DİKTATÖRÜN, YATAK ODASI MERAKI

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

RTE, diktatörlüğü sevmişe benziyor. Kendini her şeyin sahibi sanıyor. Böyle olunca da insanların her alanda yaşamına karışmayı kendine hak sayıyor.
Son konuşmalarından birinde MHP Lideri Bahçeli’ye yükleniyor özel yaşamıyla ilgili.

“Çıkıyor MHP’nin başındaki beyefendi, aile nedir bilmez, onun böyle bir derdi yok. Çoluk nedir, çocuk nedir bunu bilmez, onun böyle bir derdi yok. Ama bizim derdimiz var, derdimiz. Biz bunu biliriz. Çoluk nedir, çocuk nedir bunu biliriz.” demekte RTE. Bu sözlerde hakaret var, küfür var, karşısındaki kişinin özel yaşamına burnunu sokmak var. Var oğlu var… Erdoğan’ın bu sözleri çok ayıp, çok… Ne ahlak kurallarına sığar ne de İslam anlayışına…
RTE, biraz daha açılsa karşısındakinin yatak odasına atlayacak… Yatak odasının anahtar deliğinden bakmak ya da kapıyı aralayarak içeriyi gözetlemek bazı siyasetçileri cezp etmekte… Nasıl kafadır bu? Ne biçim insanlıktır bu?
Toplumuzda birçok insanın çocuğu olmuyor, biyolojik nedenlerle… İnsanlar zaten bu konuda acı çekmekteler… İnsanların acılarını dile getirmek insanlık kitabının hangi sayfasında yazmakta ey Erdoğan? Ya da bazı kişiler çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Onların tercihi bu, saygı duymak gerek. Millet sana mı soracak ey diktatör ne yapacağını?
Halkımız, “Allah çocuğun hayırlısını nasip etsin.” der. Ne güzel bir dilektir bu. Hayırlı çocuk, kutulara milletten aşırdığı paraları doldurmayan çocuktur. Hayırlı çocuk, kimsenin canına kıymayandır. Sahte çürük raporlarıyla askerden, millet hizmetinden kaçan çocuk hayırlı olabilir mi? Yalan söyleyerek iftira atan çocuktan ailesi, “hayırlı” diye söz edebilir mi?
Aile yaşamı, dokunulmazdır ey diktatör! İnsanların özel yaşamlarını konuşmak ayıptır, ayıp… Bilmiyorsan öğren…
RTE’nin bu sözleri, kamuoyunca ayıplanınca ve Atatürk’ün de çocuğunun olmadığı anımsatılınca diktatör yanıtladı bunu. “Gazi Mustafa Kemal çoluk sahibi olmuştu da çocuk sahibi olmamıştı. Onu da git, iyi öğren. O nasip meselesi onu da iyi öğren.” demekte bir gün sonra. Nasip meselesiyse sana ne? Ne karışıyorsun nasip işi olan bir konuya? Nasibe de karıştığına göre sen kendini ne sanıyorsun?
Erdoğan’ın yukarıdaki sözlerinde cehalet bin takla atmakta. Nasıl mı? “Çoluk çocuk” sözü bir ikilemedir. Anlamı pekiştirme amacıyla oluşturulmuş. Bu tür ikilemleri oluşturan sözcüklerden biri anlamlı, diğeri anlamsız olur. Sözcükler, ses benzerlikleri nedeniyle birlikte kullanılırlar. Burada “çocuk” anlamlı, “çoluk sözcüğü ise anlamsızdır. Hiçbir sözlükte “çoluk” sözcüğünün anlamını bulamazsınız. Tıpkı “yamru yumru, yırtık pırtık, eğri büğrü, tek tük, eski püskü, koltuk moltuk, toprak moprak, başbakan maşbakan, Tayyip Mayyip…” ikilemelerinde “yamru, pırtık, büğrü, tük, püskü, moltuk, moprak, maşbakan, Mayyip…” sözcüklerinin bir anlamı olmadığı gibi. Hazret her şeyi biliyor ya… Kara cehaletin çukuruna düşmüşlüğün cüretiyle “çoluk” sözcüğüne kendince anlam yüklüyor. Vah, Türkiye’m vah!.. Kimlerin eline düşmüşsün?
Dili güzelleştiren değişmece (mecaz) anlamlı sözcüklerdir. İkilemelerde var olan anlam kıvraklığı ve varsıllığı kavramak akıl işidir. Değişmece anlamı, anlamaksa ince zekâ işi. Bu da herkese nasip olmaz. Gidip öğrenmek gerek. Tabi öğrenmek bir yetenek işi… Bu da herkese nasip değildir.
Atatürk’ün çocuğunun olmaması konusuna gelince… RTE aklınca burada Atatürk’e de laf atmakta. Atatürk’ün biyolojik olarak çocuğu yoktur. Ancak birçok çocuğun aile içinde mutlu yaşamasını sağladığı için onların manevi babaları sayılır. Başbakan şunu hiç unutmasın… Adı, Recep Tayyip, soyadı Erdoğan ise bu Atatürk sayesindedir. Başka söze gerek var mı?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.