DENİZLİ TARİKATÇILAR TARAFINDAN PARSELLENMİŞ

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

-LADİK Mİ DİYELİM TONGUZLU MU YOKSA DENİZLİ Mİ ?-

Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Denizli’ye, “Kesir-i tülenha olmağula Denizli, denmiştir” der. Ünlü gezgin Denizli’yi şöyle tanıtır. “Şehrin çevresinde pek çok akarsular ve göller bulunduğu için şehre bu isim verilmiştir. Yoksa şehir denizden 4 merhale uzaktadır. Kalesi düz yerde dörtgen şeklindedir. Hendeği yoktur. Çevresi 470 adımdır, 4 kapısı vardır. Kuzeyinde boyacılar, doğusunda semerciler, güneyinde Yeni Cami, batısında Bağlar Kapısı bulunur. Kalede 50 kadar silahlı bekçi vardır ki dükkanları bekler. Asıl şehir kalenin dışında 44 mahalle ve 3600 evlidir. Büyüklü küçüklü 57 camii ve mahalle mescidi, 7 çocuk mektebi, 6 hamamı, 17 tekkesi vardır.

Herkes bağlarda oturduğundan ehil ve ayalleri birbirinden kaçmaz. Birbirleriyle akraba gibi olmuştur. Halkı beyaz ve mavi feraceler giyer. Pamuğu, pamuk ipliği, beyaz ince sade bezli olup, Anadolu’ya sevk edilir. Halkın kazancı “Beyaz Denizli Bezi” dir.

 

Diğer bir rivayete göre de Denizli, “Türkmen boylarından Tonguzlu Beyi tarafından bir Türk şehri haline getirildiği için onun ismiyle anılmaya başlanmıştır. Tonguzlu zamanla Denizli hâlinde telaffuz edilmiştir. Tonguzlu olmadan önceki ismi Laodikeia’dır. Şehir ilk defa, bugünkü şehrin 6 km kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında, Milattan önce 261 – 245 yılları arasında, Suriye Kralı ikinci Antiokhos tarafından kurulmuştur. II. Antiokhos kente karısı Laodikeia’nin adını vermiştir.

Şehir, M. S. 7. yüzyılda büyük bir depremle yıkılınca, şehir, Abdullah oğlu Seyfettin Karasungur tarafından yaptırılan bugünkü Kaleiçi mevkiine taşınmıştır. Türkler Denizli havalisini zaptettikten sonra, kent “Ladik” adıyla anılmaya başlanmıştır.”

Bugün nüfusu 1.100 bin civarındadır. Denizli, Horozuyla, Pamukkale’siyle, Laodikya’sıyla ünlüdür.

 

Denizli’yi Denizli yapan birçok değerli ilim adamı vardır. Merkez Efendi, Ahmet Hulusi, Hüseyin Yılmaz bu isimlerin başında gelir. Ünlü bestecilerimizden olan Selahattin Pınar’ı da unutmamak gerekir.

 

Denizli 1070 tarihinde Selçuklu komutanlarından olan Afşin bey tarafından fethedilmiştir. Servergazi Denizli’nin bir Türk yurdu haline gelmesinde emeği geçen yiğit komutanlardan biridir. Servergazi bu yiğit komutanın ismini ölümsüzleştiren bir mahalledir Denizli de. Türbesi de bu mahallededir.

 

Tarihi geçmişi açısından son derece önemli olan Denizli, günümüzde önemini aynı derecede devam ettirememektedir. Son yıllarda kadir kıymet bilen bazı duyarlı kişiler tarafından küller eşilmekte ve altındaki ışık gün yüzüne çıkarılmaktadır. Külleri eşen ve onlara yardımcı olan resmi ve gayri resmi zevat alkışlanmalıdır. Eşimin vefatı dolayısıyla uzunca bir süre Denizli’de kaldım. Eski dostlarla birlikte konuşup sohbet edecek zaman buldum. Hüdaverdi Akbeyik bu arkadaşlarımdan birisidir. Kurtuluş Savaşı sırasında büyük yararlılıklar gösteren ancak unutulan Çal Müftüsü Ahmet Çalgüneri’yi anma günü etkinlikleri yapılacakmış, kendisi de bu ekibin içindeymiş.

 

Hüdaverdi ile birlikte, Servergazi türbesine gittik. Dönüşte Gerzele köyüne de uğradık. Orada İslâm Güneş ismi ile maruf gayretli bir kişi ile tanıştık. Öğretmen emeklisiymiş. Kendi imkanlarıyla Gerzele köyüne bir kültür merkezi kazandırmış. O merkezde Denizli ve ilçelerinden toplayabildiği tarihi eserleri sergiliyor, isteyen herkes orada oturup kitap okuyabiliyor, çay içebiliyor. Çok hoş bir mekan. İstenirse olabiliyormuş.

 

Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi ve Merkez Efendi de tanıtılmaya başlanmış. Hüdaverdi kardeşimin verdiği bu haberler beni oldukça duygulandırdı. Çünkü geçmişini unutanlar geleceklerini inşa edemezler. Bu tanıtımlar 100 yıl sonra başlamış ama olsun, başlanmış ya, bundan sonrasına bakmak lazım.

 

Bu kadar güzel haberlerden sonra, bir de kötü haber verdiler bana. Çok üzüldüm. Denizli tarikatların cirit attığı bir şehir haline gelmiş: Menzil cemaati, İskender Paşa cemaati, Topbaş cemaati, Süleyman Efendi cemaati, Nur cemaati (Fetöcüler), İsmail Ağa cemaati, Mir cemaati, Kepenek cemaati v.s.

Bu cemaatlerin hepsi faal durumdaymış. Bunlardan bir tanesi var ki Fetöden sonra oldukça tehlikeli gibi duruyor. İskender Paşa cemaati. Başlarında Mustafa Cevat Akşit var. Kendisi benim İmam-Hatip Lisesi’nden hocamdır. Kopya çekmeyelim diye masaların üzerinde ayakkabısıyla yürüyerek öğrencileri kontrol ederdi.

 

Şimdilerde Denizli İlahiyat Fakültesi’ni ele geçirmeye çalışıyormuş. Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ da kendisine yardım ediyormuş. İlahiyat Fakültesi’nin dekanı Abdulhamit Birışık aynı tarikatın üyesi imiş. Cevat Akşit kendisinin köyü olan Yatağan da bir bina yaptırmış tarikat üyelerine. Ve o binayı da İlahiyat Fakültesi’nin Yüksek Lisans yapacak olan öğrencilerine tahsis etmişler. Denizli’ye 51 km. mesafedeki bir köy Yatağan. Fakülteden ve fakültenin imkanlarından, alt yapısından uzak bir mesafede. Tarikat öğretisi ve eğitimi için yüksek lisans öğrencilerinin fakülteden uzak olması gerekiyor galiba. Ortalıkta dolaşan söylentilere göre öğrencilere devletten alacağı kredinin haricinde 3.000 TL.ve artı ev kirası verilecekmiş.

 

Haydi Cevat Akşit böyle bir yola tarikat çıkarı için tevessül etti diyelim; peki üniversite Rektörü Hüseyin Bağ bu işe nasıl onay verdi? Asıl sorulması gereken soru bu olmalı.

 

Anlaşılan Denizli halkının Mehdilerle olan ilişkileri yeni başlıyor. İşlerini Mehdilere bırakanlar çok kısa bir zaman sonra karşılarında DEAŞ militanlarını bulabilirler. 15 Temmuz’un üzerinden daha 2 sene geçti. Geçmişten ders almak gerekmez mi, ne dersiniz?

Rüştü KAM

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.