi çirkin bir müezzine ezan okuma diyorlar. O da Allah için okuduğunu söylüyor. Hâlbuki müminleri çağırıyor, onlara duyuru yapıyor. Bu nedenle teknolojinin çok ilerlediği günümüzde herkesin saati var. Hâlâ okunması adet, görenek kuralları yerine getirmek için okunuyorsa usulüne uygun, çevre bilincine hitap edecek şekilde kulakları tırmalamadan okunmalıdır.
Hele yazın otel, tiyatro, sinema camiye çok yakınsa veya sabahın köründe uyandırılan bir konuk veya yolcu uyandırıldıktan sonra uyuyamazsa, ne olur, diye sormak geliyor içimden.
Hoparlör iyi okunan ezanı daha güzel vurgular. Müezzin günde beş defa minarenin şerefiyesine merdiven çıkmaz, aşağıdan mikrofona söyler, teybe almışsa yeniler.
Müezzinin sesi iyi değil, yeteneksizse hoparlör o kötü ezgiyi daha da kötüleştirir. Hele hoparlör bozuksa daha çekilmez oluyor, çirkinlik katlanarak yansıyor.
Bilimsel ve teknolojik devrim dünyada çok şeyi olumlu yönde değiştirdi. Doğru uygulama bir kültür işidir. Çok yükseltilen sesler müzik değil, sadece gürültüdür. Bu çevre bilinci okul öncesi eğitimle verilmelidir. Gürültü herkesi hasta eder, Avrupa’dan Türkiye’ye tatil ve gezi amaçlı gidenleri bilinçli olarak rahatsız ediyor. Türkiye’de insanların çoğu hemen sinirlenip, kavgaya hazır oluyor. Yani insan her yerde insandır, ses gürültüsü herkesi hasta eder, kimini bilinçli kimini bilinçsiz. Bilinçli olursa çare kolay ve çabuk bulunur.
Zannederim rejisör olan, dünyayı gezen oğlum söylemişti. Mısır’da hoparlörle ezan okuma yasakmış.
Sevgili okurlarım, bu yazım bir vesile olur da bu konu Türkiye’de tartışmaya açılırsa çok sevinirim.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
   

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.